Önce inanmış ve Bismillah deyip başlamıştık!

Güce, mala, makama, sayıya, kalabalığa değil yalnızca Allah’a dayanmıştık!

Yolda her türlü zorluklara göğüs gerip, sabırla, metanetle yürürken, biraz düze çıkınca, cezbedici ışıltılara  dayanamayarak yoldan sapanlar ve yolu bırakanlar oldu!..

Yola çıkanlar oldu..

Yoldan çıkanlar da...

Ama biz aldırmadık, durmadık, yılmadık, yıkılmadık!


Belki kırk yıl yan yana yürüdüğümüz kardeşlerimizden bazıları, “o nehirden kana içmeyin, sadece susuzluğunuzu giderecek kadar için” ayet-i kerimesinde ibret tablosu gibi önümüze konulan imtihana itibar etmeyerek, aldandı.

Dava şuurunu ve sorumluluklarını, dünyalık hırslarına kurban ettikleri için, Hak ile haksızlık arasındaki çizgiyi hafife alarak, hakikatin, adaletin ve merhametin uzağına düşen bazıları da,

ellerindeki baltayla (güçle), putları değil, rakip gördüklerini, kurdukları menfaat çarkını bozacağından korktukları hakperest insanları, değirmenlerine su taşımayanları, devirmeye, parçalayıp yok etmeye çalışıyorlar!!!
 

Ancak bilmiyorlar ki, bu habaset çok uzun sürmeyecek!

Pek yakında zillete düşecekler!
 

Ne acıdır ki;

Tarih, hep tekerrür eder!...

Veyl olsun, Hakk’a hizmete vesile olması için lutfedilen güçleri, istikametten saparak nefislerinin hırslarına kurban edenlere!

Veyl olsun, varlığın ışıltılı büyüsüne kapılıp,  ilahi gazabı celbedecek cehennemsi girdapta, başdöndürücü bir hızla zillete savrulanlara!


 

Selam olsun, kapkara zamanın döndüğü yerde, çarklara direnen sevgi sellerine!

Selam olsun, bunca olumsuzluklara rağmen, yılmadan, yorulmadan, Hak Nizamı hakim kılmaya adanarak adil bir dünya inşa etmek için muhteşem bir aşkla yola devam eden “Diriliş Erleri”ne!

Selam olsun, varamasa da yolda olmayı, bu dünyadaki en büyük izzet ve şeref bilenlere!

YÜRÜYÜŞÜNÜ VE DURUŞUNU, HİÇ BİR ŞART ALTINDA ASLA BOZMAYANLARA SELAM OLSUN!

.. .

Fi Emanillah