19. yüzyılın en ilginç deneylerinden birisidir, kaynayan kurbağa deneyi. Bir kurbağayı kaynayan suyun içine atmışlar. Kurbağa suya temas ettiği anda direkt kendini dışarı fırlatmış. Başka bir kurbağayı ise ılık suyun içine koymuşlar ve alttan çok kısık bir seviyede ateş vermişler. Su ısındıkça kurbağanın vücudu yavaş yavaş uyum sağlamış ve neticede bu yavaş değişim sonucunda kurbağa yanarak, yani suyun içinde haşlanarak ölmüş.

Özellikle toplumsal değişimler çok yavaş olur. Bilim ve teknoloji son 3 yılda baş döndürücü bir hızla değişmesine rağmen son 200 yıl ve özelinde belki son 50 yıl toplumsal inanç, kültür, gelenek ve görenekler altına kısık ateş verilerek kaynatılan suyun içindeki kurbağa misali yavaş yavaş yozlaşmakta ve yok olma aşamasına gelmektedir. 

İslâm coğrafyasında son zamanlardaki değişimler, toplumsal anlamda ciddi endişeye sebep olması gerekirken, maalesef bu yavaş yavaş değişimden dolayı duyarsızlaşma söz konusu oldu. Bu duyarsızlaşmanın sonucunda inanç ekseninden uzaklaşma yani sekülerizm ciddi anlamda değerlerimize zarar verdi ve birçoğunu neredeyse ortadan kaldırma noktasına geldi. Lakin yavaş yavaş işlediğinden farketmeden uyum sağladık ve bu hale geldik. Her alanda yozlaştık.

Aile Birliği

Özellikle toplumsal gelenek ve göreneklerimize baktığımız zaman, inanç ile kavrulmuş bir aile birliğimizin varlığına şahit oluruz. Ancak bu konuda da yozlaştık. Geniş aile birliği yavaş yavaş değişerek önce çekirdek aileye oradan ise yerini ailesizliğe bırakmaya yüz tutmuştur. bu ise bize gayet normal gelmeye başladı. Çünkü yavaş yavaş değiştik ve bu değişimin farkına tam anlamıyla varamadık.

Evlilik, Yuva Kurma ve Boşanma

Özellikle LGBTİQP+ hareketinin ciddi anlamda desteklenmesi ve neticede canlanması sonucunda yuva kurma bir tarafta zarara uğrarken, Diğer taraftan evlilikler azaldı. Boşanmalar ise son zamanlarda ciddi anlamda artmaya başladı. Bir dişin kavuğunu doldurmayacak sebeplerle yuvalar yıkılmakta ve bu yuvalarda yetişen çocuklar evlilik düşünme sürecine girmektedir. Biz ise buna zamanla alıştık.

Değerlerin Yozlaşması

Değerler bir toplumu ayakta tutan en önemli unsurlardır. Bir insan nasıl ki değersiz kaldığında bir anlamı olmuyorsa, bir toplum da değersiz kaldığında bir anlamı olmuyor. Değerler kaynağını inançtan alır. İnanç zayıfladığı zaman, değerler zayıflar; inanç güçlendiği zaman ise değerler güçlenir. Medeniyet ise bu değerler üzerine bina edilir. Değerlerimiz değersizleşince medeniyet kurma hayalimiz zayıfladı ve biz değersizliğe alıştık.

 Nesil Yetiştirmek

Nesli ihya medeniyeti inşa yolunda ecdadımız çok ciddi çalışmalar yaptı ve bugünkü nesil yetişmiş oldu. Yokluk imtihanını hakkıyla veren ecdadımız nice nesiller yetiştirdi ve bu nesiller nice medeniyetler kurdu. Bugün ise nesil yetiştirme derdimiz rahatlık ve konfora feda edilmiş durumda. Bu da gelecekte medeniyeti inşa etme konusunda çok ciddi anlamda sorun teşkil etmektedir. 

Haramlara Alışmak

İnsanoğlu hayatını sürdürürken, bazı sınırlamalarla karşı karşıya kalmaktadır ve kalmalıdır da. İşte helaller ve haramlar tam burada devreye girer. İnsana zararlı olan her şeyi Allah haram kılmıştır, faydalı olanları ise helal kılmıştır.

Mesela insanoğlu ayağına yorganına göre uzatıp bankaya bulaşmadan, kredi kullanmadan bir hayat sürdüğünde çok ciddi anlamda birçok problemden uzak durmuş olur. Fakat faiz kendisi için anlam ifade etmeyen yani rahat faiz kullanan insanlar ise çok rahat bir şekilde Kredi kullanıp bu krediyi de ödeyemediği takdirde bunalıma girmekte, ödeyenler ise yıllarca kendini bankaya hapsetmektedir.
Diğer taraftan Zina haram fakat yavaş yavaş sekülerleşen toplumda yaygınlaşmaya başladı ve yaygınlaşan bu haram şu anda maalesef sıradanlaşmış hale gelmiştir. 

Hırsızlık normal şartlarda kesinlikle kabul edilmez. Fakat bu tür vakalar son zamanlarda maalesef artık normal kabul edilmeye başlanmıştır.
Bunun gibi birçok şeye maalesef toplum yavaş yavaş alıştırıldı, alıştı. Yavaş yavaş olunca fark etmedi.

Toplumsal Cinsiyet Eşitliği ve Eğitim

Eğitimde toplumsal cinsiyet eşitliği ile kızları erkek, erkekleri kız gibi bir hale büründürmeye çalışıyorlar. Yavaş yavaş içimize sızan bu süreçlerden dolayı maalesef farkındalığımız oluşmuyor. Ne zaman ki ciddi anlamda çocuklarımızda problem yaşamaya başlıyoruz, o zaman meseleyi anlamaya ve problemi araştırmaya çalışıyoruz. Bu ise birçok zaman iş işten geçmeye başladığı anlamı taşıyor.

 Anne Babalık Havaleciliği

Anne babalık havaleciliği son zamanlarda artmaya başladı. Anne babalar kendi çocuklarını yetiştirme konusunda bazen bakıcı, bazen anaokulları, bazen ise çocukların dedesi ve ninesi yani kendi anne babası ile yetiştirmeye çalışırlar. Bu da zamanla anne babalığın zayıflamasına ve bu yükü kaldırma konusunda tahammül seviyesinin ve sabır kuvvetinin düşmesine sebep olabilmektedir. Her ne kadar çalışan anne babaların çocuklarına dedesi-ninesi baksa dahi yavaş yavaş gerçekleşen değişimle anne babalar kendi çocuklarını artık kendileri tam anlamıyla yetiştirememesine yol açtılar. Bu yavaş değişim böylece çocuk eğitimine ve neslin ihyasına ciddi anlamda zarar verdi, veriyor.
 

Toplumsal konularda yeni gelişmelerle birlikte yeniliklerin olması gayet normaldir. Fakat beklenen, bu değişimlerin olumlu yönde olması iken olumsuz yönde olması sorun teşkil etmektedir. Olumsuz değişimler ilerleyen zamanlarda ciddi sosyal sorunlara sebep olabilmektedir. Yavaş yavaş değişimler farkındalığın zayıf olması sebebiyle bazen çok ciddi zararlar verir. Dolayısıyla insanoğlunun bu anlamda uzun vadede çok daha büyük sorunlar yaşamasına sebep olabilmektedir. Özellikle Avrupa'ya yani batıya tabi olduğumuzdan beri kendi değerlerimizden yavaş yavaş taviz verdik ve inanç odaklı gelenek, görenek ve değer odaklı bir toplumdan maddi yani seküler odaklı bir toplum haline geldik. Bu da yavaş yavaş oldu.

“Bize bir nazar oldu. Cumamız Pazar oldu.

Ne olduysa hep azar azar oldu!” der A. Nihat Asya.

Öyle ki gelenek, görenek, kültür, inanç yavaş yavaş değişti ve bu değişimle birlikte yepyeni bir toplum ortaya çıktı. Artık kırmızıçizgileri çok olmayan, rahat haram yiyebilen, hırsızlık yapabilen, değerleri çok önemsemeyen bir toplum meydana geldi. Bununla birlikte elbette inancını, değerlerini korumaya çalışan küçük bir kesim halen samimiyetle gayret etmeye devam etmektedir. Belki bunların yüzü suyu hürmetine bu toplum tekrar olumlu yönde bir değişim yaşayabilecektir.

Lakin dikkat edilmesi gereken, yavaş yavaş değişimlerin çok ciddi anlamda olumsuz sonuçlar doğurabilme potansiyelidir. Dolayısıyla “bir kere de bir şey olmaz, az olunca sorun olmaz” düşüncelerine kapılmamalıdır. Yanlış az da olsa çok da olsa yanlıştır. Efendimiz aleyhisselatu vesselam “çoğu haram olanın azı da haramdır.

Yavaş yavaş kaynayan suya atılmış kurbağalar misali yavaş değişimlere dikkat etmeliyiz. Aile ve toplum üzerine oynanan oyunlara karşı dikkatli olmalı ve Nesli ihya medeniyeti inşa mefkuremize hizmet etmeliyiz.

[email protected]