Başlığı “Hangisi? Mustafa Kemal mi Kamâl Atatürk mü?” şeklinde atmıştık.
İddiaların aksine Harf Devrimi bir asırdır halkımıza düzey kazandıramadığı için, anlaşılır olmak amacıyla başlığı değiştirdik.
Başlığımızı görünce nedir bu Atatürk takıntınız diyenler olabilir ama özel bir amacımız yok. Yok ama, seçim sistemi olarak onayladığımız Cumhuriyet/Demokrasi bir tarafa, Atatürk ve devrimleri konusunda bilgiye dayalı bilinç oluşturamayan kişilerin İslamî imanlarını koruyup pekiştiremeyeceklerine inancımız var. İlahiyatçı olsalar da…
İSLAM HUKUKU PROFESÖRÜ
Emekli bir “Mülga İslam Hukuku” yani bir tür tarih profesörü olan kişi, Atatürk konusunda yüzlerce hatta binlerce sayfa kitap okuduğunu söyleyip ana çizgimiz dışı kanaatini izhar edince ona hangi Atatürk’ü okuduğunu sormuştum.
Çünkü bir tane değil iki tane Atatürk var.
-AYNI BEDENDE İKİ KİŞİLİK
1919-1923 arası Kurtuluş savaşını yöneten ve 23 Nisan 1920’de dualarla açılan Birinci Meclis’in başkanı olan Mustafa Kemal ile ilgili bir problem yok.
Bu Mustafa Kemal Saltanatçı ve Hilafetçidir. Tarikatlere ve şeyhlere saygılıdır. İslami sembollerle yatar kalkar ve konuşur. 7 Şubat 1923’de Balıkesir’in Zağnos Paşa Camii’nde konuşma yapacak kadar bilgili ve düzeylidir. Tam bir Müslüman halk lideridir. Üstelik Osmanlı İstanbul hükümeti tarafından resmen görevlendirilip yetkilendirilmiş ve İngilizlerin bilgisi altında ama onların bilmediği Kurtuluş savaşı organizesi amacıyla Anadolu’ya gönderilmiş bir Osmanlı subayıdır.
Başkanı olduğu Birinci Meclisin yasalaştırdığı İlk Anayasa’nın 7. ve yönetimi altında olan İkinci Meclis’in çıkardığı 1924 Anayasasının 26. maddesine göre her iki meclisin ilk görevi İslam Şeriati kanunlarını uygulamaktır. Özgün ifadesiyle Ahkâmı şer’iyenin tenfizi.
-LOZAN ÖNCESİ VE SONRASI
İslam ve tarih açısından ve günümüz Türkiye’si zaviyesinden bakıldığında tartışma konusu olan kişi, Osmanlı Devleti başkenti İstanbul ve Osmanlı hükümeti işgal altıda iken imzalanan Lozan Antlaşması sonrası Atatürk’tür.
Hulâsa kendisi ateist veya deist olduğu halde Atatürk’ü putlaştıran Erol Mütercimler’in ifadesiyle “devrimleriyle İslam Şeriati’ni yürürlükten kaldıran” Atatürk’tür.
Soner Yalçın benzeri bütün okur yazar Atatürkçüler, – İngilizlerin savaşmaksızın İstanbul’dan çekilmeleri için koştukları şart gibi olan – Lozan Antlaşması sonrası Atatürk’ü severler ve yürekten savunurlar. Ama milletimiz için saygın olan Kurtuluş savaşının Mustafa Kemal’idir.
Bu kadar tarih bilgisi yeter.
-ATATÜRK HEYKEL VE DUA
Devrimler açısından Kasım ayı anlamlıdır. 26 Kasım 2024 Salı günü ben de okumak üzere tuşlayarak Mirat Haber’e girince “Bilecik’in Kandilli Köyünde Atatürk Heykelinin Açılışı Dualarla Yapıldı” haberiyle karşılaştım.
Mustafa Kemal’in şahsında Heykel ve Dua bir araya getirilmiş. Gerçi Allah’ın Kitabı Kur’ân ve açıklaması olan Sünnet yalnızca tapınma için heykel dikilmesini yasaklar. İslam Toplumlarında heykelden kaçınılması – bazı ateist ve deist Atatürkçülerde görüldüğü gibi – tapınmaya yol kılınabileceği içindir.
-5816 VAR AMA HEYKEL YAPIMI YOK
Antidemokratik bir yasa olan 5816 ile Atatürk korunma altına alınmışsa da heykelinin dikilmesi ile ilgili yaptırımcı bir yasa yoktur. Yöre halkından birilerinin hem heykel dikip hem de dua ettirmesi onu Lozan sonrası İslam karşıtı Atatürk olarak değil, Kurtuluş savaşının Müslüman komutanı Mustafa Kemal olarak görmesindendir.
Çağrışımım
Yukarıda değinilen haberi okuyunca –birileri ilgi kuramayabilir ama – ne dense bir çağrışım yaptım:
Habertürk’ün bir programında Canan Cansu’nun, "İnsanlığa büyük hizmetler vermiş filancalar Cennete giremeyecekler mi?" şeklinde ki sorusuna Mehmet Okuyan hocamız şöylece nefis bir cevap vermişti: "Cennet’e inanmayanları niçin rahmetle anıp Cennet’e sokmak istiyorsunuz?"
-ATATÜRK’E TANIKLIK YAPACAK VAR MI?
Lozan sonrası İslam Şeriati karşıtı Atatürk’ün Kelime-i Şehadet getirip tövbe ettiğine, namaz kılarak secdeye vardığına, dua ettiğine ve -bir çok çaresiz deist gibi hastalığında olsun- dua istediğine tanıklık edecek yazılı veya görsel bir belge ya da anı var mı?
Atatürkçü Düşünce Derneği ve Soner Yalçın gibi Tağut suçlamasıyla ünlü Atatürkçü bilgelere ! çağrımızdır, varsa açıklasınlar ki biz de –10 Kasım’da saygı duruşuna kalkmasak ta- müsterih olarak Allah rahmet etsin diyelim. Gerçi asıl olan Şerati ile birlikte Allah’a imandır ya…
-LOZAN ÖNCESİNE DÖNÜLMEDİKÇE
Çok yönlü düzeyli kişiliği ile Atatürk ve benzerlerini çokça aşan rahmetli büyüğümüz Necmettin Erbakan hocamız, Atatürk yaşasaydı Milli Görüşçü olurdu, dermiş.
Biz hocamız gibi Milli Görüşçü olacağından emin değiliz ama emin olduğumuz bir şey var: "Kurtuluş savaşının İslamî ruhuna dönmedikçe, Kamâl Atatürkçü Türkiye, İslam ve Türk dünyasına öncü, halkı refahlı ve mutlu büyük bir ülke olamaz."
Yeni Anayasacılara bu gerçeği nasıl anlatalım?
Bundan böyle biz de siyasi yatırımımızı, anlamayanlara değil, anlayacaklara yaparız. Darılmaca yok.