Gelin bugün Filibeli Ahmed Hilmi'nin Âmâk-ı Hayal'inden ilham alalım!
Nasıl olsa yaşadığımız hayat bilimkurgu ile ezoterizm arası bir kıvamda...
Hadi bakalım!
Bakışlarımızı bir televizyonun canlı yayın stüdyosuna çeviriyoruz.
Sunucu ve konuğunun söylediklerini dinleyelim...
.../...
Evet sayın seyirciler! Yeni bir konu ve konukla karşınızdayız.
Hepinizin bildiği gibi küresel ısınmanın engellenmesine yönelik çalışmalar hızla devam ederken, karbon salınımı odaklı tedbirler birer birer hayatımızdaki yerini alıyor. Kamuoyunun anlamakta zorlandığı bu süreçte, günah keçisi olarak hedefe konan Karbon'u da dinlemenin hakkaniyet gereği olduğunu düşünerek stüdyomuzda ağırlamaktayız.
-Öncelikle hoş geldiniz Sayın Karbon...
-Teşekkür ederim. Sesimi duyurma imkânı veriyor olmanız çok kıymetli...
-Sayın Karbon... Öncelikle, seyircilerimize  kendinizi tanıtır mısınız?
-Efendim... Bendeniz doğada gayet yaygın bulunan ametal kimyasal bir elementim. Başka elementlerle kıyaslandığında varlık bakımından 6. sırada gelirim. Unutmadan atom numaram da 6'dır bu arada... Dünyada hem doğal halde, hem de başka elementlerle bileşik halde bulunurum ki, bu da yerkabuğunun yaklaşık %0,2'sine tekabül eder. En saf biçimlerimi elmas ve grafit olarak bilirsiniz.  Daha düşük saflık derecelerinde maden kömürü, kok kömürü, odun kömürü keza... Atmosferin yaklaşık % 0,05'ini oluştururum... Ayrıca bütün doğal sularda erimiş olarak bulunan karbon dioksit, kireç taşı ve mermer gibi karbonat mineralleri, kömürün, petrolün ve doğalgazın başlıca yapıtaşları olan hidrokarbonlar, farklı tezahürlerimdir.
-Sayın Karbon... Anlattıklarınıza bakınca dünya için olmazsa olmaz bir mevkiniz olduğu kanaati oluştu bende... Peki niçin size kota konulmak isteniyor?
-Beni suçlu sandalyesine oturtan kimi bilim adamlarının ifadeleriyle şunu ilave etmek istiyorum önce... Bakın bilimciler benden nasıl bahsetmekte: "Bitki veya hayvan olsun tüm yaşam formları, son derece komplekstir. Moleküler karmaşıklık; solunum, sindirim, boşaltım ve en önemlisi üreme gibi işlevlerin sentezini sağlamıştır. Bunların hiçbiri karbon olmadan gerçekleşemezdi. Karbon olmasaydı DNA, proteinler, yağlar, şeker, kas ve yağ dokusu veya yaşamı oluşturan hiçbir madde var olamazdı."
Şimdi bu ifadelere bakınca bana konulan kotanın bizatihi hayata kota koymak olduğunu müşahede ediyorum. Hâlbuki Yaradan'ın "Kün" emri verdiği andan beri vazifemi layıkıyla yapmaya devam etmekteyim. Galiba Yaradan'a savaş açanların hışmına uğruyorum.
-Sayın Karbon lütfen cevap hakkı oluşturacak ya da hukuki neticelere yol açacak ifadelerden kaçınalım... Söylediklerinizden mağdur olduğunuz çıkarımında bulunuyorum. Öyle mi gerçekten?
-Ben mağdur olmam lakin benim üzerimden siz insanlar çok başka ezalara sürüklenebilirsiniz. Allah bilir tabi ki... Ama aklınızı başınıza almanızı tavsiye ederim. Hayatı kurtarmak adına, hayata kastedilmesi gibi bir tezatı görmelisiniz.
Bakın yine bilimcilerden alıntı yaparak söyleyeyim: "İnsanların vücut kütlesinin yüzde 99'a yakını 6 elementten oluşuyor. Bunlar, %65 Oksijen, %18 Karbon, %10 Hidrojen, %3 Nitrojen, %1,4 Kalsiyum ve %1,1 Fosfor..." Bu kota mevzuu birgün sizin bünyenizdeki karbon miktarına gelirse şaşırmam doğrusu...

-Efendim bu söylem biraz komplo teorisi olmuyor mu?
-(Karbon acıklı bir gülüşle...) Siz öyle diyorsanız...
-Süremizin sonuna gelirken konuyu toparlayıcı olmak adına son sözlerinizi almak isterim.
-Sanırım bizi izleyenler anlattıklarımdan meramımı anlamış olmalılar... Tafsilat arzulayanlar "Sarı Öküz" hikayesini bir daha okusunlar... Galiba içine düşürüldüğüm vaziyete ışık tutacaktır.
-Katıldığınız için teşekkür ederim Sayın Karbon...
Evet sayın seyirciler programımızı burada bitirirken az sonra başlayacak olan Transhümanizmin Doruklarında adlı yeni dizimizi kaçırmamanızı hatırlatarak iyi akşamlar diliyorum!
.../...
Abdurrahim Karakoç üstad ne güzel söylemiş:
Gölgesinde otur amma
Yaprak senden incinmesin.
Temizlen de gir mezara
Toprak senden incinmesin.