Derin Gerçekler

Dün, kaldığımız yerden devam edelim.
Bu topraklarda, “İla-yı kelimetullah” için savaşan, “Osmanlı Milletler Topluluğu”ndan gelen mübarek şehidlerimizin ve gazilerimizin aziz hatıralarına minnet ve şükranla anarken bu vesile ile de bazı gerçekleri ortaya koymak zorundayız..

Benim yaşımda olanların dedeleri Dedem 1. Dünya Savaşı yıllarında, babaları 2. Dünya Savaşı yıllarında askerdi.. Biz adı konulmadık bir dünya savaşı olan, asına “soğuk savaş” denen “3. Dünya Savaşı”nda askerlik yaptık. O günlerde aynı ülkenin çocukları Sağ-Sol, Alevi-Sünni, Kürt-Türk diye birbirini öldürüyordu.

Birileri, aynı ülkenin çocuklarının kanları ve gözyaşları üzerine kendilerine iktidar ve servet üretmeye devam ediyor. Bizim çocuklarımızın, yeni bir dünya savaşının kurbanları olmasınlar diye aklımızı başımıza gerek. Bugün bu yazdıklarımı geçmişte atalarımızın katlanmak zorunda kaldıkları güçlükler, çocuklarımız, gençlerimiz, bizden sonrakiler için baht kaynağı olsun diye yazıyorum.

Sahi Çanakkale savaşındaki Kelime-i Tevhid yazılı (Hani şu, birilerinin irtica bayrağı dedikleri) sancağımız kim tarafından niçin gözlerden esirgenir ki?
1915’e geldiğimizde 11 Ocak’ta Amiral Carden deniz harekâtı planının İngiliz Donanma Bakanlığı’na sundu.. 15 Ocak’ta Fransız denizaltısı Saphir Köseburnu açıklarında batırıldı. İngiliz ve Fransızların hedefi Çanakkale geçilerek İstanbul’un işgal edilmesi idi. Bu maksatla 19 Şubat’ta harekete geçtiler. Seddülbahir ve Kumkale topçu yoğun topçu atışları ile vuruldu.

Mustafa  Kemal 25 Şubat’ta 19. Tümen Komutanlığı’na atandı. 1 Mart’ta Yunan Başbakanı Venizelos’un Gelibolu Yarımadasına yapılacak anfibi harekâta üç tümenlik bir kuvvetle destek vereceğini açıkladı. Biliyorsunuz Lozandan  sonra biz “rakıyı içince Yunanla kardeş olduk”.
2 Mart’ta Alman generali Mareşal Liman von Sanders Çanakkale'deki Osmanlı Kara Kuvvetleri Komutanlığı'na atandı. 80.000 kişilik Almanların desteklediği “Hilafet ordusu”na(!?) komuta edecek. Protestan  general, Müslümanların yanında, Ortadoks Rusya’ya, Angilikan İngilizler’e ve Laik/Katolik Fransızlara karşı Müslüman askerlere komuta edecek. 4 Mart’ta Seddülbahir ve Kumkale bataryalarının tamamen tahrip edildi. Ardından Osmanlı kuvvetleri karşı taarruz başlattı.  İngilizler karadan çekildiler. Aynı gün İngiltere, Fransa ve Rusya arasında Boğazların taksimini öngören, AB Kadın ve Aile sözleşmesi ile aynı adı taşıyan  “İstanbul Sözleşmesi”ni imzaladılar.

7 Mart İngilizler tekrar saldırırken Nusrat Mayın Gemisi gece vakti Çanakkale Boğazı girişindeki Karanlık Koy'u mayınladı.. 11-17 Mart tarihlerinde İngiliz General Sir Ian Hamilton, Akdeniz İtilaf Kuvvetleri Komutanlığı'na  Amiral Robeck'in Birleşik Donanma Komutanlığı'na atandı. Bir gün sonra birleşik donanma yoğun bir şekilde saldırıya geçti. Fransız Bouvvet Zırhlısı’nın mayına çarparak batmasının ardından ona yardıma gelen İngiliz İrressitible Zırhlısı’da mayına çarparak ağır hasar gördü. Fransız Suffren ve Gaulois Zırhlı’larının sahil topçusunun ateşini yemesi sonucu ağır hasara uğraması sonucu birleşik donanması geri çekildi. Kara savaşları 25 Nisan 1915’de Seddülbahir ve Arıburnu Cephesi’nde sahilde başladı. 28 Nisan’da  Birinci Kirte Muharebesi, 1 Mayıs’ta  Arıburnu Cephesi'nde savaş başladı. 6 Mayıs’ta başlayan  2.Kirte Muharebesi'nin 8 Mayıs'ta biitti.

12 Mayıs’ta bizim Muavenet torpidobotu İngiliz Goliath zırhlısını torpilleyerek batırdı. ABD 2 Ekim 1992'de, TCG Muavenet, NATO tarafından Ege Denizi'nde icra edilen NATO Kararlılık Tatbikatı 92 sırasında Amerikan uçak gemisi USS Saratoga tarafından iki adet Sea Sparrow füzesiyle vuruldu. Bu saldırıda gemi komutanı Kurmay Yarbay Levent Kudret Güngör, Uçaksavar Yardımcı Subayı Teğmen Alper Tunga Akan, Telsiz Astsubayı Serkan Aktepe, İkmal Çavuşu Mustafa Kılıç ve Er Recep Atak hayatını kaybetti, 22 asker de yaralandı. Onlar da aslında Çanakkale şehidi  ve gazisi bir bakıma ama, olay NATO tatbikatında gerçekleşiyor.

Talud’un ordusunan Calud’un yani Goliath’ın intikamı alındı. “Dosta ateşi”(!?) ile “Tatbikat zayiatı” diye bu cinayet örtüldü gitti. Talud Calud savaşı, Çanakkale ve Gazze savaşı hala devam ediyor aslında.

Vurulan gemimiz 1942 yılında inşa edilmiş ve 1972'de Türkiye'ye verilmiş ve Muavenet olarak adlandırılmıştır. Bu vurulan gemi 15 Ağustos 1971'de ABD'den alınan USS Gwin (DD-33) muhribine Bu gemi 1974'te Kıbrıs Harekâtı'na katılmıştır. Böylece bu harekatın da intikamını almış oldular. Muavenet adını taşıyan 3 gemi var. İlki 1. Dünya Savaşı sırasında Almanya'ya yaptırılır. Çanakkale’deki gemi o, 2. ise 2. Dünya Savaşında İngiltere'de inşa edilir. Bu gemi de 1960’da hurdaya ayrılır.

13 Mayıs 1915’de Churchill ve Amiral Fisher'in istifa etti. 19 Mayıs’taki  bizim tarafın Arıburnu Cephesi’nde, başarısız genel taarruzundan bir gün sonra Arıburnu Cephesi'nde Anzak dedikleri, Gerçekte Hindistan ve Senegalli Müslümanları cepheye sürüldü. Aynı gün İtalya'da, İtilaf Devletleri safında savaşa girdiğini ilan etti. Savaş şiddetleniyordu. 25 Mayıs‘ta Alman denizaltısı U-21’in İngiliz zırhlısı Trumph'u, bir gün sonra da İngiliz zırhlısı Majestic’i torpilleyerek batırdı.

1 Haziran 1915’de Mustafa Kemal albay oldu.  29 Eylül 1913 tarihinde Osmanlı Devleti ile Bulgaristan arasında imzalanan İstanbul Barış Anlaşması’ndan sonra Sofya Elçiliğine Ali Fethi (Okyar), Sofya Askerî Ataşeliğine de 27 Ekim 1913 tarihinde Yüzbaşılıktan Kurmay Binbaşılığa terfi ettirilen Mustafa Kemal atandı. Bu arada Yarbay oldu ve Ateşemiliter olduktan 20 ay sonra da albaylığa terfi etti. 4 Haziran’da 3. Kirte, 21 Haziran’de 1. Kerevizdere (2. Kerevize 12 Temmuzda başladı ve bir gün sonra bitti) , 28 Haziran’da Zığındere Muharebesi başladı ve bu muharebe  5 Temmuz'da bitti.

6 Ağustos 1915 Kirte Bağları Muharebesi'nin başladı. Bu muharebe 12 Ağustosta sona erdi, muharebenin başlaması ile eş zamanlı Suvla Çıkarması oldu, İngiltere Hindsitan ve Avusturya'dan gelen birliklerle Kocaçimen Tepesi, Conk Bayırı hattına saldırması ile Sarı Bayır Harekatı başladı. Kanlısırt’da şiddetli çatışmalar oldu. Bir gün sonra  Conk Bayırı (10 Ağustosta sona erdi) ve Kılıçbayır Muharebeleri başladı.

9 Ağustos’ta 1. Anafartalar Savaşı, 21 Ağustos’ta  2.Anafartalar Savaşı başladı. 12 Ağustos’ta Tekketepe Muharebesi var. Çanakkale boğazındaki çatışmalar sırasında İngilizler zaman zaman Boğazı geçselerde tutunamayacakları gördüler. Bunun sonucu 15 Ağustos’ta İngiliz 9. Kolordu komutanı General F. Stopford'un görevden alındı. Yeni rota belli idi. 14 Ekim 1915’de, Mustafa Kemal'in Ateşemiliter olarak görev yaptığı  Bulgaristan İttifak Devletleri safında yer aldı. Kaderin cilvesine bakın ki,  aşık olduğu Bulgar kızının general babası, eğer bu cephede savaşa devam etseydi, belki de karşı karşıya geleceklerdi.

Kasım 1915 ayında İngilizler, Çanakkale cephesinden geri çekilerek, Filistin cephesinden saldırmaya karar verdiler. İngiliz Yüksek Savunma Konseyi, "Gelibolu tahliye edilmelidir" yönündeki kararından sonra 6 Kasım İngiliz Savaş Bakanı Kitchener, cepheye geldi ve 15 Kasım’da geri çekilme başladı. 7 Aralık 1915’te Müttefikler, Arıburnu ve Anafartalar cephelerindeki kuvvetlerin tahliyesine karar verdiler. 19 Aralık’ta  Her iki cephedeki tahliye işlemi tamamlandıktan sonra, 27 Aralık’ta Seddülbahir Cephesi kuvvetlerinin tahliyesine başlandı 9 Ocak 1916’da tahliyesi tamamen  tamamlandı. Savaşın Ukrayna’dan sonra 2. Cephesi olan Çanakkale’den ayrılan kuvvetlerin yeni rotası belliydi.

Çanakkale’deki Osmanlı kuvvetleri ve komuta kademesi, aynen Filistin cephesine kaydırıldı. Filistin Çanakkale’nin devamıdır. İngilizler Filistin topraklarından, Fransızlar Lazkiye’den saldırdılar. Anadolunun işgali Fransızlar tarafından Hatay’dan başladı. Çanakkale’deki Sion katır birliği Gazze’ye geldi, İzzeddin Kassam da Çanakkale’den Gazze’ye geldi, o günden beri bu savaş sürüyor.

Çanakkale’den geçip İstanbul’u almak istiyorlardı. İlk etapta bu olmadı. Önce Gazze düştü, sonra Kudüs. Allenby, Selahaddin-i Eyyubi’nin intikamını aldı. Sonraki hedefleri Şam ve Bağdat oldu. Nihai hedeflerine 13 Kasım 1918’de 2 yıl aradan sonra ulaştılar. İstanbul işgal edildi. Bu işgal  6 Ekim 1923’e kadar sürdü.

Osmanlı güçleri, İngilizler, Fransızlar, Lavrence ile İşbirliği yapan bazı, daha sonra kendilerine devletler bahşedilen Arap aşiretlerine karşı direnemediler. Mustafa Kemal bölgedeki, 3 Osmanlı ordusunun silahsız ve tayınsız bir şekilde terhis kararı ile birlikte İskenderun, Adana üzerinden İstanbul’a döndü. Silahlar isyancılara dağıtıldı. Mustafa Kemal İstanbul’a döndükten sonra İngilizlerle görüştü. Samsun’a giderken Padişahın izni, pasaportunda da İngiliz komiserlerinin mührü vardı. Samsun’a giderken Yunan kuvvetleri İzmir’e çıkartma yapıyordu. Ne alaka ise, Samsun’a giderken Hindli İngiliz ajanı Mustafa Sagir de gemide idi ve o Sinop’ta indi. (Bu arada sahi Bandırma vapurunu kim, niçin ve nasıl yoketti!) Mustafa Kemali Samsun limanında karşılayan İngiliz askeri yetkililer, tam bir ay önce “Kars İslam Cumhuriyeti”ni yıkan askerlerdi. Her nedense sınırları, Erzurum ve Sivas’ı da içine alan Kars İslam Cumhuriyetine karşı olan İngilizler, Sıvas ve Erzurum konferansını engellemediler. “Kars İslam Cumhuriyeti” başkanlıkla yönetilen, anayasası, parası, pulu, ordusu, bayrağı olan, 18 yaşındaki kadın ve erkeklerin oy kullandığı bir devletti. Nedense bu devletin adı Sıvas ve Erzurum kongresi kadar duyulmadı.

24 Temmuz 1923 de Lozan’ı imzaladık.
Keriman Halis 31 Temmuz 1932 da güzellik kraliçesi seçildi. 
5 Şubat 1937’de Laiklik kabul edildi.
Türkiye ve Yunanistan arasında başlayan yakınlaşma, 10 Haziran 1930'da, mübadele konusunun karara bağlandığı "Ankara Sözleşmesi"nin imzalanmasının ardından  Başbakan İnönü Venizelos'u Türkiye'ye davet etti. Bunun üzerine Yunanistan Başbakanı, 27-31 Ekim 1930'da Türkiye'ye resmi bir ziyarette bulundu. Mustafa Kemal Venezilos’u Ankara Palas'ta kabul etti. Bu dostluk daha sonra öyle bir noktaya geldi ki Venizelos Atatürk'ü Nobel Barış Ödülü'ne Aday göstermek için Norveç'in başkenti Oslo'da bulunan Nobel Ödülü Komitesi Başkanlığı'na, 12 Ocak 1934 tarihli üç sayfadan oluşan Fransızca olarak yazılmış bir mektup gönderdi fakat olumlu cevap alamadı.

Turhan’ın karikatüründe hicvettiği gibi domuz ağılın kapısında anaç domuzu emmeye bekleyen koyun örneği “Batıya kalkan tren” hareket etmeye hazırdı. turhan-selcuk-karikatur

NATO’ya Nazım Hikmet’in ifadesi ile “Ucuz asker” olmaya açılan bir kapı açılmıştı artık. Muasırlaşacak/Çağdaşlaşacak, eskiyi unutup yeni yolu tutacaktık, bunun yolu da Batılılaşmaktan geçmekteydi.

Sahi yeni kurulan Türkiye Cumhuriyeti’ni kutlamak üzere İngiliz kralı niye Türkiye’ye gelir ki? 
İngiliz Kralı 8. Edward, Venezilostan tam 6 yıl sonra 4 Eylül 1936'da İstanbul'a geldi ve Dolmabahçe Sarayı'nda Mustafa Kemal Paşa ile görüştü. Zaten biz de 5 ay sonra Laik olmuşuz.

Ama İngiltere hala bir monarşi ile yönetiliyor ve İngiliz kralı hem Angilikan kilisesinin başıdır hem de devletin. 
Sahi Yunanı denize döktük de sınırımıza tüfek atımı menzildeki “MEİS” nasıl Yunan’ın oldu?
“Milli İçeceğimiz” RAKI olunca, (Yanında tuzlu leblebi de olmalı) onu içince Yunan’la kardeş olduğumuzu anlamak gerektiği için, bizim gibi alkol içmeyenlerin anlayamayacağı bir durum sözkonusu olsa gerek.

Bu arada hatırlatayım, Gazze’de savaş devam ediyor.
Devam eden bu savaş Talut-Calud’un savaşının devamı idi.
Kimi rakıyı içince anlıyor Yunanla kardeş olduğunu, kimi sözde İslam ülkelerinin yöneticileri ise iktidar sarhoşluğu içinde, hala neyin ne olduğunun farkında bile değil sanırım.

Bir köşe yazısında ancak bu kadar. 
Aslında daha anlatılacak çok şey var...

Selam ve dua ile.