“Ben çocuğumla arkadaş gibiyim.”

“Çocuğum en özel şeylerini bile benimle paylaşır.”

“Çocuğumla ilgili alacağım kararlarda mutlaka çocuğumun fikrini alırım, onun istemediği bir şeyi ona dayatmam.”

Yukarıdaki sözleri söyleyen aileler entelektüel ailelerdir. Çoğu mürekkep yalamış, eli kalem tutan insanlardır.

Kimisi de çok değerli, çokbilmiş, çok fazla kendinden emin psikologlardan, pedagoglardan, kişisel gelişimcilerden fikir alan insanlardır.

Çocuk yetiştirirken Google gibi, çocuk yetiştirme kitapları gibi mutlaka! Başvurulması gereken kanallara başvuran kişilerdir.

Ve yeni nesil de anlatmaya gerek yok gördüğünüz gibidir!

Ben yemedim çocuğum yesin, ben yaşamadım çocuğum yaşasın, ben çocuğumun el içinde mahcup olmasını asla istemem diyen, genelde yaşarken fakirliği dibine kadar yaşamış insanlardır bunlar. Ya da öyle lanse ederler… Tabii kimisi de sonradan görme görgüsüz tipler. Eline üç beş kuruş geçince dünyayı çocuğunun ayağına serenler, marka takıntılarıyla kıyafete, el değmeden yapılan oyuncaklarla oyuncağa iki günde çocuğunu doyuran tipler.

Bu insanlara kulak verdiğiniz zaman çocuklarıyla ilgili olumsuz anlama gelecek şekilde söyledikleri şeyler nelerdir?

“Şimdiki çocuklar doyumsuz.

Ne istersen alıyoruz yaranamıyoruz.

Hemen bıkıyorlar, sıkılıyorlar.

Ellerinden telefon düşmüyor.

Çok saygısızlar.

Terbiye vermekte zorlanıyorum…” gibi…

Aslında yazının özü anlaşıldı ama gene de tekrar etmekte fayda var…

Hiçbir ana baba çocuğuyla arkadaş olamaz, olmamalı. Sen çocuğunla arkadaş olursan, çocuğun başka arkadaşa ihtiyaç duymaz ve sen kendi çocuğunu terbiye etme şansını elden kaçırırsın.

Çocuğun sana anlatır bir şeyler, senin karşı çıktığın mevzuları anlatamaz belirli bir zaman sonra yalan söylemeye başlar sen de her şeyi bildiğini sanırsın.

Anadolu’da bir laf vardır:

“Çocuk aklı it aklı.” Derler.

Sen çocuğunla ilgili alacağın kararlarda sürekli çocuğunun fikrine danışırsan o çocuk seni alıp içinden çıkamayacağın sorunların dibine sokar.

Kimisi de bu doğrultuda hareket etmemek için her istediğine ‘hayır’ der çocuğunun, bunun da ne denli yanlış olduğunu belirtmekte fayda var.

Evet derken de, hayır derken de bir değere yaslanmalısın. Değersiz çocuk yetiştirmemek için. Bugün ikna olmayan yarın olur elbet…

Kocaman kocaman adamlar çocuğunun hangi okula gideceğini çocuğuna soruyor. Yok öyle bir şey!

Çocuğun burnuna ip takma ama senin burnuna da ip takmasına izin verme.

Ne demek çocuğun gideceği okulu çocuğunun belirlemesi…

Sen bostan korkuluğu musun?

Çocuk derse de girmek istemiyor, ders de çalışmak istemiyor o zaman niye müdahale ediyorsun peki? Ona da etmesene!

Hayır, o senin işine geliyor, çocuğunu göndereceğin okul da işine geliyor.

Yıllardır söylüyorum tekrar edeyim: Çocuklardan şikâyetçiyseniz, babanızın sizi nasıl yetiştirdiğine bakın ve en önemli rehberiniz babanız olsun. İçindeki olumsuzlukları ayıklayıp ona göre davranın çocuklarınıza. Değerli çocuk yetiştirmenin ilk adımı geçmişinden çocuklarımızı koparmamaktır.