Toplumu meydana getiren insanımızın bir kısmı, sosyolojik bir gerçek olan din ve inanç kavramlarına karşı pek sıcak bakmamaktadırlar. Oysa dünya kurulalı beri insanoğlu bu kavramlarla iç içe yaşamıştır. 

Bu nedenle İnsanımızın olduğu her alanda dini tahsil almış Manevi Danışman diyeceğimiz insanların görevlendirilmesi iyi bir uygulama olur. Bugün hapishanelerde bu uygulama yapılmaktadır. Kimi zaman çok güzel sonuçlar alınmaktadır. 

Kendi hayat felsefelerinde din ve inanç kavramına karşı olanlar, bu kavramların başka insanlar tarafından tanınmasına, tanıtılasına da karşıdırlar. Burada anlaşılmayan konu budur. Ne adına karşısınız? 

Sivil toplum örgütü olan Mil Diyanet Sen adlı kuruluşumuzun şöyle bir değerlendirmesine şahit oldum. Diyanet işleri başkanlığımızın KYK ve Hasta hanelerde yürüttüğü ‘’Manevi Danışmanlık’’ hizmetinin MEB yetkilileri ile yapılacak protokolle Liselerde de yürütülmesi ve her okulda;’’ Manevi Rehber Odalarının’’ hayata geçirilmesi değerlendirilmelidir. 

Günümüzde, gelişen olaylar karşısında, olayları analiz edenler ve olaylardan hareket ederek sonuçlarına,  toplumdaki etkilerine bakarak değerlendirme yapanlar, yanlış olayların, hatalı davranışların ortadan kalkması için bazı tedbirler almaktadırlar. Son günlerde bu tedbirler arasında alınması gereken uygulanması istenen bir karar vardır.  Çok güzel bir uygulama olacaktır. Devlet koruması altındaki kimsesiz çocukların denetlenmesi, takip edilmesi ve yetiştirilmesi konusunda, dini tahsil almış insanların da görevlendirilecekleri konusudur. İnsanın olduğu her alanda manevi yönüne hizmet edecek bir inanç rehberliği yapacak, uzman bir kişinin olması,  her zaman gerekli olan bir şeydir. Hayranı olduğumuz, Batı medeniyeti bunu her alanda uygulamaya çalışmaktadır. Bizde ise , O medeniyete hayran olan kişiler bunun uygulanmasına karşı çıkmaktadırlar. Bekleyelim ve hep beraber sonuçlarını görelim. 

Bu tür uygulamalar oralarda her alanda yapılmaktadır. Kışla, hapishane, hastane, hatta otel ve konaklama yerlerinde. Kısacası insanın olduğu her alanda bu görevlileri görmek mümkündür. Neden burada olmasın. Bunun neresinde hangi sakınca olabilir. 

Bazı uygulamalar hatırlıyorum ne kadar uygulanıyor bilmiyorum, ancak proje aşamasında bile ilgi çekici şeylerdi. Örneğin Devlet koruması altındaki çocukların Aileler denetimine verilmesi ve orada hayata hazırlanması. Sokak çocuklarının korunmasına yönelik çalışmalar. Hayatın her alanında terk edilmeye başlanmış bu insanları hem de bizim insanlarımızın, çocuklarımızın kurtarılması çabasıdır. Kısacası geleceğimizi kurtarma çalışmaları ne kadar güzel. Bu çalışmaları ve uygulamaları destekliyorum. Ben toplumun her kesiminden insanın bu tür organizelere destek vermesini bekliyorum. 

Milli bir heyecanı yaşadığımız şu anlarda bunları düşünmek kadar güzel bir şey olamaz. Sonuçta insan merkezli tamamen insana hizmet anlayışından kaynaklanan ve insanlar arasındaki en kuvvetli bağ olan sevgi bağını hayata geçirmek, aynı zamanda her alanda, o Devletin geleceğini kurtarmak demektir. Sahiplenmek, sorumluluk yüklenmek, bizim medeniyetimizin ana karakteridir. Tam tersine olan ilgisizlik, dışlamak, hor görmek, aşağılamak, ezmek ve karşınızdaki insana yaşama hakkı tanımamak bizim medeniyetimizle örtüşen kavramlar ve davranışlar değildir.  Eğer sıraladığımız bu olumsuz davranışları yapan insanlar varsa önce kendi davranışlarını kontrol etsinler ve arkasından inanç yönünden ne kadar güçlü bir imana sahip olup, olmadıklarını test etsinler. İslam dışı davranışlar, insanı ezme karakteri olan tüm ekonomik sistemlerin temelini oluşturmaktadır, bunu da böyle bilsinler. 

Amacı insanı yaşatmak, insanı korumak ve insana,  insanca davranma temeline dayanan medeniyetimizin hayat bulduğu zamanlarda fakirlik kavramının kolay, kolay yaşanmadığını hatırlayalım. Dayanışmanın, yardımlaşmanın, paylaşmanın altın çağını yaşadığı dönemlerden bahsediyoruz. Ticaretinin bile önce insana hizmet kaynaklı daha sonra para kazanıp geçimini temin etme amacı taşıdığı günlerden bahsediyoruz. Havadan para kazanmanın olmadığı, israfın bu kadar yaşanmadığı, kimsenin fahiş fiyatla mal satmadığı, stokçuluk yapmadığı, kısacası insanların her halleri ile mutlu ve mesut olduğu günler… 

O günlerin temelinde İslam kardeşliğinin hayata geçmesi yatmaktadır. Vahşi kapitalizm uygulamaları değil. 

Bütün bunlardan dolayı, inançlı insanları hayatın her alanında rehber olarak görevlendirmekten daha iyi ne olabilir? Onların da insan olduğunu unutmayarak, onların da hata yapabileceği ihtimalini göz önünde tutarak hem iyi denetim yapılmalıdır hem de ehliyetli insanlar seçilmelidir. Böyle insanların hayatın her alanında olmasından çekinmeyelim, korkmayalım… 

Sonuçta dini inanç rehberliği yapmaktadırlar, o kadar… 

Şimdi biz bu düşünceyi söyledik fikrimizi açıkladık. Bu fikri benimseyenler yahut karşı olanlar çıkacaktır. Karşı olanların şöyle bir yanlış değerlendirmeleri vardır. Bir fikri beğenmeyebilirsiniz, karşı da çıkabilirsiniz. O sizin tercihinizdir. Karşı taraftan saydığınız bir insan ile tartışırken yahut fikir ayrılığınız olan bir insan ile; karşı karşıya gelince, onu küçümseyici, aşağılayıcı kelimeler kullanmanız, sizin haklı olacağınız anlamına gelmez. Aksine karşı tarafı size karşı daha kindar ve savunduğunuz fikre karşı da düşman olmasına neden olur.  

O TARTIŞMAYTI KAZANACAĞINIZ YERDE KAYBEDERSİNİZ... Karşı tarafı sizden nefret etmesine neden olursunuz... 

O nedenle bazı önerilere karşı çıkmak yerine, düşünüp, iyi analiz edip, değerlendirmede bulunmak daha doğru bir davranış olacaktır. 

Sonuçta bu ülke bizim. Toplumun her alanındaki insanlar da bizimdir. Bunların mutlu olması ülkenin mutlu, huzurlu olması demektir.