Derin Gerçekler
Bakın, bize CHP’yi gösterip DP’ye razı ettiler. DP CHP’nin rahminden kazınarak klonlandı. Başlarında da Bayar vardı. “Küçük ABD” olma hayalleri ile batı güvenliği için batıya kalkan trene binip NATO’ya asker yapılacaktık. DP, Milli Kalkınma Partisi, Millet Partisi gibi, anti siyonist ve daha dindar siyasi oluşumların önünü almak için, NATO’nun kullanımına açık, ABD ve İngiltere’nin ortak projesi olarak örgütlendi. İncirlik Üssü, Aralık 1951'de Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) ve Amerikan Hava Kuvvetleri'nin hizmetinde ortak kullanıma açıldı.
Ezanın aslına çevrilmesi de bir yalan. Ortada fiili bir durum var. İşin aslı şöyle: 1941’de yürürlüğe giren 4055 sayılı kanunla değişik 526. maddeye, “Arapça ezan ve kamet okuyanların üç aya kadar hapis veya on liradan iki yüz liraya kadar para cezası ile cezalandırılması” fıkrası eklenmişti. Daha önce de TCK’nın 526. maddesinin kapsamında, “yetkili mercilerin kamu düzenini sağlamaya yönelik emrine aykırılık” maddesi mucibince cezalandırılıyordu. DP Ezan konusuna girmedi, CHP’nin de desteği ile bu bir hukuk garabeti olarak ceza maddesi yasadan çıkartılmıştır. Bu işin aslı bu. Sadece ceza maddesi kaldırıldı, yoksa eski düzen devam ediyor. Ceza kalkınca da fiili durum bu günkü şekile döndü. Arapça ezan bugün cezası olmayan bir suç hükmündedir.
İncirlik üssüne dönecek olursak, Üs’sün maddi varlığı Türkiye’ye aittir. Avrupa'da taktik nükleer silahlar, yani Atom bombası bulundurulan 6 NATO üssünden biridir. 1951 yılında inşaatına başlanan İncirlik Üssü, Aralık 1951'de TSK ve ABD Hava Kuvvetleri'nin hizmetinde ortak kullanıma açıldı.
Esasen bu üs projesinin ilk imzasını İnönü 1943’de 2. Kahire konferansının ardından attı. Bu üs Irak operasyonunda da kullanıldı, 15 Temmuz 2016 darbe girişiminde de darbecilere destek veren 3 tanker uçak İncirlikten kalkmıştı. Bu üs aslında soğuk savaşta SSCB’ye karşı planlanmıştı ama ilk görevleri 1958 Lübnan krizi oldu. Adana, ABD ve İngiltere’nin sıçrama tahtası oldu. Sinop’taki atom başlıklı füzeler, Küba’daki Rus füzeleri ile takas edilince (17-20 Nisan 1961) ülkemiz üzerinde oynan kirli oyunu öğrenmiştik ama geç kalmıştık. 1970’de Türk Hava Kuvvetleri'nin ABD Avrupa Komutanlığı'na havadan karaya füzelerini kullanmaya izin vermesiyle genişletildi. 1974’de Kıbrıs harekatında bu üsleri kapatalım dedik ama Ambargo yedik. 1978’de ambargo kalkınca, o işte yarım kaldı. 12 Eylül’ün ardından ise 29 Mart 1980'de Savunma ve Ekonomik İşbirliği Antlaşması (SEİA) imzalandı. 15 Eylül 1997'de Kuzey Irak'a düzenlenen Operasyonda da kullanılan bu üs Irak ve Afganistan’da da kullanıldı. Ve bizde bu işgal operasyonuna NATO kapsamında destek verdik. Bu üsler 2006 Lübnan Savaşı'ndan önce de kullanılmıştı.
Bu üs yakın zamana kadar doğrudan ve dolaylı olarak İsrailli pilotların ve uçaklarının Konya ile birlikte eğitimi için de kullanıldı.
Şunu da bilelim, bu üs aynı zamanda İsrail ve Lübnan’ın güvenliği için de her zaman hem caydırıcı, hem eğitim hem de operasyon için kullanıldı. Evet evet, bu üs 2006 Lübnan Savaşı'ndan hemen önce Eylül 2006'da, Beyrut, Lübnan'dan Mersin, Türkiye'ye tahliyesinde de ve bazı ikmaller içinde kullanıldı. 2010‘da kullanıldı, 2015’de de. Bakın, İncirlik ve İngilizlerin Kıbrıs’taki üsleri İsrail’in ve Arzı Mev’ud coğrafası’nın kendileri açısından güvenliğine yöneliktir. Armagedon’a, Mesih ve Meşiah’a hazırlık, Tanrıyı kıyamete zorlayanların planları içindir. AntiChiristlere karşıdır!
Kasım 2019’da İndependent Türkçe de şöyle bir haber yayınladı. New York Times’ta yer alan değerlendirmede ABD Başkanı Donald Trump’ın Türkiye’ye karşı gösterdiği “müsamahalı tavrın” ardında “güçle evli” üç damadın olduğu belirtildi. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın damadı Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın, Aydın Doğan’ın damadı ve Trump’ın Türk iş ortağı Mehmet Ali Yalçındağ’ın ve Trump’ın damadı ve üst düzey danışmanı Jared Kushner’ın, ABD ve Türkiye arasındaki iletişim hattını kurduğu aktarıldı. Kushner aynı zamanda Dahlan senaryosunun da koordinatörü idi.
Hatırlayın 28 Şub 2019’da Erdoğan Kushner görüşmesi gerçekleşti. 16.04.2019’de de Trump ile Albayrak görüşmüştü. Her iki görüşmede de Albayrak ve Kushner beraberdiler. Kushneri’in BOP çerçevesinde hayata geçirilmesi için gündeme getirilen Dahlan senaryosunun da koordiantörü idi. Ve Kushner Habat’çı idi. Bakın, Trump da Global resetçi, O yeni düzeninin ABD’nin liderliğinde gerçekleşmesini istiyor. Global Resetçiler ise Devlete gerek yok diyor. Trump aynı zamanda “Tanrıyı kıyamete zorlama” çabasındaki Siyonist Evengeliklerden. Kushner de bu işin İsrail ayağındaki isim.
23.12.2021 tarihli bir haberi tekrar hatırlatmak istiyorum: Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, Beştepe'de Siyonist HABAT örgütüne bağlı “İslam Ülkeleri Hahamlar İttifakı üyeleri”ni kabul ettiği davette Yahudiler'e özgü “Arvit duası” ile Seferad Yahudileri'nin Osmanlı'ya okuduğu kutsama duası Erdoğan için okundu. Osmanlının daha sonra başına gelenleri biliyorsunuz.
Evet bugün artık Trumpların Dahlan senaryosunun yerini, Biden’in işgal senaryosu aldı. Beştepe’nin HABAT’la yakınlaşması 28 Şubat 2019’da Erdoğan Kushner görüşmesi ile başladı. Konu Filistin’di. Çözüm için Mısır, Suudi Arabistan ve BAE ikna edilmişti. Çözüm Siyonist Habat’çı Dahlan’ın Abbas’ın yerine getirilmesi ve Gazze’nin FKÖ çatısı altıonda kontrol altına alınması ve muhaliflerin bölgeden tehciri idi. Bu gün İsrail sınırları içinde bulunan Filistinliler ise ya tehcir edilecekler ya da Lübnan’da Hizbullah’tan boşaltılan yere, Bekadan ve Sina’dan alınacak yerlere yerleştirilecek, böylece İsrail’in de sınırları genişletilecekti. Bu senaryoda, Ürdün, Lübnan, İsrail’le birlikte Filistin’in de bir barış anlaşması ile birlik oluşturması hedefleniyordu. Bu projeye eğer Türkiye de ikna edilirse, hem Türkiye’nin itirazı hem de Türk dünyası ve İslam dünyasının itirazı önlenmiş olacak, İslam Konferansı, Arap ve Afrika Birliği de aynı şekilde bu projeye karşı çıkmamış olacaktı.
Şimdi Dışişlerinden bir açıklama bekliyorum. Eski Dışişleri bakanı bu projenin içindeydi. Hakan Fidan, Hasan Doğan, İbrahim Kalın bu işi bilmiyor olamaz. ABD’deki ve BM’deki büyükelçiler de bunu bilmiyor olamaz. Bu konuda Habat’la bu ilişkiyi kim nasıl kurdu ve Albayrak’ın ilk temasından sonra sürece kimler katıldı, Berat Albayrak’ın kamu vicdanında beratı için bunu açıklaması gerek. Evet, Sema Maraşlı’nın dediği gibi “Cumhuriyet öldü, başınız sağ olsun. "Dijital Diktatörlük Çağı" başladı”. Yeni Yüzyıla böyle giriyoruz. Önceki yüzyıl, savaş yıllarında, Kapitalizm, Komünizm ve Faşizmin gölgesinde şekillenen kavram ve kurumları ile tarihin arka bahçesinde kaldı!
Ankara Gazze konusunda bir şey yapmak istiyorsa, önce HABAT’le ilişkisini sonlandırmalı. Netanyahu HABAT’ın taşaronu. DSÖ, UNWOMAN da öyle. G20’de, 5G, Dijitalizm’de.. Ankara önce bu örgütlere diplomatik muafiyet ve yargı dokunulmazlığını kaldırsın, hatta doğrudan sınır dışı etsin. İklim anlaşmasından çekilsin. Yoksa verilen sözler havada kalır.
Sahi, İsrail Cumhurbaşkanı niye geldi. Hamas üyeleri Kassam harekete geçmeden Ankara’ya niçin gelmişlerdi. Netanyahu niçin gelecekti, Erdoğan niçin gidecekti. Türkiye dışişleri bakanı bir takım görüşmelerle çözüm arasa da, daha önce İsrail ziyareti ile sonuçlanan sürecin arkasındaki lobiyle olan bağlar kopartılmadan Hak ve Halk nazarında bir milim bile yol alınamayacağı çok açık.
Ekim başında benim Mc Kinsey’e Beştepede ofis verilmesine karşı çıkışımla, bir çarka çomak sokmuş olduk. 10 Ekim 2018’de birileri Braslav ve Goben’in adını Yavuz ve Midilli diye değiştirip Rus limanlarına saldırması gibi, “Made in USA” yerine birileri “Yerli ve Milli McKinsey” projesi ile yoluna devam etti. “Eş, dost, akraba, yandaş” ne kadar iş adamı, politikacı, bürokrat, gazeteci, STK mensubu, Akademisyen varsa hemen işe koyuldular. AK Partinin benim hakkımda 81 ilde dava açması da böyle bir sürecin sonunda gerçekleşti. Bu olay Ekim 2018’de oldu, Kasım, Aralık, Ocak derken, yeni yılın ardından Şubat 2018’da bu kez Kushner Beştepedeydi Berat Albayrak’la birlikte. İki damat birlikte yola çıkmışlardı böylece. Biliyorum, “benim suçum öyle büyük, öyle büyük ki, bütün cezalar ona nispetle küçük!” Meğerse ben “mayınlı tarlada top koşturuyormuşum.
“Haksızlıklar karşısında susup dilsiz şeytanlardan olmayayım diye”, bunları yazma gereği duydum. Susanlarla karşılaşacağımız ve kapalı kapılar arkasında fısıldaşarak konuşulanları, kripto telefon görüşmelerini öğreneceğimiz günün Rabbine havale ediyorum onları.
Selam ve dua ile.