Bir tarafta Vatanı için canını feda eden yiğitler... Bir tarafta üç kuruş daha fazla para kazanayım diye, halkının sırtından avantadan para kazanma hesabı yapan gözü doymazlar.
Bunu Devletin zirvesi de fark etmiş olacak ki, Sayın Başkan yaptığı açıklamada şöyle dedi.;' Bu insanlara verilen para cezaları bunları hala yaptıkları yanlış işten geri çevirmiyorsa, bizde gereğini yaparız. Para cezasının dışında caydırıcı tedbirler almak zorundayız.''
Halkımız son günlerde gerekçesiz yapılan zamlardan oldukça rahatsız. Bu konuda ilgili makamları, göreve çağırıyorlar.
Halk olarak onlardan alışveriş yapmama özgürlüğümüz gibi bir tercihimiz var. Neden kullanmıyoruz? Hem şikayetçi olup hem kapısından içeri koşarak girmeyi anlamıyorum. Anlamak ta istemiyorum... Bu bir vatandaş duyarlılığıdır. Gönülden yürekten acısını hissedenler bu kargaşada tarafını belli edenlerdir. Kimse bizi marketler zincirinden alış veriş yapmaya zorlamıyor. Oradan alış veriş yapanların, Bu Ülkenin insanları olduğunu hatırlatayım. Olay bu kadar basittir...

Her zaman söylediğimiz gibi, Bu Ülkede en fazla ihmal edilen konu yeteri kadar denetim yapılmamasıdır. Bazı konularda vatandaş şikayetinin belirleyici olması istenmektedir. Bizim vatandaşımızın geleneğinde böyle bir şikayet konusunu gündem getirme alışkanlığı pek yaygın değildir. O nedenle bu durumda en büyük sorumluluk resmi makamların denetleme elemanlarına düşmektedir.  

Ülkemiz bu kadar sıkıntı yaşarken kimi esnafın bu duyarsızlığı, halkın dikkatinden kaçmamaktadır.

Devletin belirlediği kurallar içerisinde ticaretini yapması gerekir. Makul kazanç payını aşmamak lazımdır. Hele stokçuluk, aşırı zam insanların inanç sistemlerini de zayıflatır. Böyle bir kazanç sorgulanır.

Oysa ki, dini inancı olan kardeşlerimiz, bu konuda daha dikkatli olmak zorundadırlar. Hem kendi kazançlarının daha özenli kazanılması için. Hem de inanç özelliği olan bir insan olarak tanındığı için, daha dikkatli olmak zorundadır.

Müslüman ticaret adamları ve esnafın yalan yere yemin etmekten uzak durmaları gerekir.  Haram kazanç yollarından uzak durabilmeleri için İslami manadaki ticaret kurallarını okumaları şarttır. Kendileri bu meseleyi takip edemiyorlar ise, bilen birilerine danışmaları gerekir. Üzülerek ifade edelim ki Müslüman olduklarını söyleyen esnafın çoğunluğu, ticari manada İslami hassasiyetlerden habersizdirler.    

Ticaret adamları, iman ve ibadet alanlarıyla alakalı ilmihâl okumadıkları gibi kendi özel alanlarıyla ilgili ilmihâlleri de okumamışlardır. Bu kişiler eğer kitap okumaktan sıkılıyorlarsa, bu alandaki uzman insanlardan kendilerine yardımcı olmalarını bekleyebilirler.  

Böylece onların kazançları haramdan korunduğu gibi, toplum da hileli ve pahalı malları almaktan kurtulur.  

Gereksiz zam aynı zamanda halkımızın esnafımıza olan güvenini sarsmaktadır.

Zaten hileli ve özünden uzaklaştırılmış malları piyasada satmak ayrı bir başlık olarak ülke gündeminde yerini almaktadır. Sahte gıda satıcılığı terör kadar tehlikeli bir olaydır. Onu yapanlar terörsit muamelesine tabi tutulmalıdırlar.

Yetkili Bakanlıklar hileli gıda üreten ve satan firmaları hem cezalandırıyorlar hem halka ilan ediyorlar.

Bu cezalar bile caydırıcılık yapmıyorsa, daha ağır yaptırımlar yapılması gerekiyor demektir.
Bu aşamada halkımıza önerimiz şudur. Elinizden geldikçe temel ihtiyaçlarınızı Zincir marketlerden almamaya çalışın arkadaşlar. Sebze meyve almaya pazara gidin... Diğer kalemlerde Şarküterileri, kırtasiye dükkanlarını, bakkalları kullanın., kuru yemişçileri kısacası mahallenizin esnafını tercih edin...
Devletimiz elinden geleni yapıyor, Bizlere de çok vazife düşüyor. Hem küçük esnaf güçlensin hem tekel, kartel kırılsın...

İnsanımızın bu kadar nasıl acımasız olduğunu kabullenemiyorum.

Oysaki Yüce Peygamber  ‘’ Bu anlamda; bizi aldatan bizden değildir.’’ Diyerek, sonucu açıkça ilan etmiştir.

Gereksiz zam ve hileli gıda terörü, Bu Ülkenin gündeminden hiç düşmüyor… İnsanımız ne kadar acımasızlaştı. Sahte ve hileye yönelir oldu. Haksız kazançtan keyif duyar oldu. Ne ara böyle savrulduk, biz... Oysa kanaat, bereket, helal kazanç, emek teri, denen yüce kavramlar vardı. Fakiri, yoksulu kollamak vardı...
Şimdi ortalığı aç gözlü ticaret adamı sardı...