Siyaset denen bir illet var. Taraftar şeytana rahmet okutan, muhalif meleğe lanet okutan.

Oldum olası sevimsiz.

Bir de siyasetin tabanında sağcılık solculuk var.

Ne demekse.

Türkiye’ye oturmayan bir şablon.

Ama illa ayırmak gerekseydi, ecdadıyla ve milletiyle iftihar edenler ve etmeyenler derdim.

Bu kadim milletin tarihini birkaç bin sene öncesinden başlatanlar ve 1923 ten başlatanlar derdim.

Hakikatte kim bu sağcılar, solcular?

Kimmiş bakalım;

Batının lazımlık şapkasına sahip çıkıp, Türkçüyüm diyen,

Bin yıldır kullanılan alfabeyi yerine Latin alfabesini alıp ona milli diyen,

Vatanında katliam yapanların kıyafetine revaç verip milliyetçiyim diyen,

Bin yıldır kullanılan kelimeleri lügatten çıkarıp, yerine batının kelimelerini alıp Türkçeyi özüne döndürdük diyen.

Kendi aklı yok gibi batı ülkelerinin aile ve ticaret kanunlarını alıp ihtiyar hocaya tangocu karı libasını giydiren.

Milletin doğum tarihini 1923 zanneden,

Millete tamamen ümitsizlik aşılayıp her yeniliğe karşı çıkan,  

Nuri Demirağ’ları, Şakir Zümre’leri perişan eden,

Resmi olarak slogan dışında hiç bir icraatı olmayan,

Çağdaşlık deyip don gömlek gezmeyi ilericilik zanneden,

Sağcılık solculuk faraziyesini gerçek zanneden ve bölünme projesi olduğunu anlamayan.

Kim bunlar, bilen var mı?

Şimdi,

Kadim milletimizin ahlakına; bu çağdaş, modern, laik eğitim sistemine hükmeden ideoloji ne eklemiş, göstermek isteyen var mı?

Verdiği tahribattan başka…

Biri bir artı güzellik göstersin.

Peki değerleri?,

Yani biz?

Biz Müslümanız Elhamdülillah.

Ecdadımızı severiz.

Milletimizi severiz.

Milletimizin menfaatini dünyevi meselelerde ölçü alırız.

Bir eğitimci olarak eğitimde de milletimizin menfaatini dünyevi her şeyin önünde tutmak gerektiğini biliriz.

Ve biz bu kadim milletin fertleri olarak siyasetten de milleti millet yapan düsturlara riayet bekleriz.

Slogan değil iş yaparız, genç Nuri Demirağlar çıkarırız.

Tarih milletin kimlik kartıdır.

Tarihimizi kenara koyan düsturları savunanlar bu milletin asli unsuru olamazlar.

Her millet gibi bu milletin de asli unsuru, tarihini temsil edenlerdir.

Siyaset bu asli unsura hizmet etmezse o zaman hain olur.

Sonuçta sağcı eğer kadim tarihiyle barışık ise sağcıdır.

Barışık değilse camiden çıkmasa da solcudur.

Madem sağ olduğunu söyleyen parti iktidara gelmiş, yani millet beni sen yönet, senin parti tüzüğündekilere inandım demiş.

Sağ partinin tüzüğünü seçmiş millet.

Diğerine yerinde kal, sesini kes gelecek seçime kadar demiş.

Öyleyse,

Sağ iktidarın referansı ona çoğunluklu olarak oy veren tarihini ve kültürünü yaşatan sağcı denilen seçmendir.

Düsturlar onun düsturlarıdır.

O sol denilen grubun hassasiyetleri değil, sağ grubun hassasiyetleri iktidar olmuştur.

Sol iktidar olduğunda milletin hassasiyetlerini değil, kendi ideolojisini dayatırken hiçbir düstura bakmadığına göre,

Namaz kılıyor diye ordudan atılan subayın kanser tedavisi gören eşini Gata’nın önüne koyarken millete sormadığına göre ve hatta millete rağmen tüm icraatlarını yaptığına göre,

“Ben bu zamana kadar bu günü bekledim. MHP’liyi mi atayacaktım” diyerek binlerce militan kafalının adalet bakanlığına atamasını yaparken millete sormadığına göre,

 İktidar olan sağ parti de onların değil, milletin hassasiyetlerine bakmak mecburiyetindedir. Eğer onların hassasiyetlerine bakarsa ki aynı anda iki zıt hassasiyete bakamayacağına göre,

Onu iktidar yapanlara ihanet etmiş olur.

Sağı iktidar yapan Anadolu insanı asgari düzeyde maddi manevi hassasiyetlerine hizmet bekler.

Bunun aksini yapmanın gerekçesi olmaz.

Birileri bağırabilir,

Eğitim çağdaş, laik, modern, bilmem ne olmalı diye..

Muhalif ne kadar bağırsa da,

Kadim tarihini temsil edenin hassasiyetini nazara almak seçilmiş iktidarın amentüsüdür.

Tarihinden kopuk olan çağdaş, laik eğitim sistemi yüz yıldır geri gitmekte,

Yarım yüzyılı solladım, her on yılda bir, bir öncekine göre eğitim yerlerde sürünür oldu.

1923 ve sonrasında eğitimin ve öğrencinin kalitesi neden sürekli düştü?

Ahlak sürekli düşüyor,

Saygı sürekli azalıyor.

Esnaf sürekli dürüstlüğünü kaybediyor,

İçki ve uyuşturucu tüketimi sürekli artıyor,

Ahlaksız kadın erkek sayısı sürekli artıyor,

Ailelerde boşanmalar sürekli artıyor,

Ana babaya saygı ve yaşlılığında hizmet sürekli azalıyor,

Üniversiteler açılınca kütüphane yerine kafeler açılıyor,

Hırsızlık ve dolandırıcılık sürekli artıyor,

Ateist deist denilen beyni dumura uğramış iki ayaklı et yığını sürekli artıyor,

Biraz bir şey öğrenenin yurt dışına kaçma hayalleri sürekli artıyor,

Kadını anne, bacı, teyze, hala, abla yerine başka sıfatlarla tarif etmeler sürekli artıyor,

Bu hakikatler 1923 ve sonrası laik eğitimin mahsulleri değil mi?

Bozmak dışında şu ana kadar neyi tam olarak becerdi laiklik, modernlik, çağdaşlık mağdaşlık düsturlarıyla müfredatı şekillendirilen eğitim anlayışı?

Örnek gibi takdim edilen 1950 yılına kadar olan dönemde laiklik denen uygulama zirveyi görmedi mi?

Açılan fabrikaları kapatmak, camileri ahıra çevirmek, Müslümanları saç sakal bahanesiyle devlet kapısından kovmak dışında ne yapıldı?

Haklarını yemeyelim bir de bira fabrikası açtılar.

“İçmeye bira bulamıyoruz araba fabrikası açacaklarmış” diye gazetelerden bağıracak kadar moderndiler.

Eğitimde laiklik diye sürekli ve şimdi de bağırarak ne getirecekler acaba 1940’ların vahşetinden başka?

Bu çağdaş okul müfredatıyla yetişenlerin bu millete verdiği zararın milyonda birini vermedi tahsili az olanlar.

Ne verecekler bu millete?

Yukarıdaki onların mahsulü olan ürünlerin hangisini nasıl tamir edecekler?

Söylesinler de bilelim…

Laf ve slogan dışında hiçbir şey söyleyemezler.

Hiçbir şey.

İlerici, çağdaş, modern ve laik eğitim ne demek, örneklemek isteyen var mı?

Modernliklerinin mahsulü olan, hazzını ilah yapanlara ve gençlere ne metotla eğitim verecekler?

Gerçi onların hassasiyetlerini temsil eden CHP nin ve tabanının bir tecrübesi var ideal gençlik konusunda,

İlerici, çağdaş, modern ve laik eğitimin bir örneği,

Muhteşem KADEŞ gençliği…

Çağdaş, modern, laik, ilerici ideolojinin özeti..

Siz işte bundan ibaretsiniz…

Sağ iktidar ile henüz ne hikmetse vazgeçilmemiş sol müfredat da aynı yolun yolcusudur.

Ailede yapılan tahribatlara daha girmedim…