Bismillahirrahmanirrahim
Yaratıcımız, Yaşatıcımız ve Yöneticimiz Allah’ımıza hamd, Önderimiz, Sevgili Resulümüz Hz. Muhammed (s.a) Efendimize, tüm Resul Efendilerimize, izinden gidenlere, Ehlî Beyti’ne, Ashabına, canımız Ana ve Babamıza, Allah (c.c)’ın ilke ve inkılabı İslam’a tabi olan Mü’min kardeşlerimize, Din ve Vatan muhafızı Şehit ve Gazilerimize salat ve selam olsun!

Allah’ımız, hiçbirimizi din, vatan, aile ve devlet nimetlerinden mahrum bırakmasın! Din, vatan ve devlet nimetleri aile ocağıyla korunur. Aile tüm bu nimetlerin sigortasıdır! İstiklal Marşımız; ‘’Korkma! Sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak; Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son Ocak!” ifadeleriyle başlıyor! Ama sadece dillerimizde terennüm ettiğimiz bu gerçekten kalben ve ahlaken ne kadar uzağız! Ve maalesef her geçen gün de uzaklaşmaya devam ediyoruz…
Aile Ocaktır!
Ocaklar söndü mü devlet söner!
Devlet söndü mü din ve vatan müdafaası ve muhafazası söner!
Sağlam aile ocağının temel direği; “Ey insanlar, gerçekten Biz sizi bir erkek ve bir dişiden yarattık ve birbirinizle (kolaylıkla) tanışmanız (ve farklı yetenek ve faziletlerinizden yararlanmanız) için sizi (değişik) kavimler ve kabileler (şeklinde) kıldık. Şüphesiz, Allah katında sizin en üstün (kerim ve değerli) sayılanınız, (ırk ya da soyca değil) takvaca (kötülükten sakınma, iyilikte yarışma konusunda) en ileride olanlarınızdır. Şüphesiz Allah (her şeyi hakkıyla) Bilendir, Habir’dir.’’ (Hucurat S. 13) İlahi Mesajında belirtilen kadın ve erkeğin birleşmesinden oluşan ana, baba, evladları ve nesilleridir!
Maalesef ‘’gayri’’ Milli Eğitim ve Aile Sosyal Bakanlığı, Masonik Feminist dernekler, Müslüman görünümlü bazı Kadın Dernekleri, dışa satılmış Medya ve Sosyal ve Dijital Medya; düşünür, tarihçi ve sosyolog İbn-i Haldun’un; “Güçlü devletler güçlü milletlerden, güçlü milletlerde temeli sağlam güçlü Ailelerden oluşur!” tesbitindeki gerçeklerden uzaklaşmak için seferberlik halindeler!
Ve ocağımızı tarumar etmek için bütün güçleriyle ailemize karşı savaşıyorlar!
Ve ocaklarımızı söndürmek için var güçleriyle çalışmaya devam ediyorlar!
Asırlar boyunca müslümanların vatanlarında aile ocakları savaşlarla sönerdi! Fakat Şehidlerin bayrağını nesilleri devralırdı. Bir ocak söner lakin bin ocak yeniden dirilirdi! Şimdi müslümanların aile ocakları silahlı savaşlarla değil, kültürel savaşlarla söndürülüyor! Hepimize bir nefes yakın olan ölüm, kabir ve ahiret inancının azalması ve büyük mahkemedeki hesap gününün unutturulması belası ocaklarımızı söndürmeye devam ediyor!
Ana Baba hayattayken boşanmalarla öksüz kalan evlatların gözyaşlarıyla ocaklarımızı söndürmeye devam ediyor!
En büyük fuhuş olan faiz bela ve musibeti, ekonomiyi altüst ederek geçim darlığı ve işsizliği artırarak ocaklarımızı söndürmeye devam ediyor!
Aşırı israf, lüks hayat teşviki, reklamlarla moda ve tüketim savurganlığı ocakları söndürüyor!
Kumar, alkol, esrar eroin bağımlılığı, kanalizasyon ve fitnevizyon medyasında ki filmler, diziler, Survivor gibi aile ve namus düşmanı ahlaksız programlar ocaklarımızı söndürmeye devam ediyor!
İslam’i mimarinin zıddına mezarlık gibi iç içe girmiş çarpık kentsel dönüşüm yaygınlığı ocaklarımızı söndürmeye devam ediyor!
Hanımlara iş istihdam teşviki, süresiz nafaka zulmü belası, ocaklarımızı söndürmeye devam ediyor!
Aile ocaklarımızı söndüren boşanma bela ve felaketlerini önlemek için Yüce Dinimiz İslam’ın  “Şâyet karı kocanın aralarının iyice açılmasından ve artık yuvanın yıkılacağından endişe ederseniz, erkeğin ve kadının ailelerinden âdil birer hakem tayin edip onlara gönderin. Her iki taraf da iyi niyetle işi düzeltmek isterlerse, Allah kalplerine sevgi ve merhamet ilham ederek onları yeniden barıştıracaktır..” ( Nisa S.35) İlahi mesajıyla emrettiği iki tarafın hakemliğinin edeni kanunla yasak edilmesi ve helal evliliklerin zorlaştırılması,  zina namussuzluğunun ve hayvanların bile reddettiği cinsi sapıklık ahlaksızlığının teşvik edilmesi ocaklarımızı söndürmeye devam ediyor!

“Kadının beyanı esastır!” gibi dinimize, örf ve adetimize uymayan zulmü teşvik eden yasalar sebebiyle zalimleşen erkeklerin kadınlara şiddet uygulamaları da ocaklarımızı söndürmeye devam ediyor!
Ananın kokusuyla kucağında büyümesi ve yetiştirilmesi gereken yavrularımızın kreşlerde ana sevgisinden mahrum yetiştirilmesi de Ocaklarımızı söndürmeye devam ediyor!
Aile Ocaklarının sönmesini önlemek istiyorsak Milli Marşımızda anlamını bulan dizelerde yer aldığı gibi;

“Garb’ın afakını sarmışsa çelik zırhlı duvar; 
Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var.
Ulusun, korkma! Nasıl böyle bir îmânı boğar,
"Medeniyet!" dediğin tek dişi kalmış canavar?” 

Arkadaş yurduma alçakları uğratma sakın!
Siper et gövdeni, dursun bu hayâsızca akın.
Doğacaktır sana va’dettiği günler Hakk'ın,
Kim bilir belki yarın belki yarından da yakın!”
mısralarını sadece törenlerde dille değil, kalben ve fiilen hayatımızda tatbik etmeliyiz!
Aile yuvalarını İslam Medeniyeti üzere kurmak, kollamak ve korumak devletin, iktidarların, muhalefetin, ticaretin ve herkesin imani, insani ve vicdani görevimiz olduğunu artık idrak etmeliyiz!
Her şeyde kıblemiz olan Kabe-i Muazzama’yı yıkmaktan daha büyük günah ve zulüm olan aile ocağını yıkmak için çalışan Haç-Siyon ve içimizdeki satılmışların şer planlarını Allah’ımız, Müslümanların sevgi, saygı, sabır, merhamet ve birlik planlarıyla bozsun!
Amiin

Nefsimizde, ailemizde ve ülkemizde “İslam Sözleşmesi ”nin uygulanması, Mescid-i Aksa'mızın, Osmanlıcamızın özgürlüğü, tatil olması dileğiyle Cuma Bayramımız mübarek olsun.  Selam, sevgi ve duayla...  

Şevki Yılmaz
www.sevkiyilmaz.net

Twitter: @sevkiyilmaz 
Facebook: @sevkiyilmaztr @sevkiyilmaz1955 
İnstagram: sevkiyilmaztr