Türkiye'de ve dünyada uzun süredir yoğun bir şekilde eşcinsellik propagandası yapılmaya devam ediyor. Olay özgürlük minvalinde pazarlanıp, konu üzerinde hassasiyet gösteren toplumlar ve bireyler adeta kamusal baskı altına alınmaya çalışılıyor. Müslüman eşcinselliğe nasıl bakmalı? Müslüman eşcinsel olur mu? Kamuoyunda pompalanan "eşcinsellik, özgürlük" vs. dayatmalarına karşı bir okurumuzdan gelen değerlendirmeyi sizlerle paylaşıyoruz… "Medya, meziyetmiş gibi öteden beri eşcinselliğin özgürlük olduğunu vurgular. Böylelikle eşcinselliğe karşı çıkanlar da “özgürlük düşmanı” olur tabii. Durmadan bunu pompalayan yayınlardan etkilenen Müslüman kesim, “günah işleme özgürlüğüne” saygı duyulması gerektiğine inanmaya başladı sonunda…

Proje kokan söylemler de çıktı bu arada. “Eşcinseliz ve dindarız” gibi sloganları olan küçük gruplar medyanın yeni hamlesi oldu. Eşcinselliği sempatik gösteren röportajlarla, “hem Müslüman, hem de eşcinsel olabilirsiniz” mesajı verdiler.

Direk söyleyemedikleri cümle şudur: “Eşcinsellik günah değildir.”

Herkes neyin ne olduğunu bilerek yapıyor diye müdahale etme gereği duymuyordum. Ancak hem durumun böyle olmadığını gördüğümden, hem de bu propagandaların konuya hakim olmayanları etkilemesini engellemek istediğimden bir yazı yazma gereği duydum. Öncelikle bu yazıyı, eşcinsel hisler içinde kıvranan ve aldığı psikolojik destek neticesinde normale dönen bir erkeğin yazdığını bilerek okumanızı istiyorum. Bu süreçte yaptığım araştırmaları ve tecrübelerimi, ironik bir şekilde “onur yürüyüşleri” olarak isimlendirilen onursuzluğun gündemde olduğu bu günlerde yazmamda fayda var diye düşünüyorum.

Fizikte bir kural vardır. Zıt kuvvetler (-+) birbirini çeker, aynı kuvvetler (++,--) birbirini iter. Maddenin en küçük birimi olarak bilinen atom bu kural üzerine çalışır. Yani varlık bu kural üzerine kurulmuştur. Sevgi ile aşk birbirinden farklı şeylerdir. Bir insan her şeyi sevebilir. Başka bir insanı, bir kediyi, bir serçeyi, oyuncağını, kalemini, evini, yemek yemeyi, uyumayı… Kısacası sevgi duygusu sınırsız ve büyük bir duygudur. Aşk ise bir çekim kuvvetidir. Bir bağlanmadır. Alanı dar, yoğunluğu ise çok büyüktür. Yukarıdaki kural gereği bu, zıt kuvvetler arasında olur. Yani gerçek aşk, karşı cinsler arasında ortaya çıkan bir çekim kuvvetidir. Yani erkek kadın için, kadın da erkek için yaratılmıştır.

Bir insanın hemcinsine duyduğu yoğun sevgi ve bağlanma hissi ise gerçek değil, yalancı bir aşktır. Kişi farkında olarak veya olmayarak, kendisinde eksik olarak gördüğü bir takım özellikleri başkalarında görüp onlara bağlanır. Bu kişinin bilinçaltı, kendisinde olmadığını düşündüğü bir takım özellikleri başkalarında görür ve sahibini onlara yönlendirir. Bu, gerçekte bir güç aktarımıdır. Dolayısıyla eşcinsellik doğal bir yönelim değildir, fıtrata aykırıdır. Fıtrata aykırı olan bütün biyolojik durumlar hastalıktır. Ve Allah tedavisi olmayan hiçbir hastalığı var etmemiştir.

Eşcinsellik Hastalık Mıdır Yoksa Cinsel Tercih Mi?

Eşcinsellik savunucusu çevrelerin en çok sığındığı argüman, Dünya Sağlık Örgütü’nün (WHO) eşcinselliği hastalık sınıfından çıkarmış olmasıdır. WHO’nun bu kararına ilahi bir fetva gibi sarılıyorlar. Oysa WHO, egemenlerin isteği doğrultusunda, onlara fayda sağlayacak kararlar almakla yükümlü bir kuruluştur. Ciddiye alınacak yanı yoktur. WHO bu kararı aldığında, karşı çıkan doktorlar görevlerinden alındılar. Hala ABD ve Avrupa’da doktorların,

eşcinselliği tedavi edilebilir bir hastalık olarak nitelemesi yasaktır. Oysa bilimsel veriler daima tartışmaya açık olmalıdır. Eğer tartışılmasına müsaade edilmiyorsa, o bilimsel veri değildir. Son zamanlarda Müslümanların batının hümanist söylemlerinden etkilenip, özgürlüğü putlaştırdıklarını görüyoruz. Bu İslami bir tavır değildir. Allah, Müslümanın önüne kırmızı çizgiler koymuştur. İnsanın istediği her şeyi yapmasına izin vermemiş, bazılarını haram kılmıştır. Bunlardan biri de eşcinsellik... Kur’an’daki Lut kıssası bu konuda önemli bir kaynaktır. Ancak şöyle bir savunmaya rastlar olduk:

“Allah Lut kavmini eşcinsel olduğu için değil, sapkın olduğu için helak etti.”

Erkut Ali AYDIN

[email protected]

Psikolog www.huseyinkacin.com