Dünyaya egemen olan batı kültürünün etkisiyle 31 Aralık yılbaşı kutlamalarının inançları farklı insanlar tarafından bütün ülkelerde kutlanmakta olduğu bir gerçektir.*

Ne var ki yılbaşının Müslümanlar için dinî ve tarihî bir temeli, dolayısıyla eşruiyeti yoktur. Üstelik Müslümanların asırlarca koruduğu Hicrî Takvime dayalı 1 Muharrem akşamının yılbaşı olarak yaşanmasını engellemiştir. Kaldı ki Muharrem ayı Kurân’da zikredilen dört haram /barış ayından biridir yani dîni temellidir.

Hiçbir Müslüman, 31 Aralık yılbaşı gecesini, diğer gecelerde farklı ve kutlanılması gerekli bir gece olarak algılayamaz, algılamamalıdır. Böylesi bir anlayışla kutlanılması, -doğrusunu Allah bilir- İslâm Dîni’nin yabancıları taklit ve onlara benzeme yasağını çiğnemektir.

Yabancı Din ve İdeoloji Bağlılarına Benzeme

Çünkü Peygamberimiz “Özgür iradeleriyle bizden başkasına benzemek isteyenler bizim çizgimizde değildirler.” Buyurmaktadır. (Ebu Davud Libas 5)

Daha açık bir anlatımla; “Müslümanlardan” batıl dîn ve ideoloji bağlısı topluluklardan biri veya bir kaçına, onlara ait inanç ve hayat kurallarında ya da onları çağrıştıran özelliklerinde onlara isteyerek benzemeye çalışanlar, Biz’im çizgimizde değildir; benzemeye çalıştığı toplulukların yolundadır.” Buyurulmaktadır.

Benzeme Çeşitleri ve Hükmü

İnançları ve değer yargılarında yabancılara benzenilmesi, benzeme şekline göre Mekrûh(Sakıncalı), Haram, Küfür (İslâm Dîni’nden çıkarıcı) ve Mubah(olabilir/yapılabilir) şeklinde olabilmektedir.

Bando eşliğinde cenaze kaldırmayı Sakıncalı;

Alkollü içkiler ikramını Haram;

İslâm Dininde açık haramlar olan Faizi, Zinayı veya Eşcinselliği meşrulaştırmayı İslâm’dan çıkarıcı, benzeme olarak açıklayabiliriz.

( Haramları İşlemek Günahkâr, Meşru Görmek İse Kâfir Kılar. )

Tarihî dönemlerden beri insanlığın ortak malı olan bilimsel çalışmalar her hangi bir dinin ve ideolojinin bağlılarının özgün ve özel nişanı olmadığı için bilimsel metotların ve teknolojik ürünlerin kullanımında ki benzerliği de Mubah benzerlik/helâl benzerlik olarak açıklayabiliriz.

 Yılbaşına Bakışımız

Yabancılara benzeme olacağı için yılbaşı kutlamalarını ictihadî olarak sakıncalı veya –tartışılabilir da olsa- mekruh- haram arası uygulama olarak nitelemek mümkündür.

Yılbaşında Pek Çok Haram İşlenmektedir Kaldı ki benzeme olma yanı sıra yılbaşı gecesinde pek çok haramların işlenmekte olduğu da bir gerçektir:

Bu gecede, her biri bağımsız bir haram işlem olan:

a.) Alkollü içkiler içilmektedir. Bu tür içkileri içmek haramdır.

b.) Şans oyunları ve modern kumar türlerine yer verilmektedir. Millî Piyango Dahil Kumarlar ise Haramdır

c.) Cinsel duyguları tahrik edici müzik eşliğinde kadınlı-erkekli bedensel temaslı oyunlar oynanmaktadır. Mûsikî halâl ve haram türlerine ayrılır. Cinsel haz amaçlı bedensel temas da haramdır,

d.) Yılbaşı gecesinde ayrıca tam bir tüketim çılgınlığı yaşanmakta, gereksi harcamalar yapılmaktadır. İsrafın her türlüsü haramdır.

e.) Bu gecede, yabancılardan geçen batıl bir gelenek uğruna Allah’ın adı anılmaksızın hindiler kesilmektedir. Kesim sırasında Allah’ın adı anılmadığı veya anılsa da kutlama amacıyla kesildiği için yenilmesi haram olabilecek bu hindiler, ikinci bir haram işlenerek yenmektedir. Kur’ân’ımızda Rabbimiz şöyle buyurur: “Allah’ın adı anılmayarak kesilen hayvanların etlerini yemeyin”

f.) Sağlığımız için gerekli olan çam ağaçları da telef edilmektedir. Oysaki her biri Yûnus Emre örneği bir derviş olan bu ağaçlar, kendilerine özgü bir tavırla ve dille Allah’a secde etmekte ve O’nu anmaktadırlar. ( Hac 18, İsra 44)

Dağlar ile, taşlar ile
Çağırayım mevlam seni
Seherlerde kuşlar ile
Çağırayım mevlam seni

Yılbaşı Kutlamamak Konusunda Birbirimizi Kaba Bir Tebliğ Tavrıyla Değil, İnce Bir Telkin Edasıyla Uyarmalıyız

Değinilen haramlardan herhangi biri işlenmese bile, batıl dîn ve ideoloji bağlılarına veya bu haramları işleyenlere benzeme olacağı için 31 Aralık yılbaşı gecesini, diğer gecelerden farklı bir şekilde özel olarak kutlamamalıyız.

Bu konuda birbirimizi kırmadan ve üzmeden uyarmalıyız. Uyarmalıyız, çünkü uyarma dinimizin bize yüklediği bir görevdir. Yapılan îkazları da makul ve yerinde uyarılar olarak görmeli, teşekkürle karşılamalıyız.