Platform olarak işin başında beri, büyük bir ciddiyet ve hassasiyet ile CoVID ve bu projenin arkasındaki Great Reset’çi Globalist lobi ve onların faaliyetleri hakkında insanlarımızı uyarmayı amaç edinen bir grup olarak doğduk. Global bir tehdide karşı da global bir güç oluşturmak için, 30 ülkeden aynı yönde hareket eden gruplarla bir “erdemliler ittifakı” gerçekleştirdik.

Aramızda her din, her ideoloji, her politik gruptan insan var. Kadın-erkek, genç-yaşlı, akademisyen, politikacı, STK temsilcisi, gazetecisi, iş adamı herkesle farklılıklarımıza rağmen barış içinde bir arada çalışıyoruz.

“11 Eylül İstanbul Maltepe Mitingi”nde hedefimiz; plandemi olarak gördüğümüz “pandemi”ye ve onu getirdiği tedbirlere karşı acı çeken tüm insanları, hiçbir ayrım gözetmeksizin seslenmek ve bir araya getirmekti. Onun için de başından itibaren bu temelde hareket edildi. Ve başarılı oldu.

Devamı olan, “26 Eylül Ankara Mitingi”nde ise plandemi yalanını başlangıcına gidip, hala kaynağı bulunamayan SARS-CoV-2 adını verdikleri virüs hedefimiz oldu. Kısaca “DSÖ Yarasa Nerede?” sorusunu sorduk.

Mitingle ilgili, “19 Eylül’de Türkiye’deki 53 il ve KKTC’nin katılımı” ile eş zamanlı eylem yapıldı! DSÖ’ye virüsün kaynağını sorduk. Sağlık Bakanlığına, “DSÖ Yarasa Nerede?” yazılı çelenk ile birlikte bir dilekçe verildi. Ses düzenini taşıyan otobüse “DSÖ Yarasa Nerede?” yazıldı.

DSÖ’nün plandemi yalanına başladığı yarasa (At Nalı Yarasası) unutulmuş, üstüne yüzlerce yalan daha eklenmişti. Ama bilim insanları bu virüs yalanını ancak virüsün kaynağı ile açıklanacağını bildiği için, sonradan olanları fazla dikkate almadan sorgulamalarını devam ettirdiler. Nihayet 17 Eylül 2021 tarihinde, Tıp dünyasının “kutsal dergisi”olarak bilinen THE LANCET, virüsün kaynağı (yarasa) ve konakçısı (Pangolin) bilinmiyor. Yani SARS-CoV-2 virüsü ile ilgili bilimsel kanıt olmadığına ilişkin makale yayınladı. Doğal olarak henüz bilimsel olarak varlığı bilinmeyen bir virüs ve onun yaydığı hastalıktan dolayı, ne PCR test olurdu, ne de o sıvılar zerk edilirdi.

AMAÇ; PLANDEMİDEN KURTULMAK!

Virüsün kaynağı olmadığı gerçeği şuanda İNSAN’ın plandemiden kurtulmak için elindeki en güçlü ve en büyük kanıttı. Tabii ki bu kanıtı sorgulayacak, maske, PCR test kiti ve o sıvıları olmamız isteyenlere de ilk önce, o var dediğiniz, “virüsün kaynağını gösterin” diyecektik! Ve Ankara  mitingi de bu temelde yapıldı. Sorgulama olarak hedefine ulaşması için güçlü bir organizasyon gerekiyordu. İşte bu da bizim en zayıf noktamızdı. Organizasyon olarak, 11 Eylül Maltepe ve 26 Eylül Ankara mitinginde bir takım sorunlar yaşadık. Mitingin arka planında, zor şartlar altında alınan izinler, verilen sözlerin tutulmayışı, başlama ve bitiş saati, ses düzeni, asıl halka yapılması gereken duyurunun hiç yapılmaması gibi bir çok konu sorun oluşturdu..

Biz profesyonel bir grup değiliz! Tamamen gönüllülük esasına göre çalışan imece yolu ile hedefe yürüyen bir grubuz. Amaca giden yolda, din, ahlak, hukuk ve erdem temelli, bu değerleri dışlamayan her türlü işbirliğine açığız. Katılımcı, çoğulcu, şeffaf bir topluluk olarak, bu platform bütün insanlığın hayrına olmayan hiçbir çözüm ortaklığının içinde olmayacaktır!

5gvirüsnews-platformu olarak, daha başarılı, etkili olduğumuz bir konumda kalmayı tercih ettik ve onun için, Ankara mitingi sonrası platform olarak miting organizasyonlarında yer almamaya karar verdik.

Kuşkusuz herkes kendi kararını alır, sorumluluğunu üstlenir ve gerekeni yapar. Biz bu konuda bu konularda bize güvenen, destek veren herkese teşekkür ediyoruz.

Biz yasama, yürütme, yargı, STK ile ilişkiler, Medya ile ilişkiler, uluslararası arenada bu konularda faaliyet gösteren kuruluşlarla temas, akademi, hukuk çevreleri, siyasi aktörler ve bürokratlarla temas kurarak kendimizi anlatmaya ağırlık vermeyi tercih ediyoruz.

Biz, “aşı karşıtı” değiliz ve bu şekilde damgalanmak istemiyoruz. Biz her türlü dayatmaya karşı olduğumuz gibi aşı dayatmasına da karşıyız. Elbette isteyen, “aşı karşıtı” da olabilir. Biz bu platformda birlikteliğimizi oluşturan ilkeler çerçevesinde aşı dayatmasına karşıyız.

Biz kimseyi provoke etmiyoruz. Onları araştırmaya, düşünmeye çağırıyor ve uyarıyoruz. Bize yönelik komplolar ve kitlesel eylemlere yönelik provokatif bir takım unsurların kontrol dışı hareketlerinden de kaygı duyduğumuz için, mücadelemizi başından beri olduğu gibi, meşru ve daha güvenli olduğunu düşündüğümüz bir zeminde sürdürme kararı vermiş bulunuyoruz.

Türkiye, çok farklı kesimlerin bir arada ortak bir eylem gerçekleştirmesi konusunda maalesef çok tecrübesiz bir ülkedir. Özellikle Ankara mitingi örneğinde polis bunun değeri konusunda yeterli bir tecrübe yaşamadığı için tolerans konusunda İstanbul’da olduğu kadar tecrübeli değildi. Halkımız da, hep bugüne kadar birbirine karşı kışkırtılan kesimler, ortak bir gaye için bir araya gelme konusunda çekingen davranıyorlar. Aslında barış için, farklılıklarımıza rağmen barış içinde bir arada yaşama iradesini ortaya koymak zorundayız. Yoksa, birileri bizim farklılıklarımızı kullanarak, aynı ülkenin çocuklarının kanları ve gözyaşları üzerine kendilerine iktidar ve servet arayışının içinde olacaklardır.

Türkiye’de mitinglerde yaşanan manzara ile “aşı karşıtlığı” en iyi bildiğimiz toplumsal olaylardandı. Küreselciler gemilerini yürütmek için en çok kaos ve çatışma ortamına ihtiyacı vardır. Ülkemizde henüz kaos ve çatışma ortamı yaşanmadı. Yaşanmayışının en önemli nedeni, TBMM’de grubu bulunan siyasi partilerin, sendika ve odaların kısacası toplumun bütün dinamiklerinin plandemiye karşı, hüsnü kabulleri ile sorgusuz kabullenmesidir. Çünkü konuyu küresel bir darbe olarak görmek gibi bir zahmetin içersine girmediler. ABD, Avrupa ve dünyanın her yerinde bir salgın baskısı ve DSÖ’nün plandemi kararı vardı. Bu karara karşı çıkmak akıl karı değildi. Fakat diğer tarafta plandeminin tedbirleri karşısında  baskıyla, tehditle ve zalimce uygulamalar ile sindirilmiş, korkutulmuş bir kitlenin derinden gelen bir halk muhalefeti vardı. Türkiye’de şimdi bu kesim en büyük siyasi güçtür. Ve daha da büyük bir güç olmaya doğru gitmektedir. İşte o gücü parçalamak için daha öncede yaşadıklarımızı hatırlanmak gerekiyor. O da toplum içinde çatışma çıkartarak, o büyüyen gücü etkisiz kılmaktır.

Çünkü yalan üzerine yürütülen plandemi her açıdan son günlerini yaşarken, hükümetler de pusuda bitiş düdüğün çalmasını bekliyor. Burada en büyük tehlike ise plandeminin tedbirlerine ve dayatmalarına direnenler değil tam tersi kabul edenlerdir. Onların herşeye rağmen uyduğu tedbirlerin boşa çıkmasını hissettikçe veya dolandırıldıklarını anlayınca hiç kuşkusuz  tepkileri, “aşı karşıtı” dedikleri kesimlerden çok daha büyük olacaktır. Ülkeyi ateşe atacak kadar da ileri gidecektir. Onun için hedeflerinde biran önce bu kesimler çatışma ortamı yaratarak istenen kaos ortamını yaratmak ve biraz daha o sıvılara devem etmektir. Tabii ki başından itibaren başlarına dert olan PCR testte yerini, Aralık sonundan itibaren, Bill&Soros’un fonladığı Mologic LTD tarafından, güya sosyal gaye güderek üretilecek testte bırakacak. Demek ki 2021 Aralık sonundan itibaren bill&soros’un yeni testi ve aşıların da 3.4.5.6 diye devam eden dozları bizi bekliyor. Üstüne bir de ikilim değişikliği yalanını koymak gerekiyor. Eğer CoVID ve PCR yalanını anlarsak, İklim değişikliği komplosunu daha işin başından anlamış olacağız. Çünkü hepsi aynı planın parçalarıdır.

Sonuçta 5gvirusnews-platformu olarak, ayrışmadan ve özellikle tedbirlere uyan kişiler ile temasa geçecek yollar arayarak, sorun çözecek etkinliklere ve sorgulamalara yoğunlaşmak istiyoruz.

Hadiseyi siyasi bir faaliyet, gruplaşmak, kişiselleştirmek ve kişisel bir şan şöhret için değil İNSANLIĞA yapılan bu saldırıya karşı gücümüzü yettiği kadar mücadele etmektir.

Biz insanlığın derdi ile dertlenirken, ülkemiz ve halkımızın geleceği ile uğraşırken, Bill’in yerli işbirlikçileri, Teyit.org örneğinde olduğu gibi, siyasi emellerini emperyal global güçlerin emelleri, şahsı çıkarlarını uluslararası finans kapital tekellerinin çıkarları ile tevhit eden,  bizi ve arkadaşlarımızı hedef gösterenlerle, Hakkın ve halkın gören gözü, işiten kulağı, haykıran sesi olarak, kınayanların kınamalarına aldırmadan, hukuk içinde kalarak ve hukuk yollarını kullanarak mücadele etmeye devam edeceğiz.

Yazan, Muammer Karabulut / Abdurrahman Dilipak