Bu dernek, Önceliği 1973-74’lü yıllarda Erzurum Üniversitesi çatısı altında birlikte olmaya başlayan, bir dava arkadaşlığının ve yol arkadaşlığının oluşturduğu  bir dernektir. O yıllarda Erzurum Üniversitesine imam hatip liselerinden mezun olan gençler, direkt olarak kayıt yapmaya hak kazanmışlardı. Bu hakkı tanıyan başta Rahmetlik Rektör Kemal Bıyıkoğlu ve ekibine sonsuz teşekkürler. Ölenlere rahmet dileriz. Kalanlara sağlık ve afiyetler dileriz.

Böylece imam hatip liselerinin mezunlarının okullara katılımıyla, bu birliktelik gelişmeye başlamıştır. Bu birliktelikten bir araya gelinerek kurulmuş bir yapılanmadır. Bütün çabası toplumun var olan sıkıntılarına, fikir ve düşünce alanında; çözüm önerileri sunmaktır. Dini değerlere, tarihi değerlere, milli değerlere, sahip çıkılmasını ilke edinmişlerdir. İslam medeniyetinin tekrardan kurulması, İslam kardeşliğinin tekrardan yeşermesi ideali öne çıkmaktadır. Bu amaçla mensuplarının çoğu; hala değişik sivil toplum örgütlerinde görev almaktadırlar. Bir nevi daha geniş bir katılımın sağlandığı, dernek çatısı altında da birleşerek; zaman zaman çözüm önerileri üzerinde fikir alışverişi yapmaktadırlar.

Senelere dayanan bu dostluğun temelinde; inanç birliği, İslam'ı doğru anlayıp, doğru yaşama ilkesi ana prensip olarak kabul edilmiştir. Bu amaçla yapılan toplantılarda; hem dost ve arkadaşlar bir araya gelmektedirler. Hem de fikir dünyamızdaki gelişmeleri, değerlendirmektedirler. Ülke meselelerine kafa yorarak; yanlışları ikaz etmek, doğruları desteklemek amaçlı bir gayret sarf etmektedirler. Bu konuda önder olarak; Peygamberimizin hayatı, vazgeçilmez bir örnek teşkil etmektedir.

Ölçüsü ve hedefi belli olan bu yolculuk yaklaşık 45 yıllık bir zamanı içerisine alır. Mensupları genellikle; Ülkenin değişik illerinden gelen arkadaşların oluşturduğu bir yapılanmadır. Üstelik bu yapılanmada Üniversitenin değişik fakültelerinde okuyan dostlar bir arada olmaktadır. Yani bu bir okulun, fakültenin mezunlarının bir araya geldiği, buluştuğu bir yapılanma gibi değildir.

Bu geçen süre içerisinde ülkemizin değişik illerinde yılda bir defa bir araya gelip, genel olarak,  tüm kardeşlerin katılımı ile yapılan bu buluşmayı; adet haline getirmişlerdir. Bu buluşmaların sloganı ise; ''Kardeşlik,  vefa buluşmalarıdır.'' Bu yıl Sakarya’da 21.  defa buluşulmuştur. Ancak, bu sayı çeşitli zamanlarda yapılan toplantıları da eklediğiniz zaman 50 rakamına ulaşmaktadır.

Evet, böyle uzun bir hikâyesi vardır, bu buluşmaların... Dile kolay, tam 45 yıllık bir yolculuk...

Ümmet olmanın bilincine vakıf olan bu kardeşlerimizin yapmış olduğu bu toplantıların; daim olmasını yürekten dileriz. Allah yar ve yardımcımız olsun...

Bu yıl   Sakarya’da idik...

Önce Türkiye’nin değişik illerinde gerçekleştirdiğimiz genel  anlamda   vefa   ve   dostluk   buluşmaları    yapılan   illerimizi analım  istedik...

1- Ankara

2- İstanbul

3- Konya

4- Erzurum

5- Sivas  1998

Körfez depremi  sonrası lokal buluşmalar  olsa da  tekrardan il bazında yarım kalan toplantılarımız devam etti.

6- Kocaeli 2006

7- Sakarya

8- İstanbul

9- Erzurum

10- Malatya

11- Kırıkkale

12- İstanbul

13- İzmir

14- Mardin

15- Erzurum

16- Sivas

17- Kayseri

18- Samsun

19- Kahramanmaraş

20- Erzurum

21- Sakarya

Temmuz Ayının 22, 23, 24, 25 tarihlerinde, Erzurum Üniversitesi Mezunları MTTB Camiası Derneği olarak her yıl gerçekleştirdiğimiz geleneksel hale gelen buluşmamız için bu yıl  Sakarya şehrimizde idik.

İlk karşılaşmalarımızda heyecanlıydık. Çocuklar gibi şendik. Bu ne demek bilir misiniz? Dostlarımızla, can kardeşlerimizle bir araya gelecektik. Sırf, Allah rızası için; birlikte olacaktık... Hiç başka bir hesabın yapılmadığı, buluşmalardan birini gerçekleştirecektik. Yaşamayanlar bilmezdi; bu tadın nasıl bir şey olduğunu... Dile kolay, bu toplantılar 27 yıldır yapılıyor...

Evet, tatlı bir telaş, tatlı bir koşuşturmaca vardı. Herkesin gözleri, öncelikle yıllardır görmediği bir dostu, arkadaşı var ise; onu arıyordu.

Bazıları buruk bir sevinç duyuyordu. Öyle ya; içimize bir daha gelemeyecekler var idi. Kaybettiklerimiz, rahmetle anıldı...

Bazıları sevinçli, bazıları hüzünlü... Bazıları boynu bükük... Kimileri yerinde duramayan bir heyecan içerisinde idi. Gözler yollarda, kulaklar yeni gelen haberlerde idi. Bir koşuşturmaca vardı. Dostlar hep birilerini arıyordu, görüşebilmek için...

Tarif edilemeyen bir duygu seli vardı. Kimi zaman, hüzün kapladı içimizi Kimi zaman sevinç... Kimi zaman heyecan... Kimi zaman buğulu gözler konuştu... Kimi zaman beden... Kelimeler yetersiz kaldı. Beden dile geldi. Kimileri yerinde duramıyor idi. Kimileri düşünceli. Kimileri, geleceğe kilitlenmişti... Beklentiler büyüktü...

Tanıtım amaçlı yapılan sinevizyon yayını; bizleri aldı bir yerlere savurdu. Orada kaybettiğimiz  dostlarımız bize hatırlatılıyordu. Tarif edilemeyen duygular içerisine soktu. Dağıldık... Ancak, hayaller ve hatıralar bizi teslim aldı.

Evet bu gelenler, toplananlar hem vefa ve kardeşlik duygularını yaşamak istiyorlardı. Hem de dertlerini anlatmak...

Hepsi dertliydi. Hepsinin derdi; vatan idi, millet idi. Ümmet için, endişeli idi. Bu vurdumduymazlığı, bu sessizliğe bir isyan vardı. Haykırmak geliyordu içlerinden Öyle haykırmak ki; haykırdıkça yükselen sesin ilerleyen sedalarında, sessizliğe dönüşmesinden endişe ediyorlardı. Aslında bu ses;  tüm mazlum dünyanın yardım isteyen çığlıklarına bir ümit olmalıydı... Amaçları belliydi, Dertleri dile getirmek çözümler üretmekti. En azından bu iş için, kafa yormaktı. Birilerinin sessizliğine isyan etmekti. Anadolu Kıtası kadar büyük olan davayı gediğine koymaktı.

Öyle de oldu.  Yapılan panelde,  moderatörlüğünü bu derneğin aynı zamanda başkanı olan Salih Akverdi yaptı. meb bakan yardımcımız Nazif  Yılmaz  Beyefendi, eğitimin geleceği üzerine yapılan çalışmaları anlattı. Ümitlendik. Paneli dinleyen dostlarımızla fikir alışverişinde bulundu. Onların sorularını cevapladı. Önerilerini dinledi. Yoruldu... Ancak çok memnun kaldı. Emekli Vekil Şevki Yılmaz Beyefendi, ülkenin var olan sıkıntılarından söz etti. Maddi ve manevi alanda sıkıntılarımızın nasıl ortadan kalkacağını kimi zaman duygusal sözlerle özetledi. İstanbul'un, Anadolu'nun, ne kadar önemli olduğunun altını çizdi.  Peygamberimizin bu toprakları işaret ettiğini vurguladı. Ümmetin gözünün burada olduğundan söz etti. Yapılacak seçimlerin ne kadar önemli olduğunun altını çizdi. Orhan Arslan Bey öncelikle Necip Fazıl beyden şiirler okudu. Tarihin, dilin öneminden söz etti. Osmanlıcanın, Osmanlı arşivlerinin ne kadar kıymetli değerler olduğunu örneklerle anlattı. Bu konuya Tarihçilerin veciz sözleri ile destek verdi. Cumhuriyetin ilk yıllarında savunma sanayiine yatırım yapan başta Nuri Demirağ, Mustafa Nuri   Paşa(Kıllıgil), Vecihi Hürkuş, Şakir Zümre gibi insanlar tanıtıldı. Neden bu atılımların devam etmediğinin altı çizildi. Bugün Savunma sanayiindeki atılımlardan dolayı yapılan çalışmalardan övgüyle söz edildi.

Moderatörün arkadaşlar ara verelim mi? Sorusuna salondaki tüm dostlar ''devam edelim'' diye cevap verdi. Böylece panele ara verilmeden tam dört saati aşkın bir süre devam etti. Panel sonrasında Dernek tarafından panele katılan konuşmacılara panel anısı olarak, birer tane plaket takdim edildi.

Sakarya'ya çok uzaklardan gelen Tüm misafirlerin,

Evet, dertleri vardı, büyüktü... Bu ümmetin derdi idi. Milletin derdi idi. Vatanın derdi idi.

Bu anlamda şikayetlerini anlattılar... Çözümler söylediler... Çünkü, binlerce uyuyan insanı uyandırmaya; bir uyanık yeterdi. Evet, bir uyanık olma; gayesi ve çabası içinde idiler. Samimi idiler...

ÖZELDE;

Bu öyle bir kardeşlik Duygusu idi ki; her türlü hesaptan uzak, her türlü çıkar ilişkilerinden uzaklaşmış idi. Derdi olmayanın anlayamayacağı bir buluşma idi. Kanayan yaranın kabuk bağlamasını istemiyorlardı. Derdi olmalıydı insanın, evet bir derdi...

Üç gün boyunca; dostluk ve arkadaşlık duyguları tazelendi, yenilendi. Dertler dile getirildi. Bir tatlı telaş ve koşuşturmaca içerisinde; zaman değerlendirilmeye çalışıldı.

Bu arkadaş gurubu, kırk beş yıldır birlikte olmanın hazzını ve tadını yaşıyordu. Bu genel olarak, 21. Buluşmaların ötesinde de zaman, zaman bir araya gelinip, toplanılıyordu.  Çünkü dertli insanlardı, evet bir dertleri vardı. Allah'ın bizden istediği, omuzumuza yüklediği bir sorumluluğu vardı. Omuzumuzdaki bu yükün ağırlığı; bizi rahatsız etmeliydi. Rahat bir hayat yaşama ortamından uzaklaştırmalıydı. Evet, yük o kadar ağırdı. Dertli olmak; rahatımızı bozmalıydı... Dünya hayatına dalıp, gerçek sorumluluğu unutan ve aslında; aldığı yükümlülüğü Ümmet adına alan ve Dünya hayatına dalan Birilerini; uyarmaktı, ikaz etmekti. Ya emaneti , sorumluluğu yerine getir, ya da inançlı insanların desteği ile elde ettiğin, sorumluluğunu yerine getiremediğin için, işgal ettiğin makamları terk et. Amaç bu idi. Söylem bu idi.

Yapılan değerlendirmeler, toplantıların ana gayesi; derdimizi dile getirmekti. Çözümler üretmekti. Kardeşliğimizi pekiştirmekti. Birliğimizi güçlendirmekti, Tüm Ülke Yöneticilerine, bu iş de bir de bizi dinleyin mesajını vermekti. Hatta bunun için, avazımızın çıktığı kadar bağırmaktı. Bu amaçla; sesimizi yükseltmekti. Çünkü, bu ses, Yaralı Ümmetin sesi idi. İnlemelerini, sızlanmalarını; tekrardan birilerine hatırlatmaktı. Sorumluluğumuz böyle yapmamızı gerektiriyordu.

Evet kimi zaman heyecan duyuldu, kimi zaman hüzünlenildi. Keder kapladı içimizi. Kimi zaman ağlandı. Kimi zaman ümmetin çektiği sıkıntılardan dolayı; yumruklar sıkıldı. Aslında bu haykırışın sesi; Tüm mazlum insanlara ümit olmalıydı. Nice yiğit delikanlılar, bugün yoktu. Onlar yad edildi...

Vatanın, Milletin birik ve Beraberliğine kast edenler, dile getirildi. Bu yaranın İslam kardeşliği ile, çözümleneceğinin altı çizildi. Bu konuda Haz. Peygamberin uyarıları dile getirildi...

Evet, yeni yıllarda ve gelecek zaman içerisinde; derdi büyük olanların tekrar buluşması ve bir araya gelinmesi dileğiyle; Sakarya'dan tüm katılımcılar şehirlerine döndüler. Tüm bu mesajları yanlarında, götürdüler...

Erzurum'daki, o saf ve temiz duygularla dolu günlerin özlemi çekildi. Kar kadar temiz ve duru gönüllerin oluşması isteği, öne çıktı.

Üç günün Sonunda;

Yine bir veda, yine bir ayrılış... Yine bir hüzün... Yine nemlenen gözler, canlanan hatıralar... Tarif edilemeyen duygular; gönüllere hakim oldu...

Dillerde şarkılar; özlemle söylenecek...

'' Kar bora fırtına sükun bulacak...''

''Bekleyin görecektir duranlar, yürüyeni, Sabredin gelecektir, solmaz, pörsümez YENİ...''

''Bir gün akşam olur, biz de gideriz, kalır dudaklarda şarkımız bizim...''

Düşünceler derin, endişeler yoğun...

Ancak, ümit her zaman olacak, Yaradanımız öyle buyuruyor...

Tarih, bu yılları kast ederek; Tarihten bir Erzurum MTTB gençliği geçti, İslamcılık kavramını Ülkeye tanıttı, diye; yazacak... Bu ismi gelişen olaylar dolayısyla, birileri bu gençliği tanıtırken, söylemişlerdi. Kim bunlar? Sorusunun kısa cevabı idi. İslamcı... Demişlerdi...

Sakarya'da bizleri ağırlayan Belediye Başkanı Ekrem Yüce Beyefendiye, ekibine, özellikle Bahri kardeşimize, Bedrullah kardeşimize  ve tüm hizmeti geçenlere  yürekten teşekkürler...

Bir teşekkürde, Dernek yönetimine başta Salih Başkan olmak üzere, aylarını, yıllarını bu işlere ayıran, bu toplantının gerçekleşmesi için çaba gösteren dernek yöneticilerine yürekten teşekkürler... Tüm misafirlerin ortak görüşü şu idi. Misafirlik boyunca hiçbir şeyin aksamaması için gayret gösteren Muhammet Karaosmanoğlu'na, Orhan Arslan'a  teşekkürü bir borç biliriz...

Bu arada bizim öğrencilik yıllarımızda bizleri önemli olan şeyin ilim alanında ilerlemek,  dini hayat açısından daha iyi bir  Müslüman, daha iyi bir kul olmak, iyi ve güzel bir insan olmak öğretisi olduğunun altını çizen,  bu alan içerisinde bizleri kontrol eden, bizlere yön veren, bizim arkamızdan geleceklere de aynı öğretileri söylememizi tembih eden;  başta  hocalarımız Prof. Dr. Şerafettin Gölcük Beyefendi’ye, Prof. Dr. İhsan Süreyya Sırma Hoca’mıza teşekkürler. Aynı düşüncelerle bize yön veren hocalarımızdan Allah razı olsun.

Derneğimizde Görev Almış, Zaman Ayırmış, Bazı Sıkıntıları Göğüslemiş Yöneticilerinden,  MTTB Başkanları Mehmet   Gönen,  Abdullah  Fatih Aydoğar, Mustafa Ateş,  Mustafa Söke, D. Hasan Aktürk, Salih Akverdi,  Mehmet Bayyiğit, Ömer Dinçer, Hüseyin Selçuk, İzzet Uzun kardeşlerimize de yürekten teşekkürler...  

Allah hepsinden razı  olsun...

Özlemle bekleyeceğimiz, gelecek yıllardaki buluşmalarımızda; görüşmek dileğiyle...

Gelecek zamanda en gür seda; İslam'ın olacaktır...