Bir bitiş ve bir başlangıç... Yılın sonu, yılın başı... Bir terk, bir geçiş...

Son bir haftadır yılın sonuyla başı arasına sıkışıp kaldım. Tıpkı, bir ayağı rıhtımda, diğer ayağı halatı çözülmüş sandalda kalan adam misali! Allah'tan suya düşmeden evvel bu yazının başına düştüm.

Her katmandan ve anlayıştan her çevrede, acayip bir muhasebe tavsiyesi bombardımanı vardı son günlerde. Sanki örtülü bir ittifak varmış da insanları biten senenin muhasebesini yapmaya itmek görevi icra edilmekteydi.

Niçin?

Erdemini yitirmiş topluma yüksek dozda hamiyet zerk eylemek mi? Bence o tren kaçtı. Bu ithal zaman algısı başımıza ne işler açtı!

Fani olduğu kesin olan şu dünyada, ömür merkezli düşünmeyi yitirdiğimiz günden beri yalpalıyoruz. Geçen her gün dün, gelen her yenisi yarın malum. Kendi had ve hududumuzu kaybetmemizin esbab-ı mucibesi, ne diye muhasebe sebebi olsun ki? Her senenin, her ayın, her haftanın, her günün, her sabah yahut akşamın, hatta her nefesin muhasebesini yapmakla mükellefsek burada bir tutarsızlık yok mu? Var elbette! Mesuliyeti bir ceket gibi çıkarıp asmanın yolu, yıl devrine ihale edip geçip gitmek. Günahlarını keçiye yükleyip uçurumdan atan Yahudi misali... Ya da iskambilde kaybedilen elden sonra kartları karıp yeniden dağıtmak gibi... Halbuki hesaba çekilmeden kendimizi hesaba çekmekle emrolunduk.

İlle de yıllık bir muhasebe yapalım, peki!

Usul usul kayan manyetik kutba inat, kutup kutup kabaran bir kalabalık beliriyor hâl aynasında. Ve birbirine tahammülsüz, birbirinden bihaber, sevincinde yasında! Atomize edilmiş cemiyetimizin, topyekûn kurulmuş ağlara canhıraş yüzüşünü gördük, görüyoruz, göreceğiz. Beşinci kol faaliyetlerine iştirak etmekten yorulmadığımız bir yıl oldu. Kolektif akıl, duruş ve anlayış eksiğimiz büyüdü.

Cemiyetimizin bencillik, nalıncı keseri misali kendine yontuculuğu, adam sendeciliği aşama kaydetti. Cüzi bir kitle kazansa da son tahlilde bütün takım kaybetti. Tabela işportacılığında avunmayı ezberledik. Unutmamış taklidi yaparak, hüzünlerin üzerinde yapay neşeleri şâd ettik. Bir yabancılaşmadığımız kendimiz kalmıştık, onu da kendimize yad ettik.

Fikri ve vicdani zeminimiz gözle görülür biçimde sıvılaştı. Yola çıkmış gelmekte olan zelzeleyi düşünmeye kalkışsak, ağarmamış saçımız kalmayacak. Bu sebepten kaçak güreşmeye devam ettik, ediyoruz, edeceğiz. Hislerimizi aldırdık ya, bundan sonra histen gayrısının belirlediği bir sürüyü kâr zarar gözetmeksizin güdeceğiz.

Konkav ya da konveks aynalarda tasvir beslemekten uslanmadık. Kibir ikliminde dal budak serpilmek hoşumuza gitti. "Ama" bu sene en çok kullandığımız bağlaç oldu. Hayırda kesişmedi yollarımız. Hakikatte sarılmaya nasıl da muhtaç kollarımız. İtişmek hayat tarzımız maalesef! İtişirken, elin bizi itip kakma ihtimaline bir lahza akıl yormadık.

Velhasıl...

Harala gürele geçti 2023...

Bundan ötesi... Tek heceyle: Güç!