Sosyal medyayı gereğince takip edemiyorum. Benim sosyal medyamla da genç bir kardeşimiz ilgileniyor.
AJANS PRESS’TEN…
14 ve 15 Kasım 2024 günleri Ajans Press’ten bir görevli, beni ısrarla aradı. Aramanın, 13 Kasım’da AKİT TV’de yakın tarihimizle ilgili biraz da yüreklice yaptığımız açıklamalarla ilişkili olabileceğini düşündüm. Çünkü gerçekten yararlı bir program olmuştu.
Yanılmışım, meğer aranma sebebi, altı yıl önce yazdığım ama sosyal medyaya yeni bir yazıymış gibi servis edilen makalem imiş.
6100 ERİŞİM ve MİLYONLAR
Makale 6100 erişim noktasıyla milyonlara ulaşmış. Yazıldığı dönemde bu kadar ilgi görmemişti.
CUMHURBAŞKANIMIZI ELEŞTİRİ MUHALEFETİ ONAYLAMAK DEĞİLDİR
Altı yıl kadar önce seçim öncesinde Recep Tayip Erdoğan kardeşime uyarı ve katkı amaçlı bir yazı yazmıştım.
23 Kasım 2018 tarihli yazımın başlığı da “Sayın Cumhurbaşkanım Artık Kur’ânî Vasıflar Taşıyanlara Oy Vereceğim” şeklindeydi.
Bu makalede Cumhurbaşkanımıza ve partisine oy vermeyeceğimi söylemedim. Söylediğim şuydu:
[“Sayın Cumhurbaşkanım! Katıldığınız ve kazandığınız bütün seçimlerde size oy verdim. Ayrıca oy vermekle de kalmadım, yazılarımla ve özel sohbetlerimle destek de verdim. Üstelik bir de seçip önümüze koyduklarınızı da seçtim. Ama artık yalnızca vasıflarını Rabbimizin belirlediği adayları seçmek istiyorum. Çünkü –hüsn-ü zan besliyor isem de-hangi vasıflar dikkate alınarak aday seçimi yapıldığını tam olarak bilmiyorum ve bu durum benim Rabbim katındaki sorumluluğumu düşürmez. Çünkü ahiretime zarar vermek istemiyorum.”
Artık Kur’ânî Vasıflar taşıyan adaylara oy verecektim. Ülkemizde tam bir asırdır; 1921 İkinci Meclis’in seçimlerinden bu yana sahneye konan demokrasi tiyatrosunu izlemeyecektim. Kendisine saygı duyduğumuz Cumhurbaşkanımız da olsa birilerinin seçtiği niteliksiz adayları bir noter gibi onaylamayacaktım. Aslında amacım uyarı idi. Vasıflı insanların seçilmesine katkı vermekti.
Fotoğraftakiler, soldan sağa; Kadir Mısırlı oğlu, Ali Rıza Demircan ve Recep Tayyip Erdoğan
SAKALIM DA BEYAZLAŞMIŞTI
Altı yıl evvel de yetmiş yaşını aşmıştım ve sakalım da beyazlaşmıştı. Üstelik talebimiz nefsimiz adına değil, davamızın irtifa kazanması adınaydı. Dikkate alınmadık. Birçok Belediye seçimi kaybedildi. Biz ikazlarımıza devam ettiysek de kulak arkası edildi ve son seçimde ikinci parti durumuna düşüldü.
İmam Hatip neslinin Gazi’nin yoluna sevk ile jakoben laikliğe payanda kılınması yüreğimizi dağladığı için bir iki ay önce “Cumhurbaşkanım Gemileri Yakma Zamanıdır” deyü bir makale yazarak yırtındık. Ama tercihini İslami değerler çizgisinde yapacak kitleler zayıflatıldığı için ekonomi ile birlikte çöküşe gidiliyor.
“ GİTSİN” DİYEMEYİZ
Macera böyle… Biz Kur’âni vasıflı aday dedik. Ana muhalefet de Kur’ân’a; Allah’ın kitabı olarak iman var mı ki… Diğerleri de AKP’ye aykırılık derdinde… İhtirasları peşinde bölük pörçük.
Hulasa biz iktidara yar olmaz iken muhalefete mi alet olacağız!
Körü körüne destekleyicisi değiliz ama alternatifi görülemediği için Cumhurbaşkanımızdan ümidimizi büsbütün kesmiş de değiliz.
Tarih tekerrür etmesin derken Abdülhamid Han için “GİTSİN DE GİTSİN” diyen gafil İslamcıların çizgisine gelmek istemiyoruz.
Mevla Görelim Neyler
Neylerse Güzel Eyler