Aslında bu yazının başlığı, Kudüs siyasetinde iki artı iki dört etmez şeklinde olacaktı; başlığı ve dolayısıyla yazımın konusunu iki nedenle değiştirmek zorunda kaldım:

Gazze ateşkesin ne anlama geldiğinin doğru anlaşılabilmesi için, ABD Başkanı Joe Biden’in ilgili açıklamasını acilen okuma zarureti ile WhatsApp’ın sabaha karşı bir dostum tarafından gönderilen bir buçuk sayfalık bir bilginin bana erişimi engellemesi.

Biden’in açıklamasına göre ateşkesin anlamı esasında, sunulan delil o kadar açık ve o kadar pervasız ki, onu açıklamaya çalışmak belki de sadece karıştırmak olacaktır.

Çünkü Biden, ateşkesteki asıl taraf olma gerçeğini, “Sabah da Mısır Başbakanı Sisi ile görüşmüştüm. Netanyahu da beni iki saatten az bir süre içinde başlayacak karşılıklı şartsız ateşkes sağlandığına dair bilgilendirdi. Mısırlılar bize, Hamas ve Gazze’deki diğer grupların buna razı geldiğini bildirdi.” şeklindeki sözleriyle o kadar güzel açıklıyor ki, ateşkesin sanıldığı gibi İsrail adlı bir devletle değil, ABD’nin Filistin üssünde tam teçhizatla, her birini ayrı bir cinste ölüm kusan silahlarla desteklediği İsraillerden ulaşan talebe göre ABD tarafından yapıldığını ya da uygulamaya konulduğunu söylememizin bir gereği veya yorum değeri kalmıyor.

Biden, bunun hemen ardından, ateşkesin geçici hatta göstermelik bir karar olduğunu teyit etmek üzere, ABD’nin, “İsrail’de masum sivillerin canını alan Hamas ve diğer Gazze merkezli terör gruplarının roket saldırılarına karşı İsrail’in meşru müdafaa hakkına tam destek” verdiğini öyle bir söylüyor ki, yine bize “Adam dünyanın gözünün içine baka baka olayın faillerini ve fillerini çok da pişkin bir tavırla, yalanının hemen anlaşılmasından zerre kadar endişe duymaksızın değiştiriyor. Bu durumda da bizim ateşkesle ABD’nin Filistin üssündeki işgaline geçici bir süre ara veriri gibi yaptığını, gerçekte ise Filistin’in genelindeki ve dolayısıyla son olayların fitilini ateşleyen Kudüs’teki işgalin bundan on gün önceki şekliyle devam edeceğini bildirmiş oluyor.” dememizden başka bir yorum seçeneği bırakmıyor.

Nitekim bu sonuç, Biden’ın, Hamas roketleriyle delil deşik olup, son on günde bir şehir efsanesine dönüşen Demir Kubbe’yle ilgili güçlendirme çalışmalarına derhal başlanılacağına dair, üs komutanı Netahyahu’ya verdiği teselliden de hemen anlaşılıyor.

Biden’in ilgili açıklamasındaki, taziye bildirimi ile özgürlük-refah-demokrasi kelimelerinden oluşan nakaratlı temennisinden sonra ise bize yine, Pinokyo’nun burnunun ne kadar uzadığına bakmaktan başka bir iş, bir yorum hakkı kalmıyor.

Beni asıl yazı başlığımı ve konumu değiştirmek zorunda bırakan ikinci hususa gelince:

Bu, yerli bir Yahudi lobi tarafından yürütülen, -bir kısmını son beş yazımızda tashih etmeye çalıştığımız- ağır, hadsiz ve ahlaksız dezenformasyona tabi olarak, sosyal medyada dolaşıma sokulan bir video ile ilgilidir.

Söz konusu videoda, Filistin Devlet Başkanı Mahmut Abbas‘ın Ermeni cemaatinin dini liderleriyle görüşmekle kalmadığı, öpüşüp koklaştığı gösterilerek, Karabağ sorununa atıfta bulunulup, “İşte Filistinli-Ermeni dayanışması! Siz İsraillere karşı onları savunuyorsunuz ama tıpkı Birinci Dünya Savaşı’nın sonunda olduğu gibi, onların temsiliyetinde size ihanet eden Araplara tekrar destek vermiş oluyorsunuz. Dün Sudilerin, Hüseynilerin ihanetine uğradığınız, yakında Filistinlilerin ihanetine uğrayacaksınız” mesajı işleniyor.

Bu videoyla sağlanmaya çalışılan dezenformasyonun son derece aptalca bir şey olduğunu Kudüs’le ilgili olan hemen herkes bilir diye düşünüyorsunuz ama, kazın ayağı hiç de öyle değil.

Kudüs’ü birlikte gezdiğimiz kim arkadaşlar bile o videoyu izleyip, bana “ne oluyor abi” diye sorabildiklerine göre demek ki, malum lobi az sayıda da olsa kimi zihinleri kısmen karıştırmayı başarmış bulunuyor.

Budan hareketle, Ermenilerin Kudüs’ün yerleşik halklarından biri olduğunu, Ermenistan devleti ile karıştırılmaması gerektiğini, Filistinlilerin onlarla iyi ilişki kurmalarının bir mecburiyet olduğunu, okurlarıma iletme ihtiyacı duymuştum.

Detay da olsa, ileteceğim bilgiyi tahkim edecek mahiyette birkaç delile daha ihtiyacım vardı. Bu maksatla, Kudüs’te akademik planda saha çalışmaları da yapmış bulunan Hasan Hüseyin Güneş kardeşimden, yarım sayfalık bir bilgi notu istedim.

Onun, gece saat 03:54’te WhatsApp üzerinden gönderdiği bilgi, bana öğle sularında ancak ulaştı. Belli ki, Hasan’ın mesajı birçok masaya uğratıldığı için geciktirilmişti.

Buradan devam edelim inşallah.