Sağda görünen, Rauf Denktaş'ın Gezici Büyükelçisi olarak bilinen bir gazetenin yazarı 25 Ağustos 2022 tarihindeki yazı başlığını, “KKTC'ye fayda sağlayacak gelişmeler...” diye vermiş! (bkz) 

Sonra başlıyor yazmaya…

Yazarımızın kalemi İsrail’e yumuşak bir iniş yaparak, usta manevralarla aprona yanaşıyor. Ve asıl KKTC’ye fayda sağlayacak, yani yolcuları indireceği bölüme geliyor. Güya,  “Türkiye-İsrail ilişkilerinin düzelmesi ile KKTC'nin İsrail ile olan turizm ilişkisinin gelişmesi beklenmektedir. Zaman zaman 'İsrailli yatırımcılar KKTC'de binlerce dönüm arazi alıyor, topraklarımız elden gidiyor, KKTC Filistin'e dönecek, KKTC İsrail işgalinde' gibi çatlak sesler ideolojik saplantısı olan çevrelerin, Yahudi düşmanlarının çıkardığı dedikodulardan, yaygaralardan başka bir şey değildir. İsrail-KKTC ilişkilerinin gelişmesi için gereken temaslar vakit geçirilmeden yeniden başlatılmalıdır.” diyerek yazıyor.

KKTC’deki Yahudi Habad örgütünün faaliyetleri, Türkiye’nin vatandaşlıktan çıkarttığı ama KKTC vatandaşı yapılarak, “siyasi emlak” satışları yapan İsrail vatandaşının açığa çıkartılması gibi daha önce hiç yazılmamış yazılar yazdım. Onun için, kimden bahsettiğini daha iyi anlamak üzere acaba köşesinde inciler saçan bu yazara kim yanıt verecek beklentisine girdim. Kimse bir yanıt vermedi.

KKTC’de değişik milletten şahısların ev almasına karşı değilim. Fakat alınan evler bir örgütün himayesinde alınıyorsa ona karşı bir farkındalık oluşturmak, dikkat çekmek ancak durduğun yeri gösterir. Bugün KKTC’de alınan arsa ve evlerin en çok kimler tarafından alındığı görmezden gelmek ise ancak örtücülerin görevidir. Eğer hala resimde fluluk varsa, 2017 yılında İsrail’in GKRY ile yaptığı ortak tatbikat ile IDF’nin (İsrail Savunma Kuvvetleri) adadaki eğitim sonucunda, İsrail Özel Kuvvetler Komutanının, “Onlarla (Rum) omuz omuza savaştık”(bkz) sözleri de eklenebilir.

Yine aynı yazarımız  KKTC’deki mülk alımlarını İsrail’i yatırımcıları olarak görürken, 15 Eylül 2022 tarihinde bu seferde  “Avrupa Birliği Kıbrıs'ta yeni tuzaklar peşinde!” olduğuna ilişkin bir yazı kaleme aldı.  

Yazısının sonuna doğru yaptığı analizde de,  “Bu iki hadsiz AB üst düzey başkan ve müdürün açıklamalarını okuduktan sonra AB'nin vaatlerine kanacak ve Kıbrıs'ta adil, kapsamlı ve sürdürülebilir bir çözüm istediklerine inanacak kadar saf biri var mıdır? Kıbrıs Türk halkının ve bizi yönetenlerin tek yapması gereken biran önce KKTC'nin tanınmasını sağlayarak Rum-Yunan ikilisi ve destekçilerine unutamayacakları bir cevap vermektir.” diye bitirdi. (bkz)

Doğruları yazdığı son yazısına sonuna kadar katılıyorum. Fakat 20 gün önce yazdığı yazıdaki, İsrail ve Yahudi korumasını anlamıyorum! Zaten işin püf noktası da özellikle yazarın, o yazısı ile bu yazısının yan yana getirmekti.

Türkiye’de bu iş çok profesyonelce yapılıyor! Ve nerdeyse hiç fark edilmiyor. Fark edilsin istedim.