Seçilmiş Cumhurbaşkanımızın katıldığı merasimden sonra bir gurup teğmenin sonradan korsan yeminle Mustafa Kemal’in askerleriyiz diyerek kılıç çekmeleri sıradan bir olay değildir. Uyarılar dikkate alınmaksızın yapılan bir tür başkaldırıdır. Bu başkaldırıyı iktidar karşıtlığı ile savunabilenler hiç şüphemiz olmasın demokrasi karşıtlarıdır. Seçime inanmayanlardır. Bu tipler özgürlükleri yüceltemez ve hukuk düzenini savunamazlar.
GERİLERDE KALMASI GEREKEN GERİCİLİK
Kamâlizm, Daron Acemoğlu’nun bile değindiği üzere baş kaldırı kültürünü içerir ise de, bu kültür gericilik olarak gerilerde kalması gerekir, mazur görülemez.
İlkel insanlar gibi biz atalarımızdan böyle gördük denilemez; şiddet çözüm yolu değildir. Ya atalar doğru yol üzerinde olmayıp ortak aklı kullanmayanlardan iseler.
İKİNCİ DÖNEM İSTİKLAL MAHKEMELERİ
1925-27 arasında ikinci dönem çalışmalarına başlayan İstiklal Mahkemeleri ile amaçlanan Batıcı devrimlere karşı çıkanlar değil, çıkabileceği düşünenler bile asıldı.
MUSTAFA KEMAL DÖNEMİNDE KILIÇ ÇEKİLEBİLİR MİYDİ?
Cumhuriyetin ilk yıllarında Mustafa Kemalin Cumhurbaşkanı olarak katılacağı Harbiyelilerin mezuniyet merasiminde teğmenler olarak Batıcı devrimlere karşı çıkmak için kılıç kaldırılarak yemin edilebilecekti öylemi…
MAZİ UNUTULMAMALI
Rize’nin Güneysu bölgesinde bir Cuma namazı sonrasında şapka giymeyiz diyerek toplantı yapan, tecavüz etmemeleri ve edilmemeleri amacıyla altı askerin silahını alarak bir odada bekletenler için İstanbul’dan Hamidiye savaş gemisi gönderilerek dağ yamaçları bombalatılmıştır. Top atışlarıyla salınan dehşetle toplanan yaklaşık 150 kişi, Ankara’dan gönderilen İstiklal Mahkemesi ile üç gün içinde sahnelen zulüm oyunu ile yargılanmıştır. Büyük çoğunluğa cezalar kesilmiş, sekiz kişi için ise darağacı kurulmuştur.
Bu demokrasi karşıtı kültürden beslenildiği için 27 Mayıs, 12 Eylül ve 28 Şubat’lar olmuş ve kanlar dökülmüştür. Bu arada Talat Aydemir ve Harbiyelileri de unutulmamalıdır.
Artık böylesi azgınlık türlerine kapılar kapatılmalıdır.
BU TEĞMENLER BİZİM ÇOCUKLARIMIZ
Hulasa bu ülke bizimdir, hangi inanç ve eğilimde olursak olalım seçim ve de hukuk dışılığa ödün vermemeliyiz. Milletimizin askerleri bize yeter.
Bir önceki yazımızda belirttiğimiz gibi hata yapan ve yapabileceklerin elinden silahlar alınmalıdır Ancak teğmenlerimiz bizim çocuklarımızdır. Bizim eğitim sistemimizin yetiştirdikleridir. Devletimizin ordu dışı birimlerinde değerlendirmelidir.