Her zamanki gibi yine unuttuk!

Daha doğrusu yine unutturulduk!

Ateşkese sevinmiştik. Akan kan durmuştu, Elhamdülillah.

Ama biz barış sağlanmış, işgalci çekilmiş, yaralar sarılmış, yardımlar ulaşmış gibi her şeyi bir anda unuttuk!

Daha önemli şeyler ön plana çıktı. Dünyevi meşgaleler, ekonomi, siyaset, menfaat, lüks iftarlar, daha neler neler…

Seni yine unuttuk Gazze!

Hatırlamamız için Siyonistlerin tekrar kan akıtması gerekiyormuş. Nitekim öyle de oldu. Tekrar katliam başladı. Atılan bombalar, savrulan bedenler, göklere yükselen şüheda ervahı, harap olan binalar…

Ramazanı Şerifi kana bulayanları, çocuk, kadın, yaşlı demeden insanları katledenleri, zulmün şahikasına çıkmış zalim katilleri nasıl da unuttuk!

Yine de gündemde fazla yer bulamadı katillerin bu kanlı eylemleri! Şehit olanların sayısı 100’lerle değil, 1000’lerle ifade edilmeliydi ki, tepkimiz artsın. Belki o zaman meydanlara dökülüp Siyonisti lanetlemeye başlardık!

Ey Âlem-i İslam! Müslümanlar zulüm altında inlerken, Mescidi Aksa boynunu bükmüş kurtarıcı beklerken, şühedanın ervahı semaya yükselirken bizler;

Nasıl gülebiliriz, nasıl tıka basa yiyebiliriz, nasıl uyuyabiliriz!

Affet bizi Allahım!

Affet bizi Gazze!

İki milyar Müslüman, Allah’ın huzurunda 50 bin şehidin hesabını nasıl verecek! Onların mes’uliyeti hepimizin omuzlarında. Onların hepsinden helallik almadan, tuttuğumuz oruçların, sahurların, iftarların, teravihlerin bizi kurtaracağını mı zannediyoruz.

Peki nasıl helallik alacağız?

Mahkeme-i Kübra’da sadece zalimlerin hesaba çekileceğini düşünerek kendimizi kandırmayalım. Mazlumların, şehitlerin asıl şikayeti bizden olacak!

İşte o zaman “neredeydin, ne yaptın, nasıl yardım ettin” sorularına vereceğimiz cevapları şimdiden hazırlayalım.

Dikkat edelim, büyük imtihanı kaybedebiliriz!

***

Biz yüz sekiz sene önce de Kudüs’ü bir gecede terk etmiştik. Evet hüngür hüngür ağlayarak gitmiştik ama netice değişmemişti. Mescidi Aksa arkamızdan hüzünle baka kalmıştı. 400 sene canımızla, kanımızla koruduğumuz mukaddes beldeyi nasıl da Siyonistin ağa babası İngiliz’e bırakmıştık!

Türlü oyunlar oynanmıştı, Siyonistler İngilizlerle işbirliği içindeydi. Yüzlerce Yahudi kızı, Osmanlının gizli askeri bilgilerini öğrenmek için casusluk yapmıştı. Haçlı zihniyetine sahip Almanları başımıza kumandan tayin etmişlerdi. Fakat biz ölmüş, yaralanmış, esir olmuş, yine de mevzimizi terk etmemiştik.

Ancak  8 Aralık akşamı bir telefonla sarsıldık. Kudüs’ü terk emri gelmişti. Ağlayarak Mescidi Aksa’ya veda ederken, ümmeti de büyük bir hüzne gömmüştük.

Affet bizi Allahım!

Affet bizi Kudüs!

***

Yetmiş yedi sene önce de Filistin’de estirilen terör sonunda Siyonistler hakim olmuştu. Müslüman nüfusun % 80’i evinden, köyünden, tarlasından koparılıp sürgün edilmişti. Büyük felaket Nekbe yaşanmıştı, 15 Mayıs günü.

Geride dolgun başaklarında biçilmemiş ekinler, dalları yerlere sarkan portakal bahçeleri, yeni doğmuş kuzuları meleyen sürüler, daha neler neler kalmıştı.

Atalarından kalan, yüzyıllarca alın teriyle yoğrulmuş tarlalar, bahçeler, evler bırakarak düşmüşlerdi bu ölüm yolculuğuna. Sadece evlerinin anahtarlarını alarak canlarını kurtarmak için mülteci olmuşlardı.

Osmanlı artık yoktu. Filistinli Müslümanlar hamisiz kalmıştı. Siyonistin arkasında ise İngilizin yanında şimdi ABD vardı.

Filistin’in komşuları Müslüman devletler hemen toplanıp yardıma gittiler. Herkes çok sevindi ama kısa zamanda sevinçleri kursaklarında kaldı. Çünkü Siyonistle anlaşmalı,  kirli pazarlıklar ve ihanet içindeki Arap orduları Filistinlileri değil korumak ellerindeki silahları alarak tamamen savunmasız bıraktılar. Artık kutsal topraklar işgal altındaydı.

Affet bizi Allahım!

Affet bizi Filistin!

***

Her şeye rağmen asla ümitsizlik yok!

“Lâ taknetû min rahmetillah”

En sıkıntılı zamanlarda Allahu Teala, dertlere çare olacak sebepleri halk etmiştir. Yine de edecektir.

Dinin de mazlumun da sahibi yüce Allah’tır.

Biz kendi günahımıza ve vebalimize ağlayalım

Ölüm uyandırmadan bu derin uykudan uyanalım!

İslam’ın izzetini koruyalım.

Yoksa zillet hepimizi saracak.

Ve imtihanı kaybedenlerden olacağız.

Gelin hep birlikte tevbe edelim.

Gazze’yi, Kudüs’ü, Filistin’i, Doğu Türkistan’ı ve bütün mazlumları yalnız bırakmayalım. En azından unutmayalım, unutturmayalım.

Oruç rehaveti bitince, yine katil Siyonistleri her yerde lanetleyelim. Ekonomik boykota devam edelim. Maddi manevi yardımı esirgemeyelim.

Ta ki bağımsız Filistin Devleti kuruluncaya kadar.

Allah’tan af diliyelim. Filistinlilerden de helallik.

Affet bizi Allahım!

Affet bizi Gazze!