Nelere alışmadık ki? Vay be!
Derken… Sıradanlaştı her şey…
Test merkezli eğitim modelinin şekil verdiği kişizadeler olarak, test edilmeyi normal(?) görmemiz, nefes almak, su içmek kadar doğal…
Kaybetmeye alıştık. Alışamadığımız noktada alışılabilir kılacak bahaneler üretmeye alıştık.
Tüketiciliğimizin doruklarında gezerken yegâne üretken olduğumuz alan burası galiba…
Şaşırmamaya da alıştık inceden…
Her şey ihtimal dairesinde bizim için…
Kafamız bu sebepten hiç de karışık değil. Olmazın olmadığı bir zamanda yaşarken bundan daha tabii ne olabilirdi ki?
Alışmaya da alıştık vesselam!
Fakat dilimizde yabancı dil aşkıyla yer eden “adaptasyon” kavramından öte bir hâl bizimki…
Sürekli dönüş(türül)mek üzerine kurulu bir alışıklık(!) Bol botokslu yüzler gibi aynalarda aksimiz… Ayna da gördüğümüz yabancıyı yadırgamamayı da başarıyoruz tuhaf bir şekilde… Alabildiğine kucaklayıcı olmamızın ardındaki sır da burada mı saklı acep?
Alışmalarımız, alışkanlık sahibi olmamız manasına gelmiyor kesin…
Zira tiryakilikten daha kapsamlı, daha felsefik, daha ideolojik, daha klimatolojik(!) düzleme düşen bir alışmayla karşı karşıyayız.
Bu sebepten eskimiz yok bizim…

Yenimiz de yok! Su misali akıp yolunu bulan bir seyir hilafsız…
Alışmaya kurulu bir seciye peyda olmuş ruh topraklarımızda…
Çiçek ve meyve derdiğimiz de var. Dikenleriyle sinirleniverdiğimiz de! Sinir dediysem… Geçici bir tansiyon yükselmesi… Asabiyet noktasına ulaşmadan, alışmanın dinginleştiriciliği sayesinde olağan listesine dâhil ediverdiğimiz meseleler...
Alışmaya teşne olmak bir zaaf mı?
Yoksa tavizkârlık mı?
Bu noktada kararsızım. Neyse! Buna da alışır geçeriz. Sorun yok! Halil Cibran bir şiirinde şöyle diyordu:
“Hazzınız, ıstırabınızın maskesiz halidir.
Ve kahkahanızın yükseldiği aynı kuyu, sık sık gözyaşlarınızla dolar.”

Dolup boşalan kuyulara da alıştık nicedir.
Alışıyor olmamız, maskelere de gerek bırakmayacak noktaya getirdi bizi… Fakat… Dosdoğru olmak hala sallantıda…
Büküle büküle sıçrayan zaman gibiyiz. Belki de… Harman yerinde savrulan saman gibiyiz.
Alışmak…
En nihayetinde kolay…
Zor olan, alışmaya çalışmak!