Avukat Emir Akpınar, LGBT ile ilgili yaptığı açıklamada, "LGBT'nin hukuk sisteminde esas alınması hukuki bir kaosu doğuracaktır. Ülkemizde eşcinsel bir evlilik hukuken mümkün değildir" dedi.
Cinsiyet kavramının fizyolojik ve genetik özelliklere karşılık gelen biyolojik bir kategoriyi ifade ettiğini kaydeden Avukat Emir Akpınar, "Biyolojik olarak insanlar, eriller ve dişiler olarak ayrılır. Kültürel anlamda ise erkek ve kadın. Yakın tarihimize kadar kabul gören bu kategoriler şimdilerde çeşitlenmiş durumda. Cinsiyetin sadece biyolojik bir özellik olarak algılanmasını reddeden toplumsal cinsiyet kavramıyla beraber toplumsal, sosyolojik ve hukuki çerçevede tartıştığımız konular da başka bir boyuta taşınmış durumda. LGBTI+ söylemlerinin yüksek sesle konuşulmaya başlandığı sürece kadar kadın-erkek eşitsizliği, pozitif ayrımcılık, kadın hakları, kadın cinayetleri, kadına şiddet gibi cinsiyet temelli tartışmalar, bunların önlenmesine ilişkin toplumsal anlamda önem arz politikalar tartışılırken ve kadın erkek arasındaki toplumsal eşitsizlik giderilmeye çalışılırken, şimdilerde kendini negatif bir ayrımcılığa maruz kaldığını, dışlandığını iddia eden bu kesimin ekstra hak talepleri gündemi meşgul etmeye başladı. Ne hukuki zeminde meşru sayılabilecek ne de toplumsal anlamda bir fayda sağlayabileceğini düşünmediğim hak talepleri tamamen keyfiyete, toplumsal değerleri yok etmeye ve toplumsal bir tepki oluşturmaya hizmet edecek nitelikte. Türk Hukuk sistemi itibariyle cinsiyet kavramı biyolojik kategoriyi esas alarak düzenlenmiştir" dedi.

"LGBT'nin hukuk sisteminde esas alınması hukuki bir kaosu doğuracaktır" diyen Akpınar, "Bizim hukuk sistemimizde kadın ve erkek ayrımı biyolojik boyutlarıyla önem arz eder. Popüler gündemi meşgul eden bir LGBTI+ furyası almış başını gitmişken ve + kısmının giderek çeşitlenmesi karşısında suni denilebilecek, sosyolojik ve psikolojik olarak belki bir vaka olarak nitelendirilebilecek kişiye ya da belli bir kesime özgü bir olgunun tüm hukuk sisteminde esas alınması hukuki bir kaosu doğuracaktır. Feminist gruplar tarafından yapılan cinsiyet ayrımı esasını temel alan ayrımın mevcut durumdaki son şekline göre bir doğuştan getirdiğimiz biyolojik cinsiyetimiz var bir de sonradan kazandığımız toplumsal cinsiyet ya da popüler adıyla 'gender' adını verdiğimiz bir cinsiyet var. İlgili kesimin iddia ettiği de şu ki kadınlık ve erkeklik davranışları yeniden kurgulanıp değiştirilebilir. Yani kadınlara bugün bildiğimiz geleneksel anlamdaki erkeklik rolleri, erkeklere de kadınlık rolleri yüklenebilir denilmek isteniyor ve demekle de kalınmıyor. Bugün yapılmaya çalışılan şey tam anlamıyla budur" ifadelerini kullandı.

Dava adamı Şevket Yılmaz, vefatının birinci yılında rahmetle anılıyor Dava adamı Şevket Yılmaz, vefatının birinci yılında rahmetle anılıyor

ÜLKEMİZDE EŞCİNSEL EVLİLİK HUKUKEN MÜMKÜN DEĞİLDİR
Türkiye'de eşcinsel bir evliliğin hukuken mümkün olmadığını kaydeden Avukat Akpınar, "Tek cinsiyetli aileleri özendirici yayın ve basımlar mevcut ve bunlar bizler için de ulaşılabilir durumda. Ülkemizde eşcinsel bir evlilik hukuken mümkün değildir. Ancak eşcinsel evliliğin mümkün olduğu ülkeler referans gösterilerek bununla ilgili ulusal ve uluslararası boyutta müracaatlar var. Bilim adamlarının kadınların erkeklere ihtiyaç duymadan hamile kalabileceğine ilişkin açıklamaları, yumurta-sperm bankaları gibi çalışma ve kuruluşların temel amacı bu cinsiyetsizleştirme politikasını işlevselleştirmek. Tüm bunları özendirici kurum ve kuruluşlar ile bu kurum ve kuruluşların uygulamalarının, faaliyetlerinin gayriahlaki ve gayrihukuki olduğunu belirtmeliyiz. Söz konusu kesimin sözcülüğünü yaptığı bir takım derneklerin ivedilikle kapatılması gerekmektedir. Zira hukuka ve ahlaka aykırı amaçlarla dernek kurulamayacağı, bu amaçla kurulmaya çalışılan derneğe izin verilmeyeceği ve tüzel kişilik kazanamayacağı açıktır. Yine son günlerde restoranlarda, AVM'lerde LGBTİ+ bireylere özel lavaboların yapıldığı haberleri de basına yansımış durumda. Söz konusu durumun da hukuka aykırı olduğunu belirtmek isterim. Zira ulusal ve uluslararası boyutta ayrımcılık çerçevesinde değerlendirilecek bir uygulamadır bu. Bir hakkın kullanılmasının ardındaki muamele farklılığında amacın meşru olması gerekmektedir. Ancak söz konusu uygulamanın hukuki boyutta bir meşruluğu söz konusu değildir. Söz konusu AVM ve restoranların bu yanlış uygulamayı devam ettirmesi ya da böyle bir uygulamayı başlatması halinde idari ve cezai yaptırımlarla karşı karşıya kalması hatta kapatılması muhtemeldir" şeklinde konuştu.