Bu topraklarda yaşanan acıları birbirinden ayırmıyoruz.
Birilerinin hadiseyi siyasal zemine taşıyarak, onu emperyal amaçlar için kullanışlı hale getirmeye çalıştığına hepimiz şahitlik ediyoruz. Kullanışlı bir yalan üzerinden Türkiye’ye saldıranların derdinin Osmanlı Ermenileri veya tarihi mağduriyetler olmadığını çok iyi biliyoruz.
Sözde ‘Ermeni soykırımı’ iddiası, gerçeklerle hiçbir bağı olmayan, sadece siyasi hesaplardan beslenen bir iftiradır.
Emperyalist güçler ve işbirlikçileri hep aynı oyunları kurarak bölgesel istikrarsızlığı tetiklemek adına bilinçli bir politik anlayışı hep gündemde tutmaya çalışarak en insani durumu dahi çıkarlarına alet edinmeyi alışkanlığa dönüştürmekten hiç vaz geçmediler / geçmeyecekler.
Geçen yüzyılı, tarihin önemli kırılma anlarına sahne olan müstesna bir dönem. Dünya savaşları, yıkılan imparatorluklar, değişen sınırlar ve gelişen demokrasi 20. yüzyılın kilometre taşları oldu. Dünya, tıpkı kabuk değiştirir gibi siyasal açıdan devasa bir dönüşüm yaşadı. Yüzyıllara sari alışkanlıklar, sınırlar ve yönetim biçimleri değişirken büyük sancılar da yaşandı. Hemen her coğrafyada yaşanan acılar, günümüze sadece tarih kitaplarıyla değil, anne-babalardan çocuklarına masallar ve anılarla da taşındı. Kimi olaylar mitleşip gerçekle bağını koparırken kimi hadiseler hak ettiği gerçeklikten payını alamadı.
Ermeni Meselesi ve Tehcir Yasası: Tarihsel Bir Bakış
Ermeni meselesi, Osmanlı İmparatorluğu döneminde yaşanan olaylar ve bu olayların tarihsel, politik ve sosyal etkileri üzerine odaklanır. Tehcir Yasası, 1915 yılında Osmanlı hükümeti tarafından çıkarılan ve Ermeni nüfusunun belirli bölgelerden zorunlu göçe tabi tutulmasını içeren bir düzenlemedir. Bu yazımda, tehcir yasasının tarihsel bağlamı ve etkilerini ele alacağım.
Tehcir Yasasının Tarihsel Bağlamı
Tehcir Yasası, Birinci Dünya Savaşı sırasında Osmanlı İmparatorluğu'nun iç güvenlik gerekçesiyle aldığı bir önlemdir. Osmanlı hükümeti, Ermeni nüfusunun bazı bölgelerdeki isyan ve dış güçlerle işbirliğini dikkate alarak bu yasayı uygulamıştır. Ancak, tehcir süreci sırasında yaşanan zorluklar ve trajediler, bu olayın uluslararası alanda farklı bir şekilde tartışılmasına yol açmıştır.
Tehcir Süreci ve Sonuçları
Osmanlı milleti bir bütün olarak, İmparatorluğun son döneminde olağanüstü zorluklarla mücadele etti. Çanakkale’de, Kafkasya’da, Hicaz’da Filistin’de ve Irak’ta büyük mücadeleler verdik. Osmanlı İmparatorluğu da dahil olmak üzere savaşın bütün cephelerini tarif edilemez bir kargaşaya sürükleyen Birinci Dünya Savaşı esnasında, ne yazık ki, Anadolu insanını büyük acılara gark eden hadiseler yaşandı. Aynı dönemde Sarıkamış’ta binlerce askerimiz donarak şehit oldu; Kafkasya cephesinde Osmanlı topraklarına saldıran Rus ordularıyla çarpışan kuvvetlerimizi, düşmanla işbirliği yapan Ermeni çeteleri arkadan vurdu. Osmanlı milletine mensup farklı kesimler vatan davası için güç birliği yaparken; kimi yerlerde dönemin düşmanlarıyla iş birliği yapan bazı yapılar ortaya çıktı.
Doğu Anadolu’da yaşanan çatışmalar sonucu Türk ve Ermeni on binlerce insan hayatını kaybetti. Bu olaylar üzerine ordunun hareketlerini zorlaştırıcı davranışlarda bulunan, halka saldıran ve düşman ordusu ile işbirliği yapan çetelere yataklık eden Doğu Vilayetlerindeki Ermeni kökenli kimi Osmanlı vatandaşları Osmanlı İmparatorluğu sınırları içerisindeki Suriye topraklarına gönderilmek üzere 1915 Tehciri'ne tabi tutuldu. Savaş koşullarında, sivillerin korunması ve vatan savunması amacıyla belirli bölgelerde yaşayan Ermeniler tehcir edildi. Bu emniyet tedbiri uygulanırken, bütün şiddetiyle süren savaş şartları altında, ne yazık ki, istenmeyen olaylar da meydana geldi; Türklerden de Ermenilerden de can kayıpları oldu; acılar yaşandı. Bu yaşananlar günümüze kadar gelen tartışmaların da temelini oluşturdu.
Tehcir süreci, Ermeni nüfusunun zorunlu olarak yer değiştirmesiyle sonuçlanmıştır. Bu süreçte, elbet teki istenilmeyen olumsuz durumlar ortaya çıkmıştır. Tehcirin sonuçları, hem Osmanlı İmparatorluğu'nun iç yapısını hem de uluslararası ilişkilerini etkilemiştir. Devletin içinde bulunduğu olumsuz süreç bölge ile ilgili büyük emmeleri olan emperyalist güçleri harekete geçirmiş ve bu süreci kullanmak adına ellerini güçlendirmiştir. Tek taraflı yaklaşımları ile asıl hedefleri bölgedeki karışıklıkları tetikleyerek istedikleri oyunu kurabilmektir. Hiç bir zaman Ermeni halkı onların umurunda olmamıştır/olmayacaktır.
Uluslararası Tartışmalar
Ermeni meselesi, günümüzde hala uluslararası alanda tartışılmaktadır. Bazı ülkeler, tehcir sürecini "soykırım" olarak tanımlarken, diğerleri bu tanımı reddetmektedir. Bu tartışmalar, tarihsel olayların farklı yorumlanmasından kaynaklanmaktadır. Emperyalist güçlerin buradaki hedefleri bizler için önemli . İçerideki tetikçilerini sürekli harekete geçirerek Türkiye’yi uluslararası arenada zor durumda bırakmak ve bölgeyi istedikleri gibi şekillendirmek gibi…
SOYKIRIMCI İSRAİL’E SESİZ KALAN ABD ERMENİ İDAALARI İLE İLGİLİ NE DEDİ?
ABD Başkanı Donald Trump yayınladığı mesajda 1915 olaylarına “soykırım” demedi. Trump’ın mesajında hangi ifadeyi kullanacağı merak konusu olmuştu.
ABD başkanları arasında Biden “soykırım” diyen ilk ABD Başkanı olmuştu.
Trump "Meds Yeghern" (büyük felaket) ifadesini kullandı.
"Bugün Meds Yeghern’i anıyor ve 20. yüzyılın en korkunç felaketlerinden birinde acı çeken o kıymetli ruhların anısını onurlandırıyoruz. 1915 yılında başlayarak, Osmanlı İmparatorluğu’nun son yıllarında 1,5 milyon Ermeni sürgün edildi ve ölüme doğru yürütüldü. Bu Anma Gününde, Amerika’daki ve dünyanın dört bir yanındaki Büyük Ermeni Topluluğu’yla birlikte, kaybedilen nice hayatın yasını bir kez daha tutuyoruz."
“Hayatını kaybedenlerin anısını onurlandırırken, yönetimim din özgürlüğünü koruma ve savunmasız azınlıkları himaye etme konusundaki kararlılığını sürdürmektedir. Ermenistan’la olan stratejik ortaklığımızı sürdürmeyi ve kalıcı refah ile güvenliği ararken bölgesel istikrarı desteklemeye devam etmeyi sabırsızlıkla bekliyoruz.”
Burada ters bir soru sorarak devam etmek istiyorum.
Ortağı olduğunuz terör devletinin , Filistin halkına yönelik soykırım ile ilgili yapacağınız bir şey var mı? Mahvettiğiniz Irak halkına , Suriye halkına, Afganistan halkına yönelik bir söyleminiz olacak mı?
Ya tarih sahnesinde silmeye çalıştığınız ; Kızılderililer ya da Amerika Yerlileri, Sibirya kökenli Eskimo - Aleut halkları dışında kalan bütün Amerika yerlileri için bir açıklamanız olacak mı?
Ermeni iddiaları ile ilgili Trump’un açıklamalarına baktığımızda oyun hep aynı . Elde var bir misali günü gelene kadar rafta sıcak tutmaya çalışma hedefi.
Bildiğimiz gibi ne şiş yansın ne de kebap .
Peki Türkiye’nin partisi olan DEM Bu konuda ne dedi ?
DEM Parti, Ermeni Tehciri'nin 110'uncu yıldönümü için yaptığı açıklamada devletin Ermenilere, "etnik kimlik, inanç ve kültürel soykırım" yaptığını iddia etti.
24 Nisan 1915’te iki yüzü aşkın Ermeni aydının evlerinden alınarak ölüme yollanması ile başlayan etnik kimlik, inanç ve kültürel soykırımın üzerinden 110 yıl geçti. Bu süreç, yüz binlerce Ermeni'nin sürgünü ve katledilmesi ile devam etti. Bu toprakların diğer Hıristiyan halkları da bu politika ve uygulamalar sonucunda çok ağır insani bedeller ödediler ve katledildiler.
Yazının başında da söylediğim gibi sıkıştıkları yerde içerideki şebekelerini devreye sokarlar .
Şimdi DEM Partili yetkilere sesleniyorum gerçekten hangi kaynak taramasını yaptınız bunu bizlere de sunar mısınız ?
Siz Van başta olmak üzere Erzurum ve civarında yaşanan zulümleri ve mazlum Müslüman halkların yaşadığı zulümleri ne kadar araştırıp öğrenebildiniz ?
Sadık millet olarak nitelendirilen ve yüzyıllarca en iyi görevlerde bulunan Ermeniler adına harekete geçen ve bölge halkına dönük katliamlar yapan Ermeni cemiyetlerinden ne kadar haberdarsınız ?
Türkler ile toprak davamız , Kürtler ile de kan davamız var diyen Asalacılar ile ilgili bir bilginiz var mı ? Ya da birlikteliğiniz nedir ?
Siz bölgede temsil ettiğiniz halkların ekonomik vb. sorunlarının tamamını çözebildiniz mi ?
Türkiye partisiyiz söylemleriniz ile hangi çocukları ikna etmeyi başaracaksınız ?
Şimdi son soru mu soruyorum:
Ermeniler 518 bin 305 Müslüman’ı katletti. Belgeler ile sabit olan bu bilgi ile ilgili DEM ‘in bir açıklaması olacak mı? Yoksa bir yerde birilerine yaranmaya devam edip bölgesel istikrarsızlığa katkı sunma çabalarını sürdürecekler mi?
Sonuç
Afrika açılımından tutun, hariciyemizin, diplomasimizin gücünü çok çok artırması, birçok ülkede temsiliyet kazanmamız, TİKA, Yunus Emre Enstitüsü, Maarif Vakıf gibi kuruluşlarımızın yurt dışında ülkemizi temsil etmesiyle, uluslararası alanda sesimizin tekrar yükseldiği bir alanda, bu sefer de siyasete sığınmak mecburiyetinde kaldılar ve birçok ülkede Ermeni tezlerinin gerçek olduğu noktasında parlamentoları ikna etmeye çalışıyorlar. İçerideki işbirlikçilerini de harekete geçirerek dış politik kazanımlarımıza ket vurmaya çalışıyorlar. Bunun farkında olmamız en önemli kazanım olacaktır.
Ermeniler 1914 Mayısında 1922 yılı Mayıs ayına kadar bütün belgelerle sabittir 518 bin 305 Müslüman’ı katlettiler belgelerle sabit. Bütün dünya arşivlerini araştırdığımızda ortaya çıkan sonuç bu. Almanya, Avusturya, Rusya, Amerika Birleşik Devletleri, İngiltere, Fransa, Milletler Cemiyeti, Cenevre, İran arşivlerinden yüz bin sayfadan belgeler topladık. Ondan sonra tüm emperyalistler ve işbirlikçileri Ermeni soykırımı mı var diyor. Peki, Amerika’nın Irak'ta yaptıklarına ne diyeceğiz, Afganistan' da o kadar sivil öldürdüler bunlara ne diyeceğiz. Bütün bunları göz önüne aldığınızda bizimle ilgili yaptıkları deformasyon bu şekilde.
Biz diyoruz ki 'Bunu tarihçiler konuşsun ve gelecekle bağlantılı olarak konuşalım.' Sürekli geçmişe takılıp kalıyoruz. Artık tartışılmadık, araştırılmadık detay da kalmadı, bakacak belge de kalmadı.
Ermeni meselesi ve tehcir yasası, tarihsel bir bağlama sahip karmaşık bir konudur. Bu olayların etkileri, hem bireysel hem de toplumsal düzeyde derin izler bırakmıştır. Tarihsel olayların doğru bir şekilde anlaşılması ve yorumlanması, gelecekte benzer trajedilerin önlenmesi açısından önemlidir. Bu konuda objektif bir bakış açısıyla bakan tarihçiler dışında kimsenin konuşmaya hakkı yoktur/olamazda !