Bir zamanlar, Aslan kralın yönetimindeki ormanın derinliklerinde giderek yalnızlaşan yaşlı bir kurt yaşardı.

Bir gün, yaşlı kurt boyacı küpüne girerek kendini tamamen tanınmaz hale getirip yeni bir kimlikle ormanda dolaşmaya başladığında, diğer orman ahalisi ona hayretle baktı ve “Sen kimsin?” diye sordular. Boyalı kurt, kimsenin onu tanımadığından emin olunca, gür bir sesle, “Ben ormanların yeni kralıyım!” dedi. Orman ahalisi şaşkınlıkla birbirlerine bakarken, kral Aslan’ın yanında ezilen Çakallar, yaşlı kurdu rahatça kullanıp, kısa sürede bir çakalı tahta çıkarmayı hedefleyip yeni kralı ormanda yaymaya başladılar.

Boyalı kurt durumdan memnun, Çakalları yanına alıp, orman ahalisini peşine takarak kendini ormanların yeni efendisi ilan etti ve birlikte en tepede yaşayan aslan kralın huzuruna çıktılar. Çakallar boyalı kurdu göstererek kral Aslana, “Artık yeni bir kralımız var” dediler.

Yılların tecrübesiyle dolu Aslan kral, önce boyalı kurda, sonra yanındaki çakallara, sonra huzurdaki orman ahalisine şöyle bir baktıktan sonra kafasını kaldırıp, heybetli yelesini savurarak boyalı kurda hitaben, “Ne istersen o, artık yanındayım” dedi. Yaşlı boyalı kurdun krallığı ilan edildi ve yanına aldığı Aslanı kullanıp bilmediği krallığı yönetip tahtın keyfini çıkarmaya heveslendi.

Boyalı Kurt etrafında çakallarla ormanda krallık oynaya başladı. Günler böyle geçerken, bir gece dolunay bütün ihtişamıyla gökyüzünde parladı ve tüm çakallar fıtratı gereği ulumaya başladılar. Bizim boyalı kral kurt durur mu? O da dolunayı görünce

kendini tutamadı, fıtratının gereğini yaptı. Çakallara eşlik edip en yüksek sesi çıkarınca Aslan kral artık yeter deyip kükredi.

Kükremeyi duyan boyalı yaşlı kurt şaşkınlık ve endişeyle Aslan Krala dönüp, “Beni nasıl tanıdın?” diye sordu. Ormanların gerçek efendisi Aslan Kral, “Ben seni zaten boyanıp bana geldiğinde biliyordum. Acaba gerçekten değiştin mi diye merak ettim, ama arkana takılan ahaliye nasıl anlatacağımı da bilmiyordum. Dolunayda masken düşüp çakallardan yüksek ses çıkarınca ben değişmediğini anladım, ahali de senin ne olduğunu anladı. Ben de onu bekledim,” dedi.

Türk Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği’nden (TÜSİAD) hükümetin ekonomi başta olmak üzere güncel politikalarını eleştiren üst düzey açıklamalar geldi.

Konuşmalarda son dönemde yaşanan tutuklamalardan ihraç edilen teğmenlere, Kartalkaya yangını, İliç madeninde toprak kayması ve depremler gibi kamuoyunda ihmal şüphesiyle gündeme gelen olaylara ve küresel gelişmelere geniş yelpazede konulara değinildi.

Hukukun üstünlüğüne vurgu yapan TÜSİAD yöneticileri,…..

Bıla bıla …

Kendilerine ait konulara değinmeyen ekonominin patronları . Zam ve stok yarışına giren , halkı ekonomik kriz üzerinden yıldırmaya ve huzursuzluğu tırmandırmaya  çalışan 28 Şubat sevdalıları…

Asıl dertleri ekonomik kriz ile ilgili reçeteler sunarak toplumsal refaha katkı sunmak olmalıyken gereksiz fanteziler kuran cuntacı halkçılar, …yemezler kısmını hala anlamış değiller bence . 20 küsur yıldır halk bunlara bir türlü ders vermedi  sanırım .

Demokrasi sevdalısı geçinen bu sözde halkçıların geçmişini arada bir hatırlatmak gerekir . Ah TÜSİAD Ah ! Biz senin Cemaziyülevvelini de biliriz . 

*CEMAZİYELEVVELİNİZİ UNUTMAK MÜMKÜN MÜ ?*

28 Şubat Post modern darbe, Türkiye’de yaşanmış 28 Şubat sürecinde Türk Silahlı Kuvvetleri’nin yönetime doğrudan el koymayıp medya aracılığıyla hükûmetin istifaya zorlanması sürecine verilen addır.

Her darbe döneminde olduğu gibi bu dönemde de birçok vatandaşımız inançları nedeniyle haksız uygulamalara maruz bırakılarak din ve vicdan hürriyetleri ihlal edilmiş, binlerce başörtülü öğrenci okullarından uzaklaştırılarak ve katsayı uygulamasıyla fırsat eşitliği ortadan kaldırılmak suretiyle eğitim hakları ellerinden alınmıştır. Yine birçok sivil toplum örgütünün kapatılmak ya da faaliyetleri sınırlandırılmak suretiyle örgütlenme ve ifade özgürlüğü hakları engellenmiş, en küçük sermaye sahipleri dahi kategorize edilerek üretim ve mülkiyet hakkı sınırlanmıştır. Yapılan fişlemeler ile özel hayatın gizliliği yok edilmiştir. Seçilmiş iktidarı uzaklaştırma ve parti kapatma uygulamaları ile seçme, seçilme ve siyasi faaliyette bulunma hakları ihlal edilmiştir.

Devletin okulları bile bizden veya bizden olmayanlar diye gruplara ayrılmış ve zulümlere maruz bırakılmıştır.

İmam hatip Liselerinin önünü kesmek için çıkarılan katsayı uygulaması da tüm meslek liselerini ciddi şekilde etkilemiştir. Örnek olarak belirtmek gerekirse; 1997 yılında Hukuk Fakültelerine yerleşen öğrencilerden meslek lisesi mezunlarının oranı %23 iken bu oran katsayı adaletsizliğinden sonra hızla düşmeye başlamış ve 2009 yılında bu oran %1’in de altına inmiştir. Ayrıca meslek liselerine talebin azalması sonucu sanayide ihtiyaç duyulan ara eleman sıkıntısı da had safhaya ulaşarak kalkınmayı olumsuz yönde etkilemişti.

*BUGÜNLERDE UNUTULARAK BASİTE ALINAN ÖRTÜ YASAĞI*

Zulüm öyle bir noktaya taşınmıştı ki insanlar işleri ve eşleri arasında tercih yapmak zorunda kalmıştı.

 “Başörtüsü yasağı” getirilerek birçok kamu görevlisi hakkında soruşturma açılmış, hatta bazılarının işlerine son verilmiştir. Üstelik bu yasak sadece kadınları değil eşi başörtülü erkekleri de etkilemiştir. Sayısı tespit edilemeyen çok sayıda erkek, eşi başörtülü olduğu için veya “irticai fikirleri ya da faaliyetleri” nedeniyle işten atılmış, kişiler eşleri ve işleri arasında tercih yapmaya zorlanmıştır.

28 Şubat Post modern Darbesi toplumun bir kesimine karşı yapılmışsa da yıkıcı sonuçları tüm toplumu derinden etkilemiştir. Örneğin; 28 Şubat süreci neticesinde oluşan 2001 krizinde içi boşalan bazı bankalara el konularak borçları devlete yüklenmiştir. Ekonomik Krizi esnasında 24 banka batmıştır. Gerek ekonomik gerek toplumsal psikolojik denge açısında 28 Şubat büyük yıkımlara sebep olmuştur.

Görüntüde askeri cunta  ön planda olsada asıl güç odakları kendilerini saklamayı bilmiştir . Ki yaptıkları çokta saklanma gereği hissetmediklerini gösterir nitelikte …

*HİÇ DEĞİŞMEYEN TÜSİADLAR*

28 Şubat darbesi doğrudan halka ve onun yaşam biçimine karşı yapılmıştır. Bu darbenin diğer bir farklılığı da darbecilerin sadece tankları yürüten militarist güçlerden ibaret olmamasıdır. Zira darbe ortamını hazırlayıp algı oluşturan medya, kendilerini toplum mühendisi yerine koyarak toplumu ve siyaseti dizayn etmekle görevli addeden karanlık odaklar, bazı sendika ve meslek kuruluşları ve rantçı sermaye grupları, YÖK ve yüksek yargı mensupları da bu karanlık sürecin faili olmuşlardır. Kısacası 28 Şubat MGK kararları, darbenin legal kılıfını sunarak darbeci görünmek istemeyen ama dört gözle bekleyen sivillere psikolojik rahatlama sağlamıştır.

*PENSİLVANYA TERÖR ÖRGÜTÜNÜ UNUTMAYALIM .!*

Erdoğan Fetoist terör örgütünü büyüttü diyen bilinçli unutkanlara bir B12 takviyesi yapayım istedim . Çünkü asıl tehlikeli olan bilinçli unutkanlardır .

Sakın unutmayınız ki !

28 Şubat Post modern darbe sürecinin en önemli aktörlerden biri de 15 Temmuz Hain Darbe girişiminde bulunan Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) dür. FETÖ, 28 Şubat Darbesine her yönüyle lojistik ve maddi destek vermiş, toplum üzerindeki etkisini arttırmak için onlarla birlikte çalışmış bir örgüttür. Zamanın meşru hükümeti için “emaneti iade edin, çekilin!”, darbeciler için ise “asker daha demokrat.” Beyanında bulunan, anti-demokratik MGK Kararları için de “İslami usullere göre

değerlendirildiğinde bu bir içtihattır, hata yapsalar bile sevap alırlar” zırvalığını yapan da bizzat örgüt lideri olmuştur.

Yani demem odur ki unutmak ihanettir .

Evet doğrudur. Ekonomik kriz var ve çok ağır bir şekilde kendini hissettiriyor . İktidarın bir an önce sokaklara inmesi gerekiyor . Sayın Erdoğan’ın kesinlikle Cuma selamlığı tarzından merasimlere ihtiyacı var . Doğrudan halka ulaşması gerekiyor . Eğer samimiyseniz halkın arasına ininiz lütfen. Meclis lokantasında yemek yiyen vekillerin size gerçeği anlatması imkansız . Ev kiraları ile ilgili zulüm arşı alayı incitiyor .  Marketler etiket yarışında . Sokaklarda olması gereken temsilciler şov peşinden  halka zaman ayırmıyor . Bugünlerde bir de şöyle bir kavga var :

Kim hangi yakınını partide bir yere koyacak….

Size,çakralı arabası olan , güneş gözlüğü ile halka üsten bakanları (Bakanları ,Vekilleri , Başkanları , bürokratları…) anlatmaya tekrar gerek var mı ?

Ancak bunları haykırmak ve duymaz ise seçimde duyması için gerekli çabayı ortaya koymak bizlerin yani halkın görevi . Sizleri Hilal doğmadan tanıyoruz sakın unutmayın.

Ey ! Ültimatom sevdalıları:

Anti Demokratik yollarla  yedirtmeyiz artık bunu o kafanıza sokun .