Nasıl bakarsanız bakın, dünyanın neresinden olursanız olun, herhangi bir politik muhalefet hareketinin, ideolojilerden önce ilkelere ihtiyacı var. İlkeler vatandaşlık numarası gibidir. Vatandaşlık numarası olmayan muhalefet hareketleri yakalanan bir kaçak göçmen misali sınır dışı edilmek gerçekliği ile yüzleşmek zorundadır. İlkesel bir duruşa sahip olmayan muhalefet hareketleri, politik pragmatizmin içinde kaybolurlar.

İlkese duruşunu,içinde doğup büyüdüğü coğrafyanın varlık gerekçesine göre şekillendirmeye çaba sarf etmeden politika üreten muhalif hareketler toplumsal tepkiyi her seçim sonucu mutlaka görür. Görme yetisini kaybeden tiplemeler için olay farklı tabiki.

"Anlayana sivrisinek saz anlamayana davul zurna az." Eleştirmek ayrı şey pusuda bekleyen düşmana fırsat vermek ayrı şey.

 Örnegin;

Dışarıdan operasyonlar normal. Türkiye'yi zayıflatmak isteyen rakipleri bu tür işler yapacaktır. Ama içeriden vurulmak çok üzücü..

 Bazı internet siteleri, gazeteler, televizyonlar Türkiye'nin aleyhine olabilecek ne iş varsa yapıyor.

İlkeler, doğrulara ve yanlışlara ilişkin ana değerleri oluşturur. Duruma göre mevzi almak, pragmatik-popülist politik davranışın temeliyken, ilkelere göre siyaset etik ve politikanın birlikteliği esasına dayanır. İktida ile olan mücadelede ilkesiz olamazsınız. İyi, siyasetin yegâne amacıdır. İyi niyetli politikanın temelinde yatan etik değerler olmalıdır. Etik değerleri rafa kaldırıp ucuz politik başarı elde etmeye çalışmak, karşınızdaki rakibi alt etmek için tek yol gibi gösterilsede, yönetimine talip olduğunuz ülkenin varlığını, büyüme reflekslerini tehlikeye düşüren bu tür ucuz yaklaşımları reddetmenin asıl görev olduğunu unutmayacak kadar bilge olmak zorunda her muhalif vatansever. Eğer büyütmeyecek tam tersi düşurecekkseniz, neden mevcut iktidar ile mücadele ediyorsunuz? Sizin oluşturacağınız farkındalık  nedir?

 Güç Zehirlenmesi Nedir?

İktidarın ilkelerden kopmasıdır.

 Güce Tapmak Nedir?

 Muhalefetin ilkelerden kopmasıdır.

Esas olan zafer midir? Zafer giden yolda her şey mübah mıdır?

Bu soruların cevabı evet ise... şuan ortaya konulan politikalar bu sorulara cevabın evet olduğuna kanıt.

Geçmişten hiç ders almayan bir muhalif zorbalığa tekrar şahit olmak gerçekliği ile yine karşı karşıyayız demektir bu. Neler yaşandı neler tekrar anlatmaya gerek yok sanırım. Siyasete güce ulaşma sanatı olarak bakan bir muhalefetten iyi hiçbir şey çıkmaz. Böyle bakıldığı için 27 Mayıs ,28 Şubat bu ülkenin kaderi gibi görüldü.Oysa iyiden kopuk siyaset, baskıdan, zulümden ve çürümeden başka bir şeye gebe değildir. Siyasete sadece kazanılması gereken bir güç mücadelesi olarak bakan zihniyet, iyiye yönlendirmez. Zafer kazanmanın yanında, bu zaferin nasıl kazanıldığı önemlidir. İftira,linç, herşeyi kötü gösterme,halkı kin ve nefrete sürükleme...

Böyle kazanılacak bir zaferin sonrasında olacakları hesaba katamayan,bilgelikten yoksun bir muhalefet  sadece  toplumsal travmaları daha derinlikli bir hale sürükler.  Çünkü zaferden sonrası, esas ilgi alanımız olmalıdır. Ülkeyi ve halkı kurtaracak siyasal hareketler, sağlam ilkeler üzerinde durur. Halka güven vermek isteyen bir muhalefet, ilkelerini dönemsel küçük başarılardan veya elde edecekleri bir iki puanlık oy artışından daha fazla önemser.

•  Sınır dışı her çalışmayı kötü göstermek,

• Her diplomatik hareketi sabote edip masada devletin elini - kolunu bağlamak,

• Ekonomik sorunları konuşurken iktidarı çözüme yönlendirmek yerine halkı kin ve nefrete sürüklemek...

 Bir Kaç Taze Başlık:

• Orman yangınları varken  nasıl bir yol izlenmeliydi?

• Yurt sorunu yaşıyorum diyen öğrenciler ile ilgili nasıl bir birleştirici fikir sunulmalıydı?

• ODTÜ ve Boğaziçi Üniversitesi öğrencilerinin tepkileri ile ilgili  iktidara fikir  amaçlı  nasıl bir birleştirici rol model olunmalıydı?

...?

 Tekrar soruyorum o zaman: Bu muhalefetin herhangi bir ilkesi var mı?

Her muhalefet hareketi, iktidara gelmeden önce devlette aksadığını düşündüğü, yanlış gittiğine inandığı şeyleri, değerleri çerçevesinde toplumun gündemine getirir. Saikleri, hedefleri, amaçları tartışılabilir. Ama sürekli kötü  dilini kullanan hiç bir muhalefet başarılı olamadı ve olamaz.

Muhalefet şu gerçekliği görmüyor yada görmek istemiyor. Bu sözü kullanmak çok itici biliyorum ancak başka çarede bırakılmıyor. Başka birileri mi yönlendiriyor? Ülkenin içinde geçtiği durumu görmüyor musunuz? Orta Doğu'da değil sadece tüm dünyada haritalar yeniden gözden geçiriliyor ve bunu görmemek için aptal olmak gerekir.

Ülke olarak, ikditar - muhalefet her yönüyle güçlü durmamız gerekiyor.

Siyasi ve toplumsal direncimiz hedef alınıyor. Hem içeriden hem dışarıdan operasyonlara maruz kalıyoruz.

Bu Ne  Yaman Çelişki Anne.!

• KHK mağduriyeti üzerinden iktidara tepki koymak çokta doğru bir politika ancak,

 Erdoğan’ın büyükelçi atadığı kişinin kardeşinin 15 Temmuz kontrollü darbe girişimi çerçevesinde tutuklanan general olduğunu hatırlatmak ve iktidara saldırmak nasıl bir ruh halidir..

 Muhalefet unuttuysa hatırlatmakta faide var sanırım.Hukuktaki en temel ilkelerden biri olan “suçun bireyselliği.”

 Daha iyi bir yönetim için bizden oy isteyen sayın muhalefet lideri veya liderleri: Birinin yakın bir akrabası bir suç işlerse, o kişi de suçlu mudur?

•Erdoğan sürekli bir saldırgan dış politika izliyor diyen bir muhalefet gerçekliği. Diyelim ki doğru. Sayın Erdoğan'a ABD , Rusya, Mısır, Ermenistan, Yunanistan ve belki yeniden inşa edilmesi gereken Suriye politikası üzerinden saldırmak  nasıl bir ruh halinin tezahürü?

İktidar 20 yıldır bu ülkeyi geriye götürdü. Diyelim ki doğru .!

Sayın Babacan ,Sayın Davutoğlu bu eleştirdiğiniz iktidarın en üst düzey görevlileri değil miydi?

Sayın Babacan ve Sayın Davutoğlu lütfen ilkelerden söz etmek kavramı üzerinden biraz düşünmek gerekmez mi?

Sayın Davutoğlu siz dışarıdan göreve getirilirken neden şu soruyu soramadınız?

Parlamenter sisteme saygılı bir vatandaşım. Bu göreve neden seçim ile gelen birini seçmiyorrsunuz  sayın Erdoğan demediniz?

 Söylem, siyasetin temelidir. Söylemlerin temeli ise sağlam ilkelerdir. Sağlam ilkeler olmaksızın, değerlerle aralarında bağ olan, ahlaklı siyasal pozisyonlar geliştirilemez.

Bu Muhalefet mi İkditar Taliplisi?

Türkiye'nin manevra alanını daraltan açıklamaların mimarları.

•MİT TIR'ları olayı. İktidarına talip olduğunuz ülkeyi terör örgütleri destekleyicisi göstermek nasıl bir kazanıma kapı açabilir?

•33 şehit verdiğimiz gün yapılan açıklama: "Bizim iktidarımızda şehitler tepesi boş olacak".  

Savaş esnasında sarf edilen bu sözler iktidarına talip olduğunuz ülkeyi işgalci bir devlet konumuna sokmaz mı?

Suriye ile en uzun sınıra sahip olduğunuz bir ülkede yaşıyorsunuz bilgisini kimse size vermedi mi?

• ABD ziyareti öncesi Erdoğan para için biat etmeye gidiyor demek; ABD ile görüşme amaçlı oturulacak  masada iktidarına  talip olduğunuz ülkeyi nasıl bir duruma sokar.

• Moskova zirvesi öncesi yapılan açıklama:  "Topuğunuz kıçınızda Putin'e gidiyorsunuz".

İçeride bitik bir ülke havası oluşturmak nasıl bir kazanıma katkı sunar herkes gibi bende çok  merak ediyorum.

 Dünyanın en büyük devletleri bile en küçük devletlerle dahi diplomatik müzakere yapar. Amerika daha geçen ay Taliban'la masaya  oturmadı mı? 

Muhalefet yok saymak, karalamak üzere olmamalıdır.

Bu bilgiye vakıf olmak bunu  bilmek çok zor olmasa gerektir. Ancak sadece olumsuzu konuşmak .. Rakip olacağım derken dışarıda çizmek ,bitirmek ve her güzel çalışmayı hiç etmek...

İşte muhalefet bu değildir. Bunu muhalefet kabul edenler:

Unutmayın!

Popülist, paragmatist ve ilkesiz  politik yaklaşım sadece kaybettirir. Yani kaybetmeye mahkum ettirir.

 Çürük yumurtadan civciv çıkmasını beklemek anlamlı mı?