Tilki ve Üzüm

Bir zamanlar ormanda susayan bir tilki varmış. Bunu yaparken, bir ağaç dalının tepesinde bir salkım üzüm gördü ve hemen diledi, çünkü onlar ona kendini tazelemek ve susuzluğunu gidermek için hizmet etti. Tilki ağaca yaklaştı ve üzümlere ulaşmaya çalıştı ama çok yüksekti. Tekrar tekrar denedikten sonra, tilki sonunda pes etti ve uzaklaştı. Bir kuşun tüm süreci gördüğünü görünce, henüz olgunlaşmadıkları için üzümleri gerçekten istemediğini ve kontrol ettiğinde onlara ulaşmaya çalışmayı gerçekten bıraktığını yüksek sesle söyledi. "

Bir ramazan ayına daha kavuşmak nasip oldu ancak konu yine anlaşılmadı.  Her yerde bir proğram,okunan ilahiler,saçma sapan sorular üzerinden gündem edilen din.  Ah Brutuslar ah!!

 Kimse yine sormadı  maalesef;aç  kalmak mı açlığı anlamak mı? Zekâtın  hükmü nedir? Sadaka nedir? Komşu hakkı nedir? Uhuvvet nedir? Tövbe  nedir? Ve en önemlisi kimler oruç tutar ve oruç tutanların özellikleri nelerdir? Müminlerin özellikleri nelerdir? Kur'an  bu ayda indirildi ve oku emri bu ayda verildi, gerçekliği neyi anlatıyor? Okuyup öğrenmek  mi dinleyip kafa sallamak mı?  Hırsızlık, torpil,rüşvet, zulüm,...nasıl olur da Kur'ana tabi olan bir coğrafyada gündem olur?

...

Ah tilki ah bakan kuşlara  mutkaka bir cevap bulursun.

Sen Din Alimi misin Bu Konuda Konuşuyorsun?

Ben bir Müslümanım ve bu konuda fikir beyan etmek benim içinde bir zorunluluk. Bunu sorgulamak için alim olmakta gerekmez. Bugün bir olumsuzluğu dile getirmeye çalışan herkese verilen ilk cevap onlar kadar okudun mu ki hesap soruyorsun oluyor maalesef.  Yezid kur'an ilmine fazlasıyla hâkimdi tıpkı diğer uydurulmuş din temsilcileri gibi. Bende şu soruyu kendime sora sora bu yazıya başladım. Neden islâm adına konuşan coğrafyalarda çarpıklık çok?

Merak:

Ey insanlar! Allah’ın verdiği söz gerçektir. Dünya hayatı sakın sizi aldatmasın, o aldatma ustası da Allah hakkında sizi kandırmasın.

[Fatır Süresi-5]

 Beni;Ayetiyle yeniden hemhal olmaya götürdü.  Allah ile kandıranlar,uydurulmuş  din temsilcileri,din tüccarları...ve bizden alıp götürdükleri!

Uydurulmuş din ve indirilmiş din arasındaki en bariz fark kutsalların farklı olmasıdır. İndirilmiş dinde tek kutsal vardır o da Kuran ve Kuran'a göre hüküm  ortaya koyan peygamberi metottur. Tabikide ana kaynakları gösterek ve bana göre söyleminden uzak kalarak yazılan her  kitap değerlidir. Hikâyeler yerine metotta uygun söylemler değerli birer yön levhasıyken, bunun dışı her söylem ortaçağ kilise geleneğinin cağımızdaki özdeş bir hâlidir. Ortadoğu coğrafyasında yaşananlar  ve buna bağlı gelişen  İslamofobi de  indirilmiş dinden uzaklaşmanın negatif bir sunucudur.

Günümüz şov peşinden koşan sahtekâr sözde âlimleri  hakikati konuşmak yerine koltuklarını korumayı hedefledikleri felsefik bir anlayışı anlatmayı tercih etiler.  Çünkü oku emrini anlamayan ve bu emirden uzak bir kitle vardı karşılarında. İndirilmiş dinde kutsallar belidir.Ancak; Uydurulmuş dindeki kutsalların sayısı belli değildir. Uydurulmuş din her inançtan esinlenerek ortaya karışık bir din çıkarmıştır.

İndirilmiş dine göre dinde tek söz sahibi vardır o da Allah Teâlâ ve Kur'ana göre hüküm koyan elçisidir.

"El hukmu illa Allah: hüküm sadece Allahındır"(12:40).

Eğer hükmünde ortağı olsaydı ona da ilahlık verilmiş olurdu. Bir anlığına insanların da haram helal koyduğunu hayal edersek nasıl bir karmaşaya sebep olacağını tahmin edebiliriz. Birisi çıkacak "bana göre bu haramdır" diyecek, öteki çıkacak "bana göre şu haramdır" diyecek böylece haramlar kişiye göre değişecek. Çağımızın temel sorunu bu değil midir? Sana göre, bana göre.  Öyle bir hale geldik ki naslar tartışılır oldu. Medyatik  şov  peşinden  koşan sözde din adamları  çağı...

  Hal böyle  olunca hakikatte değil hakikat dışı şeylere itibar artı. 

“ Göklerin ve yerin gaybı  ona aittir. Onu görendir ve işitendir. Onların ondan başka velisi yoktur. Hükmüne kimseyi ortak etmez." [18/Kehf 26] Peygamberimiz bu ayeti okuyarak dini öğretiyor. "Ve la yuşriku fi hukmihi ehaden: Hükmüne kimseyi ortak etmez" (18:26)

Kuran tümüyle peygamberin ağzından çıkan sahih hadislerden oluşur. Bu yüzden Allah teala "ahsenel hadis: en güzel hadis" (39:23) demiştir Kurana.

Senaristler Bizi Nasıl Kandırdı?

1- Allah'a İnanmak Ayrı  Şey Allah'a Güvenmek Ayrı  Şey!

Allah ile olan bağın kopması şarlatanların en çok istedikleri şey maalesef. Kendinizi aşağılamanızı, dua etmeye bile layık görmemenizi, Allahtan çoook uzak olduğunuza inanmanızı isteyip Allah'a yaklaştıracak aracılar edinmenizi isterler. Hal böyle olunca yüz  derde deva el yazması  dua kitaplarını  çok  çabuk satabilir hale geldiler.  Sormayan, sorgulamayan inanmış bir kitle. En çok istedikleri şey  buydu ve başardılar.  Şirk tarih boyunca bu oyunla devam edegelmiştir.  Mekkeli müşrikler lat, menat, uzza, hubel gibi aracıların heykelini yapıp onlardan medet ummuşlar, şefaat dilenmişler, aracı edinmişlerdir.

  Allah'a inanmakla ilgili bir sorunları yok, Allah'a zaten inanıyorlar ama onu yeterli görmüyorlar.

Dikkat edin! Katışıksız din Allah’ındır. Onun aşağısından aracı edinen kimseler ‘’Onlara tapıyoruz ki bizi sunarak Allah’a yaklaştırsınlar’’ (derler) Şüphesiz Allah, onların ihtilaf içinde oldukları konuda hükmünü verecektir. Şüphesiz Allah o yalancı ve nankör kişileri hidayete erdirmez/doğru yola iletmez.[39/Zumer3]

 Mekkeli müşrikler kendilerini allah'a sunacak aracılara yalvarıyor. "Ey lat, ey menat! sana yalvarıyorum, şehit olduğun için ölü değilsin beni işittiğini biliyorum. Benim ne kadar iyi bir insan olduğumu Allah'a anlat, bu isteğimi kabul etmen için sana koyun kurban edeceğim, yeterki Allah'ın yanında benden bahset, kıyamet günü de bana şefaat et, beni Allahın yanında savun ki Allah beni cehenneme atmasın."

Mekkeli müşrikler en tepeye Allah'ı koymuşlar, en aşağı da kendilerini koymuşlar, ortadaki boşluğu aracılar ile doldurmuşlardı. Allah'a daha yakın olduğunu düşündükleri kişileri Allah ile aralarına koymuşlar .

Allaha teslim olmuş Salih kulları yok saymak değildir amacım.  Bu hadsizliği yapmam. Bir doğruyu örnek gösterip buna benzemek istiyorum ayrı şey, beni böyle güzelliklerle beraber kıl ayrı şey,... oraya sığınıp bende kurtuldum demek ayrı şey.  Hüküm sahibi olan her şeyi gören ve işitendir,rahmetti sonsuzdur. Bu gerçeklik ile af ve mağfiret onun hükmü ile mümkündür. Şüphesiz hüküm onundur. Cehennemlik denileni cennette, cennetlik denileni cehenneme atabilir. Biz bilmeyiz o bilir. Ancak bu karar için aracıya değil onun rahmetine dokunmak yeterlidir sanırım.

2- Hikaye Yarışmaları :

Kendi çıkarları için hikâyeler ile insanları oyalamak uydurulmuş din mensupları için en iyi argümanlardır.

Uyutmak için  uydurmak, uydurduklarını  güzel bir melodi ile fısıldamak gerekirdi ve bunu da maalesef başarıyorlar.  Helal ve haramlar konuşulmaz. Çıkarlarını koruyacak bir din en çok istedikleri şey. 

Örneğin;

Hırsızlık, haksız kazanç, torpil, rüşvet, zorbalık, zalimle iş tutma, eşitlik, adalet,... Kur'an ve Sünnet ışığında anlatılmaz.

Insanların sordukları sorular için ayet gösterip ve bu ayete göre hüküm koyan peygamber sözü aktarılarak buraya bak demek yerine bir hikaye ile olayı kendi çevresinde değerlendirmek en çok baş vurulan yöntem değil midir?

Neden ilk emir oku?

Elbette ki rehbereler olacak ve olmak zorunda. Ancak rehberin görevi hakikati  kaynağıyla anlatmaktır.

Örneğin;

Faiz haram mıdır?

Cevap: Ayet ve bu ayeti delil gösteren peygamber sözü olmalıyken; hikayeler ve bana göre diye başlayan cümleler .

Peygamber kısaları dahi hikayeler ile çığrından çıkarılmadı mı?

 Örneğin;

Kertenkele öldürmek uydurulmuş dinde sevaptır çünkü Hz. İbrahim ateşe atılınca ateşe üflediğine inanılır.  İndirilmiş dine göre İbrahim peygamberi hayvanlar kurtarmamış, Allahın ateşe "serin ve selametli ol" (21:69) emriyle kurtulmuştur. Ayrıca islamda atasının suçunu torununa yüklemek yoktur. Eğer böyle bir olay yaşanmış bile olsa bugünkü kertenkeleler suçlu olmaz çünkü dedesi suç işlemiştir. Kaldı ki bir kertenkelenin tevhid ehli peygamberle ne gibi alıp veremediği olabilir? Bu kertenkele puta tapanlardan mı hoşlanıyor ki putları kıran peygambere düşman oluyor?

Allah'ım Kitabını ve elçini anlamayı nasip et bana. İnandım deyip müşrik gibi yaşamaktan sana sığınırım.

İnanarak ve yaşayarak ulaşacağımız nice bayramlara...