Hasbilik ile hesabilik! Terazinin iki kefesi gibi! Hangi kefeye meylediyorsak, o kefeyi ağır bastırıyoruz. Fıtraten iyi hasletler cephesi, bizi hayır ve iyilikten yana itse de; varlık klavyemizin karar perdesini olması gereken yerden kaydırıp işimize gelen notaya bastırıyoruz. Ne telin, ne mızrabın, ne de sazın suçu var.

Menfaat dilberinin kışkırtıcılığı karşısında duruşu bozukluk ne menem bir fecaat! Erdemin kısık sesine dahi tahammül edemeyen bir tipolojinin epidemik hoyratlığı, tüketiyor hüsn-ü zannı! Hesabilik kuşatmasında yitip giden bir hâl, titreyişinin korkuyla nitelenmesinden ötürü küskünler tekkesinde ya sabır çekiyor da farkında bile değiliz.

Cemiyetimiz, kaybettikleri ve/veya kaybetmekte olduklarının murakabesini yapacağına elde kalanlara baksa daha kolay! Birey şuur(suzluğ)unun, fert/şahsiyet mücevherini çamura düşürüyor olması kadar çığlık attıracak başka bir husus var mı aceb?

Acımasızlığın, makulleşen(?) kötülüğün, yırtıcı hodbinliğin, çok yüzlülük belasının, herşeyin karşılığının olması gerektiğini vazeden bezirgan aklın tahakkümünü ve en hazini, pespaye bir oyuna çevirdiğimiz birlikteliklerimizi nasıl izah etmeli? Şark kurnazı bir yaklaşımla bakarsak, ya bu deveyi gütmeli ya bu diyardan gitmeli demek mümkün. Bu şikayet makamından beslenen kolaycılığa pey vermeye kalkarsak, hayli profesyonel bir hesabiliğe imza atmış olmaz mıyız?

Şahsiyet erozyonu, cemiyet denen mümbit ormanı kündeye getirmeye çabalaya dursun; erdemli pehlivan Besmele ile giydiği kıspetin hakkını vermek için Yaradan'a yaslanmaktan geri durmaz!

Üstad Necip Fazıl'ın şu sözü ne kadar derin manalar ilham ediyor: "Adamlık cinsiyet değil, şahsiyet meselesidir." Karikatür kimliklerin işgalinde, hüviyetimizin müdafaasını olsun yapabilmek erdemine sırtımızı dönebilir miyiz? Dünya döner, keser döner sap döner, mevsimler döner, akrep yelkovan döner. Bunca döngünün içinde belki başımız da döner! Döngülerin sarhoş ediciliğine yol vermemek çabası hasbilik olsa gerek!

Tefekkürü binbir suizan eliyle tefe koyduğumuz günden beri tepe taklak kavramlar alemimiz!

Şeyh Galib dede ne demişti:"Hoşça bak zâtına kim zübde-i âlemsin sen!"

Şahsiyet devalüasyonunda zâtımızı bozuk para gibi harcamışız(!) Hakikaten bir âlemiz...