* İngiliz manda yönetimi Filistin'de nasıl bir yol izledi?

* Filistinliler Yahudilere toprak sattı mı?

* Siyonistler Filistin'de demografik yapıyı nasıl değiştirdi?

* Siyonist terör örgütlerinin kurucuları kimlerdi?

* İsrail, 14 Mayıs'ta gerçekten devlet kurdu mu?

* 1948'de neler yaşandı? Nekbe ne demekti?

* 1967'de sadece 6 gün süren savaş hangi sınırları değiştirdi?

* Birleşmiş Milletler'in Filistin'le ilgili kararları nelerdi?

Sayın Cumhurbaşkanımızın Birleşmiş Milletler'de yaptığı tarihi konuşma, Filistin'de yapılan 70 yıllık İsrail zulmünü bütün dünyaya yeniden hatırlattı. Daha birkaç gün önce Filistinli masum bir kadını vuran ve acil yardımı engelleyerek kasten ölmesine sebep olan bu teröristler, artık adi mafya cinayetleri işlemeye başladılar. Bunlara kim dur diyecek? Birleşmiş Milletler mi? Sahi Birleşmiş Milletler ne iş yapar?

Sayın Cumhurbaşkanımızın bu sorusuna ben cevap vereyim. BM, bol bol bildiri yayınlar ve kararlar alır. Daha sonra bu kararların nasıl ihlal edildiğini oturup zevkle seyreder ve yeniden karar alır. Eğer kararlar yaptırım şeklindeyse, hemen beşli çeteye gönderip veto ettirir.

Sayın Cumhurbaşkanımız soruyor, İsrail'in sınırları hangisi? 1948 sınırları mı, 1967 sınırları mı, yoksa başka bilmediğimiz sınırlar mı? Sadece sınırları değil anayasası olmayan bir devlet düşünülebilir mi? Evet, çünkü İsrail hâlâ bir devlet değil, 1948 öncesi terör örgütlerinin bir devamıdır. Kendi destekçisi İngiliz'e ve ABD'ye saldıracak kadar da nankör, cür'etkar ve pervasızdır. Belki aşırı bir iddia olacak ama, korkarım ki bu Siyonistlerin dünyayı ateşe ve kıyamete götürecek delice gidişatını ABD bile durduramayacaktır.

9 ARALIK 1917'DE NE OLDU?

Birinci Dünya Savaşı'nda, bütün Müslümanların hamisi Osmanlı Devleti'nin üstüne aç sırtlanlar gibi üşüşen emperyalist güçlerin iki ana hedefi vardı: Birisi Basra'dan itibaren Musul'a kadar olan petrol bölgesi, diğeri hicaz ve Kudüs başta olmak üzere kutsal topraklar.

Kutül Amare zaferimizden sadece 10 ay sonra, 11 Mart 1917'de Bağdat'ı işgal eden İngilizler, Kudüs'e yöneldiler. Ancak bir kitaba sığacak oyunlar ve ihanetler sonunda 9 Aralık'ta Kudüs'ü terk ettik. General Allenby, el-Halil kapısından şehre girdi ve "Artık burada Türkler olmayacak." dedi. Kudüs işgalini bütün Hıristiyanlara Noel armağanı olarak sundu. Sevinç çığlıkları, kiliselerin çan sesine karıştı. Bu çılgınca kutlama yapanların içinde maalesef müttefikimiz olan, İngilizlere karşı bizimle beraber savaşan Avusturyalı ve Alman dostlarımız (!) da vardı.

Sonra ne oldu? İngiltere Dışişleri Bakanı Arthur James Balfour imzasıyla Lord Walter Rotshchild'e verilen deklarasyonla Yahudilere vadedilen devletin altyapısını hazırlamak üzere, BM kararıyla İngiliz manda yönetimi kuruldu. Her şey dünyanın gözü önünde o kadar aleni yapılıyordu ki, ilk Filistin valisi Herbert Samuel isimli bir siyonistti. Yahudilere silahlı örgüt kurmak dahil her türlü hakkı verirken, Müslümanların üzerinde boş mermi kovanı bulunması dahi suç sayıldı.

FİLİSTİNLİLER TOPRAK SATTI MI?

Siyonistlerin Filistin topraklarını satın almaya ihtiyaçları yoktu. Gerçi paraları vardı ama kurşunları daha çoktu. Sahipsiz kalmış bir milletin topraklarını ellerinden almak, onlar için film çevirmekten daha kolaydı. Kurdukları terörist örgütlerle sabotaj, cinayet, baskın, yangın, tehdit ve sürgün gibi her türlü yasa dışı eylemi rahatça uyguluyorlardı. Sadece 9 Nisan 1948'de yaptıkları Deyr Yasin Katliamında 254 masum insanı çoluk çocuk, kadın, ihtiyar demeden öldürmeleri ve şehitlerin üzerindeki kıymetli eşyaları almak için parmak, el, kulak kesmeleri Kızılhaç kayıtlarına bile geçmişti.

Ta 1882'de başlayan aliyah (toplu göç) dalgasından itibaren başta Rotshchild ailesi olmak üzere Yahudi baronları Filistin'den toprak satın alarak çiftlikler kurmaya başladılar. Gözlerini para hırsı bürümüş bazı emlakçılar, bu satışlara aracılık yaparak servet kazandılar. Fakat araştırmacıların ifadesine göre bu satışlar, Siyonist işgaline uğrayan Filistin topraklarının sadece % 0.5'ine karşılık gelmektedir. Zaten aksi olsa niye 750 bin Filistinli Nekbe gününde sürgüne giderken evlerinin anahtarlarını yanlarına alsın? Onlar aradan geçen 71 yıla rağmen hâlâ evlerine dönecekleri günü beklemektedirler.

TERÖR ÖRGÜTLERİ NE YAPTI?

İngiliz manda yönetimi sırasında kurulan silahlı örgütler ve mensupları bize İsrail'in nasıl kurulduğunu ve bugün devam eden zihniyetinin ipuçlarını vermektedir. İlk olarak 1920'de kurulan Haganah Örgütü'nün kurucuları kimlerdi dersiniz? İzak Rabin, Ariel Şaron, Moşe Dayan. Bu örgütü pasif gören Menahem Begin ve arkadaşları 1931'de daha aşırı Irgun örgütünü kurdular. Bunu da beğenmeyen İzak Şamir ve Avraham Stern 1940'ta Lehi (Stern) örgütünü kurdular. Dikkat ettiyseniz kurucuları içinde daha sonra bakan, başbakan ve cumhurbaşkanı olacak kişiler var. Bugün bile İsrail yönetiminde bu örgüt zihniyeti hakim bulunmaktadır.

1936'da Filistin'e tayin edilen bir İngiliz subayı neler yaptı? Charles Wingate adlı bu Siyonist dostu, Haganah Örgütü ile birlikte "Özel Gece Timleri" kurdu. Filistin köylerine gece baskınları yaparak, cinayet, tutuklama, tehdit gibi yöntemlerle onları yurtlarını bırakıp gitmeye zorladı. Amaçları belliydi: Filistinliler er veya geç bu toprakları Yahudilere bırakıp gitmek zorundaydılar. Boşalan köylere Rusya ve Avrupa'dan getirilen göçmenler yerleştiriliyor, onların her türlü masrafları Yahudi zenginler tarafından karşılanıyordu. Ama her şeye rağmen Avrupa'dan yeterli sayıda göçmen gelmiyordu. Siyonistlerin imdadına Hitler yetişti. 2. Dünya Savaşı'nda yapılan soykırımdan kaçan 400 bin kişi birkaç yıl içinde Filistin'e gelmiş ve demografik yapı aniden değişmişti.

1948'DE NELER YAŞANDI?

14 Mayıs'ta Telaviv'de Teodor Herzl'in portresi altında konuşan Ben Gurion aslında devlet falan kurmadı. Bu sadece bir devir teslim töreniydi. İngilizler gecikmeli de olsa Balfour bildirisine sadık kalmış, yönetim birimleri ve alt yapısını oluşturdukları mekanizmayı askeri tesisler ve silahlar da içinde olmak üzere Siyonistler bırakıp gitmişlerdi. Ertesi gün 15 Mayıs'ta Filistinlilerin Büyük Felaketi (Nekbe) başladı.

Toplam Filistinli nüfusun 900 bin olduğu düşünülürse, 750 bin kişinin evinden yurdundan sürülmesinin ne korkunç bir felaket olduğu daha iyi anlaşılır. Ama bundan daha korkuncu 5 Arap ülkesinin yaptıklarıydı. Mısır, Suriye, Irak, Ürdün ve Lübnan askerleri güya yardıma geldikleri Filistinlilere tam bir ihanet içinde, onları korumak yerine ellerinden silahlarını alıp direnişlerini kırmaya çalıştılar. Ürdün Genelkurmay Başkanı İngiliz Gallup Paşa (!) bile bu savaşın sahte bir savaş olduğunu, daha sonra yazdığı hatıralarında belirtmişti. Şerif Hüseyin'in oğlu Ürdün Kralı Abdullah, Golda Meir ile kirli pazarlığa oturmuş, Batı Şeria ve Doğu Kudüs karşılığında Filistin işgaline göz yummuştu. Sonra da 1951'de Mescidi Aksa bahçesinde yapılan bir suikastta yaptıklarının bedelini canıyla ödemişti.

SINIRLARI DEĞİŞTİREN 1967 SAVAŞI

İsrail batılı ülkelerin desteğini almak için, Araplar tarafından dört bir yanı kuşatılmış ve her an bir saldırıya uğrayacakmış algısını bütün dünyaya yaydı. Bunu yaparken de, asker sayısını artırıp Fransa'dan uçak, İngiltere'den tank almıştı. Bütün gücüyle savaşa hazırlanıyor, bir saldırı beklemek yerine ilk hamleyi kendisi yapmayı planlıyordu. ABD'yi bu kararına zorla ikna etti.

5 Haziran Pazartesi, Saat 07.40'ta Moked Operasyonu başladı. İsrail Hava Kuvvetlerine bağlı 200 Mirage, önce kuzeye doğru havalandı. Sonra yönlerini batıya daha sonra güneye çeviren jetler, Akdeniz üzerinde alçak uçuş yaparak radarlara yakalanmadan Mısır kıyılarına ulaştı. Bir anda İskenderiye semalarında görülen İsrail uçakları, Mısır hava kuvvetlerini daha yerdeyken imha etmeyi başardı. 304 adet Mig 21 ve Mısır hava üsleri tamamen tahrip olmuş, hava üstünlüğü İsrail'in eline geçmişti. Ertesi günü Suriye ve Ürdün de İsrail'e savaş açtığını duyurdu. İsrail jetleri birkaç saatte Ürdün hava kuvvetlerinin büyük kısmını imha etti.

Hemen ardından İsrail Kara Kuvvetleri harekete geçti. Sina çölündeki Mısır ordusu biraz direndikten sonra mevzilerinde tutunamadı. Mareşal Amir, kara ordusuna Süveyş'in batısına çekilme emrini verince, İsrail askerleri bir günde Sina'yı işgal etti. Bu arada Doğu Kudüs'e saldırı başlatan İsrail, Ürdün askerlerinin zayıf direnişini kırarak burayı işgal etti. İsrail tankları artık Mescidi Aksa'nın bahçesindeydi. Ardından Batı Şeria'yı da işgal ederek, Ürdün'ün kontrolündeki tüm Filistin topraklarını ele geçirdiler. İsrail'in son hedefi Suriye toprağı olan stratejik Golan Tepeleri'ydi. Buralar da işgal edildiğinde takvimler 10 Haziran'ı gösteriyordu. Savaş sadece 6 gün sürmüştü.

BİRLEŞMİŞ MİLLETLER NE YAPTI?

* 27 Kasım 1947 tarih ve 181 sayılı karar: İngiliz manda yönetiminin Filistin'i terk edeceğini açıklaması üzerine alınan bu kararda, Filistin toprakları üzerinde birisi Arap, diğeri Yahudi olmak üzere iki ayrı devletin kurulması, Kudüs'ün silahlardan arındırılarak uluslararası bir statüye sahip olması öngörülmüştü.

* 11 Aralık 1948 tarih ve 194 sayılı karar: Bu kararın en önemli yanı yurtlarından sürülen Filistinlilerin evlerine geri dönüş hakkının verilmesi ve yine Kudüs'ün uluslararası bir statüye kavuşturulması idi.

* 9 Aralık 1949 tarih ve 303 sayılı karar: Daha önce alınan 194 sayılı kararın benzeri konuları ihtiva etmekteydi.

* 4 Temmuz 1967 tarih ve 2253 sayılı karar: İsrail'in işgal ettiği Batı Şeria, Doğu Kudüs, Gazze, Sina Yarımadası ve Golan Tepelerinden çekilmesi ve Kudüs'ün statüsünün değiştirilmesinden vaz geçilmesi belirtiliyordu.

* 19 Aralık 1983 tarih ve 38/180 sayılı karar: BM Genel Kurulu bu kararında İsrail'in "barışsever" bir üye olmadığını belirterek Kudüs dahil 1967'den beri işgal ettiği topraklardan çekilmesi çağrısı yaptı. Bunun "Ortadoğu'da kapsayıcı ve adil bir barışın sağlanması için ön şart olduğu" belirtildi.

Bütün bu kararlar uluslararası hukuku hiçe sayan İsrail tarafından dünyanın gözleri önünde defalarca çiğnendi ve çiğnenmeye devam ediyor.