Kavramların ayağının altına muz kabuğu koyup kaydırılan bir devir bizimki! Kem manaları büküp "cici" hale getirmek zamanı da denilebilir. Merak buyurmayın, bu sözlük hokkabazlığı hepimiz tarafından yenilebilir. Üstelik hayli sürdürülebilir(!)

Evvelden bir nesnenin hakikisi olmayanının başına "suni" sıfatı eklenerek belirtilirdi. Böylece aslıyla karıştırılmasına mani olunurdu. Hem eskiden, herhangi bir şeyin suni olması menfi addedilirdi. Menfi olmasa bile "yapmacık ve/veya yapma" olmanın bilinir sahteliği ifşa olunurdu.

Suni öldü yaşasın yapay! Suni deyince bir dakika derken yapay olunca kıymeti varmış zannı hakim artık...

Suni deri dudak bükerken, yapay derinin bir gideri var besbelli...

Suni et desek şuuraltı infilak edebilir. Ama yapay et kulak tırmalamıyor. Neden olmasın bile dedirtebilir belki(!)

Suni zeka değil de yapay zeka denmesinin ardında bir teslimiyet beklentisi olmasın? Hem sadece aklın(?) peşinden koşan pozitivist cereyanın işin sonunu yapay zekaya bağlaması ilginç... Akılsız zeka ne işe yarar ki? Keza gönülsüz akıl...

Aklı gönülden koparanların yapay zeka marifetiyle bütün bir insanlığı paketleme niyeti olabilir mi? Soru sormak komplocu esnafından olmaya yetiyor biliyorum amma sormadan olmaz ki! Salkım saçak gerçeklikten kesilen ayaklarımız üzerinde duramayız. Herşeyin sunileştiğini, yapay tülüne sarmalandığı için görmüyor olabilir miyiz? Bunun cevabını son onbeş yirmi yılı yavaşlatılmış olarak tekrar seyrederek bulabiliriz kim bilir? Belki 25. karelerde saklanmıştır. Hem ağzı olan konuşabiliyor ise gözü olan da görebilmesi değil mi?

Suni nitelemesinin yerini yapaya bırakmadığı tek "suni teneffüs" kaldı diyecektim ki... Yapay teneffüsün "entübe" ile rezerve edildiği düştü aklıma...

Neyse soluk soluğa yapay gündemlere savrulup dindirelim akıl dişimizdeki ağrıları...