Bu kelimeleri yazarken; sayın Merve Safa Kavakcı'nın meclisten atılmaya çalışılırken kullanılan sözler aklıma geldi.

Öncelikle kendime sonra bu yazının ulaşacağı herkese bir soru sormak istiyorum.

Üretimin üst noktada olduğu, dışa bağımlılığın olmadığı,yer altı rezervlerinin iyi kullanıldığı, terörün olmadığı, dışarıda düşmanca tavırların olmadığı,...vb bir coğrafyada  devletin başındaki kişi konuşuyor diye döviz yükselir  mi?

Algı; duyu organlarınca alınan bilgilerin işlenmesini, yorumlanmasını ve zihinde anlamlı hale gelmesini sağlayan süreç olarak tanımlanabilir. İnsan algılayabilme yeteneği sayesinde var olan düzene uyum sağlar ya da var olan düzende kendine uygun yeri bulur.  Algıda başkahraman uyaranlardır.

Algıyı yönetmek,kitle ile iletişimi yönetmektir.
Algıyı yönetmek  ile ilgili doğru olmayan şu durumu vurgulamak gerekir. Eğitim seviyesi düşük toplumlar algı operasyonları ile esir alınır. Buna katılmıyorum. Sürekli aynı gündem ,hep aynı ağızdan haberler,reklam çalışmaları...gibi durumlar bir arada ise istediğiniz toplumu denetim altına alabilirsiniz. Bir coğrafyada ideolojik saplantılı bağımlılık, fanatizm gibi durumlar var ise orada algı yönetimi çok daha kolay olur.

Algı yönetimi kimilerine göre hedef kitleleri kendi çıkarları doğrultusunda kandırmak ve onları kendi hedefleri doğrultusunda kullanacakları birer unsur haline getirmek amaçlı bir iletişim disiplini; Kimilerine göre bir ürün, hizmet veya fikri satın alma konusunda birinci aşama olan ikna etme yolunda kullanılması gereken olmazsa olmaz tekniklerin bütünüdür.

Algı denetimi için öncelikle vurgu hangi noktada olacaksa o konudaki hazırlıkları iyi planlamak gerekir.

Örneğin; İstanbul Sözleşmesi ile ilgili süreç konuşulurken bir anda başta sosyal medya olmak üzere hemen hemen her yerde şiddet,taciz gibi haberlerin sayısında ki artış.!

Not:  Kadın ile erkeği bir yaratık emrine hizmetkar biri olarak şiddet ve tacizin her türlüsüne lannet olsun. Allah'ın gazabı üzerlerine olsun.

Algı yönetimi ile kişiyi başarılı veya başarısız, kötü veya iyi gösterebilir; rakibinizin kötü veya başarısız algılanmasını sağlayabilirsiniz. 

Madalyonun öteki tarafında ise siyasette veya iş dünyasında “birileri birilerini, bir kurumu veya ürünü karalıyorsa veya direkt karalamasa bile dolaylı yoldan olumsuz bir imaj oluşturuyorsa,  olayın aslı çıkar çatışması, kıskançlık ve rekabettir.”

Eleştirmek ile algı operasyonları arasındaki farkı çok iyi anlamak gerekir.

Eleştiri, bir kişi, eser ya da konuyu doğru ve yanlışlarını göstererek anlatmaktır.

Yapıcı eleştiri, geçerli ve gerekçeli bir görüşle bir şeyi iyileştirmeye yardımcı olan bir süreçtir. Ve bu yapıcı eleştirinin sırrı; Olumlu gözlemlerle dile getirilen bir eleştiridir. 

Yapıcı eleştiri, başkaları tarafından üretilen herhangi bir işe,ürüne,fikre dair geçerli olan, iyi düşünülerek ve sağlam bir mantık süzgecinden geçirilerek üretilmiş, "Kendimiz eleştirdiğimiz kişinin yerinde olsak nasıl daha iyisini üretebilirdik?" sorusuna yanıt verebilecek şekilde kurgulanmış, hem olumlu hem de olumsuz yönlerini aktaran iyileştirici bir olumlu davranışlar bütünüdür.

 ERDOĞAN NE DEDİ? 

"Yapılabilecek tüm jestleri yaptık. Kopenhag kriterlerini yerine getirdik. Artık Avrupa'dan delikanlılık bekliyoruz."

"Sermaye ırkçılığı yapıyorlar."

"Kişiler laik olmaz devlet laik olur, laikliği savunma anlamında ben de laikim ancak İslam'ın karşısına karşısına koyarsanız değilim."

"Aramıza ayrımcılık tohumu atanlara, nifak tohumu ekmek isteyenlere, bu ülkeyi bölmek isteyenlere ben 'yazıklar olsun' diyorum."

"Din teröre sıfat olamaz."

"Türkiye bir göçebe kabilesi değildir."

"Kürt meselesi değil terör meselesi var."

"Biz, Ankara'da aşılmaz duvarlar ardına gizlenen hükümetlerden değiliz."

"Ekonomi bir risktir, siyaset bir risktir. Aslında hayat bir risktir. Risk almazsanız başarıyı yakalayamazsınız. Bugün Türkiye, statik dış politikadan dinamik dış politikaya geçmiştir. Türkiye'nin dünya ile arasındaki perde kalkmıştır, ufku genişlemiştir."

"Küçük azınlığın Türkiye`de Kaos oluşturma girişimleri asla başarılı olamayacak. Bu ülkenin sahibi artık Millettir."

"Bundan sonra, ne Fethullahçı Terör Örgütünü, ne de diğer terör örgütlerini destekleyenlere en küçük bir merhamet gösterilmeyecektir."

"Kudüs, bir terör devletinin insafına bırakılmayacak kadar mukaddes bir mübarek beldedir."

"Kadına karşı her türlü cahiliye adetini ayaklarımızın altına aldık ve alacağız."

"Acaba AB ne der, acaba bizi alır mı almaz mı?’ Bizim böyle bir derdimiz yok. Biz kendi göbeğimizi kendimiz keseriz. Siz kendi aklınızı kendinize saklayın."

"Vatanını seven insaf sahibi, vicdan sahibi herkesi bu kirli odaklara cesur bir duruşla cevap vermesini özellikle
 hatırlatmak istiyorum."

"Her kim bu vatana göz dikerse önce bin yıldır ödediğimiz bedellere baksın. Adımını da ona göre atsın zira o adımı son adımı olabilir."

"Dünya 5'ten büyüktür."

"Faizi savunanlar ile beraber olmam."

Şimdi sorumu tekrarlıyorum.

1.Hangi söz çıkarılırsa dolar düşecek?

2. Döviz ve söz kavramı arasındaki bağlantı neden bize anlatılmadı ve neden ders kitaplarına konulmadı?

3.Bir ülkenin ekonomik durumu o , ülkenin devlet başkanının kullandığı sözlerle göre  şekil alıyor ise; neden Tramp ile dolar Türk lirası önünde değer kaybetmiyordu?

5. Muhalefet liderleri hangi mucize sözler ile doları düşürecek? Muhalefet liderleri hangi sözleri kullanmayacak? 

 Sonuç!! 

Ekonomik kriz var bunu inkar etmek ahlaki yoksunluktur. Dolar bu halkın önündeki zamların temel sebebidir ve bu değişmelidir. Market raflarındaki büyük artışlar ahlâkî yoksunluktur. Ev sahipleri canavarlaştı kiralar zulüm. Devlet devletligini göster artık.

Bir kez daha anladık ki bizim derdimiz ekonomi ancak birilerinin derdi sadece ekonomik kriz değil. Erdoğan'ın susmasını sağlamak.