Deep fake. Sanal gerçek, artırılmış gerçek. Aslında “Gerçek” nedir? “Gerçek” ve “Hakikat” ilişkisi!.

Mesela 1. İnönü savaşı, Anadolu’nun fethi, İstanbul’un fethi, Çanakkale savaşı büyük ölçüde kurgulanmış gerçeklerden oluşan bir hikaye. Eğitim ya da Media üzerinden kitleler hayali şeylere inandırılabiliyor. Eskiden uluslararası sistemin, devletin, Media ve sermayenin, STK’ların elindeydi ya da bunlar üzerinden güçler hiyerarşisine göre toplumlar manipüle ediliyordu.

Bu yöntemle hainler kahraman, kahramanlar hain ilan edilebiliyordu.

Mesela soğuk savaş dönemi tam bir kurgu idi aslında. Aynı ülkenin çocuklarını birbirine kırdırdılar. Onların kanları ve gözyaşları üzerine kendilerine iktidar ve servet ürettiler.

Sovyetlere karşı Çin komünizmine yol veren kimdi? İnsanlık 300 yıldır lanetli bir yalanın kıskacında. Eğer bugün de uyanmazsak korkarım, tarihin en büyük uyku dönemlerinden birine gireceğiz. Yeni bir dünya savaşının ardından siber diktatörlükte bu kez siber köleler olarak değil, nesneler olarak, üretilen bir metaya dönüştürüleceğiz.

Z kuşağını, saniyede 300.000 km’lik ışık hızı ile aldatıyorlar. Yeryüzünde bir cennet ve ebedi bir hayat vaad ediyorlar. Şeytan “ölümsüzlük” vaad ediyor. Allah ise “her nefsin ölümü tadacağını” haber veriyor. Milli eğitimin sembolü niye meş’ale! Ya da olimpiyatlardaki meş’ale neyi anlatır. “Ateş” neyi simgeler? Aydınlanma felsefesi, güç. Promete, Pandora!!. Promete put yapan bir Titan’dır Yaptığı putlara can da veriyordu. İlk klonlama Klonoid’ler, Kimera’lar onun sanatıdır.

Tanrılar tanrısı Zeus söz dinlemeyen Tanrılarla savaşmak için, öcünü alsın diye güçlü ve savaşçı erkeği o yaratmış, ateşi de onun almasına yardım ederek, tanrısal bilgi ve bilgelikle Promete üzerinden insanı yeryüzüne salmış. O ateşi ışık olarak kullanacak, ateş olarak düşmanları ve hayvanları korkutacak, taşı eritecekti.. Diğer tanrılar da Promete’den öç almak için ilk dişi olan Pandora’yı yaratmıştır. Kadın ve erkek artık Tanrıların öç alma aracıdır. Prometeus adı kelime anlamı olarak “Öç alma” anlamına gelen antik Helen dilinde Tisis’den gelir.

Milli Eğitimdeki, Olimpiyatlardaki yani “Eğitim/Kültür ve Spor”un sembolü ateş bu Şeytani oyunu sembolleştirir. Şeytan ve Cehennem zaten Ateşle ilgilidir. “Aydınlanma” da bu “Şeytani oyun”un bir tezahürü olarak çıkar ortaya. Bu anlamda “Aydın” bu anlamda Promete’nin mirasçısı rolündedir. Görevi “yeryüzünde bir cennet” ve “ebedi bir hayatın sırrı”nı bulmaktır. Doktor, Eczacı, İktisatçılar ve Mühendisler bu işin Simyacılarıdır, bu senaryoya göre.

“İnsan Hakları”, “Demokrasi,” “Ulus devlet“ yok artık. 19.YY sonunda oluşan kavramlar ve kurumlarla şekillenen ideolojiler, politik hedeflerin miadı doldu artık. “Global Reset” sonrası “Yeni Normal” dönemin kavram ve kurumları çok farklı olacak. Bilimi, teknolojisi, insanı, dini, ahlakı, iktisadı da! “Trans Humanizm” var.. “Biz” yok “ben” var. “BİREY” var din, ahlak ve gelenekten bağımsız. Kod adımız GENDER. Cinsiyetimiz bile artık “toplumsal”. Yani değişken.

“Chemtrails”e inanmayabilirsiniz ama, Elon Musk (LA) güneş ışığını yansıtarak dünyada aydınlık ya da yangın çıkarma planları yaparken Bill Gates (LA) güneşin önüne iyonize bir perde oluşturma planları yapıyor. Boş verin bunları, daha keyifli oyunlar, eğlenceli kurgu filmler ve alışveriş yapmanızı sağlamak için Facebook’un uzaydan internet sağlama ekibini satın alan teknoloji devi Amazon da, dünya çevresine 3236 uydu yerleştirdi. Uydular 500 km’den az uzaktaki alçak irtifa uyduları 30Ghz ile internet sağlayacak. Çin ise 6G test uydularını geçen sene göndermişti. Starlinkler bu ay başında aktif edildi. Bu yangınların Starlinklerle ilgisi olabilir mi!. İnternet ve cep telefonları artık ulusal şirketlerin elinden alınıyor ve uluslararası sistemin kontrolüne geçiyor. Küresel ısınma yalanı, iklim değişikliği bahanesi ile tüm benzinli araçların yasaklanması ve tüm araçların elektrikli olmasını isteyecekler.. Yeni araçlar zaten bu uydulara bağlı olacak. Bunun için Elon Musk dahil birçok uydu firması zaten daha önce yazdığım gibi izin ve onayları aldı. Aslında bunlar projenin ufak bölümü, asıl amaç insanlarla ilgili her şeyi ülkelerden bağımsız uzaydan kontrol ve takip etmek. Her insanı numaralandırma bile bu projenin parçası. Gayeleri herkesi ve her işi tek bir merkezden yönetmek. İnsanları takip için kullandıkları cihazların, kayıtlı kişinin kullandığından emin olmak için bile şifreleri kaldırılıp, sadece biyolojik doğrulama ile girişe izin vermeye çalışıyorlar. 

Şu an istedikleri kişinin hesabını nasıl kapatıyorlarsa, yakın gelecekte aynısını kişinin interneti ve tüm cihazları için yapabilecekler. Avrupa’da kaosun ilk işaretler ortaya çıkmaya başladı. Türkiye’de patladı patlayacak. Almanya henüz beklemede, çünkü eylülde seçimler var. Almanlar 1 ay beklesinler. Çözümü kaosu çıkaran küreselciler bulacak! Küresel ısınma, iklim değişikliği, depremler, güneşteki patlamalar, bin yılda bir gerçekleşen tabii bir olay. Birileri bunu kullanarak yeni dünya düzenini dayatmak istiyor. 

Bu CoVID komplosu Ankara’nın başını çok ağrıtacak. Bu şişenin içinde ne var, ver inceleteyim diyorum vermiyorlar. Ama bu sıvıdan dolayı bir zarar olursa sorumluluk bana ait diye imzalamamı istiyorlar. Bu ne dine, ne ahlaka, ne hukuka uyar. İmzalamamı istediğiniz belgenin üstünde ne yazdığını okumamı engeller gibi, orada anlatılanlarla, o “mal”ın aynı ya da gayrı olup olmadığını bilmek istiyorum. Bu anlayışla gümrükte de işlem yapamazsınız, hiçbir mal da alamaz ve satamazsınız. Ama böyle bir komedi yaşanıyor ülkemde. Allah’tan korkun, kuldan utanın ya hu!

Küresel ısınma, iklim değişikliği, çevreci senaryolar, kadın hakları, çocuk hakları, hayvan hakları kendi yalanlarını gizlemek için bunlar birer makyaj malzemesi. Ağuyu gizlemek için kavanoza katılan bal. Ülkemde yaşananlara bakıyorum da üzülüyor insan. Memleket yanıyor, olanları savunan ve eleştiren birileri siyasi rand peşinde. Birileri kuklacıları bırakıp kuklalarla uğraşıyor. “Hafıza-i beşer nisyan ile malüldür”. “Ol mahiler ki, derya içredir de deryayı bilmezler”. Tarih övgü ya da sövgü kitabı değildir. Tarih bir toplumun tecrübeler birikimidir. Ortak hafızasıdır. Ve tarih ders alınmazsa tekerrür eder. Önümde 1993 yılı gazete kupürleri var. Sıvas olaylar, ardından Başbağlar. İsmail Nacar’ın röportajları var, farklı bir gözle değerlendiriyor olayları. Bu gibi durumlarda hedef gösterilen kişi, topluluk, örgütlere dikkat. O kişi ve örgütler o işi yapmaz değil, ama gerçek bundan ibaret değil. Onları öne çıkaranlar bu şekilde kendilerini gizlerler. Hoş artık gizlemeye de gerek görmüyorlar. Yine PKK kartı kullanacaklar. FETÖ diyecekler. Gladio denecek, JİTEM denecek, Türk İntikam Tugayları diyecekler, Dini çevrelerden birilerini bulacaklar ya da uyduracaklar. Kalkancı’yı, Emire’yi hatırlayın. 28 Şubat öncesi, sırası, sonrasını hatırlayın. Feraset sahibi aynı çukura tekrar düşmemeli.

MI6, CIA, MOSSAD yok değil. Ama bunların Media, Mafia, Sermaye, Siyaset, STK, Bürokrasi, Akademi içindeki uzantılarına da dikkat! Kaç PKK var biliyor musunuz? MOSSAD’ın, CIA’nın, Rusların, İran’ın PKK’sı ayrı. İçimizdeki FETÖ’cüler, dışımızdakilerden daha tehlikeli. Sahi, THK’nın o yönetim kurulunu kim nasıl belirledi?. Bundan sonra Adliye, Mülkiye, Maliye, Sosyal Media’ya dikkat. Sadece orman yangınını gözünüze çok yaklaştırırsanız arkasındaki bir ormanı kaybedebilirsiniz. Selâm ve dua ile.