MİT (Milli İstihbarat Teşkilatı) günümüzde kamuda şeffaflık, hesap verme anlayış ve sorumluluğunu gözeten bir yaklaşım esas alıyor.

Dünyada çok katmanlı hal alan güvenlik sistemi ve beraberindeki riskler karşısında sert ve yumuşak güç unsurlarını dengeli şekilde kullanacak “akıllı güce” sahip olmak esastır. Ülkemizde ise MİT Başkanı Dr. Hakan Fidan; çok katmanlı güvenlik sisteminde “akıllı güç” vurgusunun mimarı kabul ediliyor.

‘Entegre istihbarat’ nedir bilir misiniz?

Sivil ve askerî istihbarat unsurlarının birlikte yer aldığı ve koordinasyonun sağlandığı hem ‘stratejik istihbarat’, hem ‘taktik istihbarat’ hem de ‘operasyonel istihbarat’ faaliyetlerinin birlikte yürütüldüğü günümüz a istihbarat yöntemidir. Bunun için Entegre istihbarat analiz yönteminde; Müşterek Veri Bağı Sistemi kapsamında ihtiyaç duyulan sistem ve alt sistemlerin geliştirilmesi için Türkiye'deki ekosistemden en üst seviyede yararlanılır.

‘Entegre istihbarat’ ile ulusal güvenlik konularında karar verme süreçlerine alternatif bir yaklaşım sağlanmakta ve ayrıca süreçlerin nasıl daha geliştirileceği konusu daha geniş kapsamlı ele alınabilmektedir.

Stratejik İstihbarat, Taktik İstihbarat, Operasyonel İstihbarat ve Entegre İstihbarat’ta Cihanşümul Kadim Türk  Devletinin Milli İstihbarat Teşkilatı’nın çağdaşlarına fark atabilecek bir konuma gelmesi neredeyse 150 yılı bulmuştur.

II. Abdulhamit’in  Osmanlı İmparatorluğunun  iç ve dış güvenliğini  temin etme noktasında özellikle Jöntürk hareketini kontrol altında tutmak amaçlı tesis ettiği ve Türk İstihbarat tarihinde Yıldız İstihbarat Teşkilatı olarak bilinen jurnalleme esasına dayalı haber alma sistemi Panislamist bir karakter ile temeyyüz etmişti.

İttihat ve Terakki Cemiyetinin kurduğu hükümetlerde Alman genelkurmay istihbarat dairesinin yönlendirmesi ve katkılarıyla  Rus ve İngiliz ordularına karşı özellikle operasyonel istihbarat yönteminin daha işlevsel olduğu görülmüştü.

Bu istihbarat metodu sayesinde mevcut ulusal güvenlik yapıları tanımlanmakta ve süreçlerde kilit rol oynayan istihbarat kurum ve kuruluşları ile özellikle istihbarat analizcilerinin rolü ve sorumlulukları belirlenmekte, istihbarat örgütlerinin iç süreçlerde gerekli olması halinde, yeni ulusal güvenlik kuruluşları ile nasıl birlikte çalışabileceği daha net ortaya konulmaktadır. 

Bu nedenle istihbarat tarihçileri, Türk istihbarat tarihinde "operasyonel istihbarat"ın gelişimine en büyük katkıyı Enver Paşa ve Mustafa Kemal Atatürk’ün yaptığı tespitinde bulunurlar. Enver Paşa'nın kurduğu Teşkilat-ı Mahsusa sayesinde, I. Dünya Harbi’nde Türklerin operasyonel istihbarat faaliyetleri; Balkanlardan Orta Asya steplerine, Transkafkasya’dan Afrika’nın içlerine kadar çok geniş bir coğrafyada hayat bulmuştur.

MİT neden ve nasıl çağ atladı?
Sonsuzluğa akıp giden her on senede, bu büyük millet, ikbal ve istikbalini  inşa etmek için kan ve can verdiği Millî İstihbarat Teşkilatı’nın özverili çalışmaları sayesinde daha büyük şereflerle, saadetlerle huzur ve refah içinde  yaşayabilmenin   onur ve gururu içinde.

Suriye, Irak, Libya, Afganistan, Yunanistan, Kıbrıs, Doğu Akdeniz, Ermenistan, Dağlık Karabağ eksenli krizler; paydaş kurumların ve MİT’in oynadığı küresel rolün evrilmesine ortam hazırladı.

Bu çerçevede, önceden tanımlanan görev, yetki ve sorumluluk sahasından kaynaklı “analitik”, “teknolojik” ve “operatif” sınırlılıklardan kurtulan MİT, doğal olarak yeni dönemde “esnek” ve “entegre” bir yaklaşım içeren  “proaktif” bir rol üstlendi.

Milli İstihbarat Teşkilatı küresel güvenlik ortamının şart koştuğu imkan ve kabiliyetleri kazanmak, yeni yetenekler ve daha işlevsel bir rol edinmek suretiyle gerek kurumsal mekanizmanın işleyişi gerekse operasyonel açıdan ziyadesiyle yüksek tempoda faaliyet gösterdi.

Dr. Hakan Fidan başkanlığında MİT; mevzuat, operasyonel kabiliyetler, teknolojik kapasite ile beşeri ve fiziki alt yapı çalışmalarında reform niteliğinde adımları hayata geçirdi.  Bu değişim küresel ölçekli ve bölgesel operasyonlarda başarıyı beraberinde getirdi.

Teknik istihbaratı, yardımcı değil asli unsur haline getiren MİT, teknik istihbarata yaptığı yatırımlar sayesinde, uluslararası alandaki rekabetini artırdı ve muadili diğer gizli servislere gözle görülür bir fark attı.

MİT, tüm faaliyetlerinde insan istihbaratı ile İHA/SİHA kabiliyetini, teknik istihbaratı, sinyal istihbaratı, uydu istihbaratı, yeni nesil istihbarat gemisi gibi yeteneklerini entegre bir şekilde kullanarak faaliyetlerini yürütmektedir. Bu hibrit çalışma yöntemi, terörle mücadele, istihbarata karşı koyma ve dış istihbarat alanında başarılı operasyonları sağlamaktadır.

Bu bağlamda, hem SİHA destekli operasyonlarla hem de yurt dışından hedef şahısları enterne edip getirdiği operasyonlarla MİT'in, Enver Paşa ve Mustafa Kemal Atatürk'ten gelen "operasyonel istihbarat geleneği"ni devam ettirdiğini söylemek mümkündür

MİT Başkanı olması nedeni ile Hakan Fidan'ın aile şeceresi, memleketi ve etnik kökeni hep merak edildi…
Hakan Fidan, Sönmez Köksal’dan sonra MİT Müsteşarlığı’na gelen ikinci ‘sivil’ isim olarak biliniyor.

Hakan Fidan'ın 2001'e kadar olan hayatıyla ilgili bilgiler sınırlı, doğum yeri Ankara olarak görünüyor. Evli ve 3 çocuğu olan Hakan Fidan'ın anne ve babasına dair bugüne kadar yayınlanmış biyografilerinde bilgi yer almıyor.

Kimi kaynaklarda Hakan Fidan'ın Kayseri, Kırşehir ve Yozgat üçgeninde yer alan Türkmen kökenli Kızılkoyunlu- Akçakoyunlu -Yabanlı aşiretlerinin iskân edildiği Kozaklı ilçesinden olduğu belirtilir.

1986 yılında astsubay olarak mezun olup 2001 yılına kadar 15 yıl Türk Silahlı Kuvvetleri'nde muhabere istihbarat astsubayı olarak görev yaptı. Dr. Hakan Fidan, Kara Kuvvetleri Muhabere Okulu'nun ardından Lisan Okulu'ndan da mezun oldu. Bir dönem Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından Almanya'daki NATO Süratli Reaksiyon Kolordusu Karargâhı'nda üç yıllığına görevlendirildi. Bu görevi sırasında  Cihanşümul Kadim Türk Devleti tarafından Almanya'daki ABD kökenli Maryland Üniversitesi'ne yönlendirildi.

Bu okuldan mezun olan ünlüler arasında, 3 Ocak 2020'de Irak'ın başkenti Bağdat'ta ABD tarafından Bağdat Uluslararası Havaalanı yakınlarında seyahat eden ve birkaç yolcu taşıyan bir konvoya karşı düzenlenen bir drone saldırısı ile öldürülen İran'ın Devrim Muhafızlarına bağlı Kudüs orduları komutanı 1957 doğumlu Kasım Süleymani de bulunuyor.

İstihbaratın Başbuğu Dr. Hakan Fidan University of Maryland University College’den, Yönetim ve Siyaset Bilimi alanından lisans dereceleri aldı. Almanya'daki NATO Süratli Reaksiyon Kolordusu Karargahı'nda da çalışan Fidan, 2001'den itibaren iki yıl Avustralya Türkiye Büyükelçiliği'nde kıdemli siyasi ve ekonomik danışmanlık yaptı. 

Pınarhisar Cezaevi Komutanlığı… 
Istanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Siirt'te yapmış olduğu konuşma sonrası Türk Hukuk Tarihine “Demokrasi Ayıbı” olarak geçen, kendisine verilen hapis cezasını çekmek üzere gönderildiği Pınarhisar Cezaevi Komutanlığı’na MİT tarafından özel görevlendirme ile Hakan Fidan'ın atandığı iddia edilmişse de şimdiye kadar bu iddiayı doğrulayan herhangi bir resmi açıklama yapılmış değildir.

2003'te Başbakanlık Türk İşbirliği ve Kalkınma İdaresi Başkanlığı (TİKA) Başkanlığına getirildi. 14 Kasım 2007'de Başbakanlık müsteşar yardımcılığı görevine gelen Fidan, 2008 Kasım ayında Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu Yönetim Kurulu üyeliğine  atandı.

15 Nisan 2010'da Millî İstihbarat Teşkilatı müsteşar yardımcılığına getirildi. Emre Taner'in görev süresinin dolmasının ardından, 25 Mayıs 2010 tarihinde MİT Müsteşarlığı görevine atandı.

Böylece Türkiye Cumhuriyeti devletinde, “En genç MİT Müsteşarı” olarak tarihe geçmiştir.

Fidan’ın MİT’in başına getirilmesi, İsrail’i rahatsız etmişti. Dönemin İsrail Savunma Bakanı Ehud Barak'ın, "Türkiye dost bir ülke ve stratejik bir müttefik fakat son haftalarda İran destekçisi bir adam, Türkiye Mossadı’nın başına atandı. Onların elinde önemli miktarda sırrımız var. Son iki aydaki izlenimimiz, bu sırları İran’a açabilecekleri yönünde. Bu da çok rahatsız edici" dedi.

İsrail'in Haaretz gazetesi de aynı günlerde, İsrail'in gizli istihbarat örgütü Mossad'ın, Fidan'ın MİT Müsteşarı olarak atanmasından kaygı duyduğunu yazdı.

Devlet zar atmaz: Fidan'ın Akademik İstihbarat Eğitimi…
Kim ne derse desin evrende tesadüfe yer yok. Dolayısıyla Hakan Fidan'ın Cihanşümul Kadim Türk Devleti'nin gizli servisi Millî İstihbarat Teşkilatı Başkanlığına getirilmesi, mevcut iktidarın lütfu olmadığı gibi rastgele bir atama da değildir. Hem kadim devletin tasarrufu hem de şahsının İstihbarat alanında donanımlı ve iyi eğitim almasının sonucudur.

Dr. Hakan Fidan, Viyana'da Uluslararası Atom Enerjisi Kurumunda, Cenevre'de Birleşmiş Milletler Silahsızlanma Enstitüsünde ve Londra'da Verification Technologies Research Center'da akademik çalışmalarını sürdürdü. Hacettepe ve Bilkent üniversitelerinde akademik çalışmalarda bulundu.

Bilkent Üniversitesi'nde "Dış Politikada İstihbaratın Yeri" konulu teziyle master yaptı. Yine aynı üniversitede 2006'da da "Bilgi Çağında Diplomasi: Antlaşmaların Doğrulanmasında Enformasyon Teknolojilerinin Kullanımı" başlıklı tez ile doktora yaptı.

MİT Başkanı Dr. Hakan Fidan’ın Intelligence  and Foreign Policy: A Comparison of British, American and Turkish Intelligence Systems (İstihbarat ve Dış Politika: İngiliz, Amerikan ve Türk İstihbarat Sistemlerinin Mukayesesi) başlıklı master tezini kaçımız  okuma/inceleme fırsatı bulmuştur?

Master tezi, 6 bölümden oluşuyor: İstihbaratın Başbuğu Dr.  Hakan Fidan, çalışmasında başarılı bir dış politika yürütülebilmesi için kaliteli ve güçlü bir istihbaratın gerekli olduğunu vurguluyor.

Nitekim tezin daha ilk bölümünde; istihbarat ve istihbarat çeşitleri, ikinci bölümünde; dış politika ve istihbarat konuları ele alınıyor.

Tezinin sonraki üç bölümünde ise İngiltere, Amerika ve Türkiye’deki istihbarat sistemlerini ele alıyor. Çalışmasının son bölümünde ise bu üç sistemin karşılaştırmalı analizine yer veriyor.

Bu mukayeseli bilgilerin sadece sözden ibaret olmadığını ifade etmekle yetinelim. Çünkü bu kültürel birikim ve deneyim entelijans/ muhaberat sahasında küresel  bir vizyon ile misyon sahibi olmanın ürünü. Her neyse güneş balçıkla sıvanmaz.

Neticede Hakan Fidan, MİT’in geçirdiği evreleri ve metal yorgunluğu yaşayan teşkilatın, dış evrenden koparak, FBI ve MI-5 benzeri bir iç güvenlik aygıtına dönüşmesini tenkit ediyor. Bundan dolayı görev paylaşımı açısından, Amerika’daki CIA-FBI modelinin örnek alınabilecek bir model olabileceğini belirtiyor.

Ayrıca Türk istihbaratının dış politikaya ilişkin konularda zayıf olduğunu, dış politika için ayrı bir istihbarat birimine ihtiyaç duyulduğunu, bu yüzden Türk istihbarat sisteminde reformun kaçınılmaz olduğunu ifade ediyor.

Eleştiri ve önerilerini sıralarken, elektronik istihbarat konusunda, Türkiye’de de Amerika’daki NSA, İngiltere’deki GCHQ, Kanada’daki CSE benzeri modern istihbarat yapılarına gerek duyulduğunun altını çiziyor. Yıllar önce ta 1999 yılında tamamlanmış bu çalışma, içeriğinden de anlaşılacağı gibi istihbarat sistemleri üzerinden karşılaştırmalı bir bakış sunuyor ve çeşitli çözüm önerileri getiriyor.

Tüm bu yazılanlar lafta kalmadı. Birer birer hayata geçirildi.

İstihbaratın Başbuğu Dr. Hakan Fidan’ın MİT Müsteşarlığı/Başkanlığı döneminde gerek genel anlamda Türkiye’deki istihbarat sistemi gerekse de MİT'in kendi bünyesi içerisinde bazı yapısal düzenlemelere gidildi. MİT, Dr. Hakan Fidan döneminde özellikle başarılı dış operasyonlarıyla ön plana çıktı. İstihbarat diplomasisinin tüm imkanlarını ve fırsatlarını değerlendiren Dr. Hakan Fidan, MİT'e artık uluslararası platformlarda prestij kazandırdı.

Günümüzde Cihanşümul Kadim Türk Devleti'nin medarı iftiharı Millî İstihbarat Teşkilatının özverili  çalışmaları sayesinde Türk dış politikası da uluslararası arenada daha  görünür ve daha güçlü. Çünkü İstihbaratın Başbuğu Dr. Hakan Fidan'ın bundan 23 yıl önce yazdığı ve "Türk istihbarat sisteminde reform kaçınılmazdır" hükmünü verdiği ve her kelimesinin reel politik gelişmelerle doğrulandığı bu çözüm önerileri, günümüzde hayal olmaktan çıktı, ete kemiğe büründü.

Son sözü MİT Başkanı Dr. Hakan Fidana bırakalım;
"İstihbarata karşı koyma alanında ülkemizi hedef alan casusluk faaliyetleri deşifre edilmiş, birçok ülkenin diğer ülkelere yönelik çalışmaları ortaya çıkarılmış, ajan ağları çökertilmiştir.

Teknik istihbarat ise tüm çalışmaların ana bileşeni haline getirilmiştir.

Siber güvenlik konusunda yürütülen çalışmalarla kurumlarımızın altyapılarının korunması ve siber saldırılara karşı durması konusunda çalışmalar yürütülmüştür.

Güvenlik istihbaratından dış istihbarata, istihbarata karşı koymadan teknik istihbarata kadar çok geniş bir alandan sorumlu olan Milli İstihbarat Teşkilatı, bütün bu görevlerini uyum içerisinde yerine getirmek amacıyla akıllı organizasyon şeklinde hareket etmektedir.

Bu kapsamda Teşkilatımız kadrosunu, çalışma yöntemlerini, fiziki ve teknik donanımını sürekli geliştirmeye özen göstermektedir.

Nitekim Teşkilat, 2021’deki tüm çalışmalarını, birbirinden farklı yetenek ve disiplinleri bir arada kullanarak, bünyesinde yeni üniteler oluşturarak, evrilen tehditlere karşı geliştirdiği yeni metotları uygulayarak, eğitimler ile yeni kabiliyetler geliştirerek gururla yerine getirmiştir."

Türk'ün Başbuğu Mustafa Kemal Atatürk'ün "...millî ülküye, tam bir bütünlükle yürümekte olan Türk milletinin büyük millet olduğunu bütün medenî âlem, az zamanda bir kere daha tanıyacaktır." vasiyetini İstihbaratın Başbuğu Dr. Hakan Fidan geleceğe taşıyor.