·   22 Temmuz 1946, Kudüs’te King David Oteli Katliamı

·  9 Nisan 1948, Deyr Yasin Katliamı: 254 şehit

·  16 Eylül 1982, Sabra Şatilla Katliamı: 3 bin şehit

·  25 Şubat 1994, El Halil Katliamı: 68 şehit

·  3 Nisan 2002, Batı Şeria Cenin Katliamı: 1300 şehit

· 2008, Dökme Kurşun Operasyonu: 1436 şehit

· 2014, Koruyucu Hat Operasyonu: 2158 şehit

· 2018, Büyük Dönüş Yürüyüşü: 196 şehit

İşgalci İsrail'in Filistin'de yaptığı katliamlar, elbette bu liste ile sınırlı değil. 1922'de BM kararıyla kurulan İngiliz Manda Yönetiminin himaye ve kontrolünde başlayan Siyonist terör eylemleri artarak devam etmiştir. Azınlık durumunda olan Yahudiler, bir taraftan göçlerle nüfuslarını artırırken diğer taraftan toprakların asıl sahipleri olan Filistinlileri korkutup yıldırarak yurtlarını terk etmeye zorlamışlardır.

Bu yüzden kuruluş yöntemleri terör ve katliam üzerine bina edilmiştir. İleri gelen Siyonist liderlerin çoğu bu dönemde silahlı terör örgütlerinin kurucusu ve yöneticisi olmuştur. Mesela Haganah adlı terör örgütünün kurucuları, İzak Rabin, Ariel Şaron ve Moşe Dayan'dır. Irgun adlı örgütün kurucuları, Menahem Begin ve David Raziel'dir. En Radikal örgüt olan Lehi'nin (Stern) kurucuları ise,  İzak Şamir ve İsrail Eldad'dır. Bu isimlerin çoğu daha sonra Bakan, Başbakan veya Cumhurbaşkanı olmuştur.

Ne yazık ki 1948'e kadar İngiltere'nin, daha sonra ABD'nin himayesinde şımartılan Siyonistleri, artık ne Avrupa ne de Birleşmiş Milletlerin durdurabilme imkanı kalmamıştır. Bu zalimlere haddini bildirecek yegane güç, Allah'ın izniyle uyanık Müslümanlardır. Hatırlayalım Başbakan Golda Meir, 1969 yılındaki Mescidi Aksa’da kasıtlı olarak çıkartılan yangından bir gün sonra ne demişti:

“O gece sabaha kadar korkudan hiç uyuyamadım. Zannediyordum ki, Müslümanlar dört bir taraftan İsrail’e girecekler. Lakin sabah oldu, korkulan olmadı. İşte o zaman idrak ettim ki: Biz dilediğimizi yapabiliriz, zira Müslüman ümmeti uyuyan bir ümmettir”

Bakalım Müslümanlar, bu derin uykudan ne zaman ve nasıl uyanacaklar!

· 22 Temmuz 1946, Kudüs’te King David Oteli Katliamı

İngilizlerin Kudüs’teki askeri karargahları olan King David Oteli, 22 Temmuz 1946’da bombalandı ve 91 kişi öldü. Irgun terör örgütü tarafından otelin bodrumuna 350 kg patlayıcı konarak bina havaya uçuruldu. Ölenlerin çoğu da İngilizdi. Bu katliamın sebebi ise, İngiltere’yi Filistin'i terk etmeye mecbur etmekti.

·  9 Nisan 1948, Deyr Yasin Katliamı: 254 şehit

9 Nisan 1948’de o güne kadar yapılan en acımasız katliam gerçekleşmişti. Deyr Yasin, Kudüs'e sadece 5 kilometre mesafede şirin bir köydü. Adını, burada türbesi bulunan Şeyh Yasin'den alan Deyr Yasin Köyü'nün tarihi çok eskilere dayanıyordu. Osmanlı döneminde Kudüs Sancağı'na bağlı bir nahiye olan köyde, Birinci Dünya Savaşı’nda önemli muharebeler olmuştu.

İsrail Silahlı Kuvvetlerinin çekirdeğini oluşturan terör örgütü Haganah, 1920'de kuruldu. 1931 yılında bu örgütü pasif gören aşırı siyonist militanlar Irgun'u kurdular. Bu örgütün en önemli liderlerinden birisi, İsrail'in altıncı başbakanı olan Menahem Begin'di. 1940 yılında ise liderler arasındaki fikir ayrılığı yüzünden Lehi adlı yeni bir silahlı örgüt kuruldu. Politikaları ayrı olsa da bu örgütler, Filistinlilere karşı girişilecek terör eylemlerinde işbirliği içindeydiler. İşte Deyr Yasin katliamı Irgun ve Lehi örgütlerinin ortak eylemi olarak planlandı. Bölgedeki Haganah komutanı David Şaltiel'e de operasyon öncesi bilgi verildi.

Deyr Yasin, Kudüs'e çok yakın ve yol üstünde önemli bir yerleşim yeriydi. Bu köyün ele geçirilmesi, Kudüs yolunun açılması bakımından çok önemliydi. Ayrıca güvenli sayılan bu bölgede yapılacak bir katliam, Filistinlilere korku salacak, topraklarını terk etmelerine yol açacaktı.

Irgun örgütünden 80, Lehi'den 40 militan bir araya gelerek saldırı planı üzerinde toplantı yaptılar. Otomatik tüfekler, el bombaları ve TNT patlayıcılarıyla köyü kuşatan terörist militanlar, 9 Nisan gece saat 04.30'da saldırıya geçtiler. Köy korucularının saldırıya karşı koymalarına rağmen teröristler otomatik silahlarla insanları taradıktan sonra, evlere bomba atarak çoluk çocuk, yaşlı genç demeden tam 254 kişiyi hunharca şehit ettiler.

Irgun lideri olan Menahem Begin komutanlarına gönderdiği bir notta şunları yazdı: "Askerlere söyleyin: Bu saldırı ile İsrail tarihini yazdınız. Zafere kadar devam edin. Deyr Yasin'de olduğu gibi her yerde düşmana saldıracak ve vuracağız. Tanrım, bizi fetih için seçtin." Begin, 1952 yılında yayınlanan anılarında ise  "Deyr Yasin olmasaydı ortada bir İsrail olmazdı. Bu saldırıdan sonra Siyonist güçler tereyağı üzerinde sıcak bir bıçağın kayışı gibi ileriye gidebildiler" diye yazmıştı.

· 16 Eylül 1982, Sabra Şatilla Katliamı: 3 bin şehit

Sabra ve Şatilla Beyrut’un batısında bulunan Filistinli mültecilerin yaşadığı iki kamptı. Buralarda ağır hayat şartlarıyla mücadele etmeye çalışan mültecileri, 16 Eylül günü büyük bir felaket bekliyordu.

Hıristiyan Beşir Cemayel’in Lübnan Cumhurbaşkanı seçilmesinden kısa süre sonra öldürülmesi, bu katliama bahane olarak gösterildi. Güya Sabra ve Şatilla Kamplarında bulunan Filistinli militanların bu cinayete karıştıkları iddia edildi. Savunma Bakanı Ariel Şaron yönetimindeki İsrail askerleri, kampı kuşatarak giriş çıkışı kapattı. 16 Eylül’de Eli Hubeyka komutasında saldırıya geçen Hıristiyan Falanjist milisler, üç gün boyunca vahşice katliam yaptı. Yaşlı, çocuk, kadın demeden 3 binden fazla masum insanı şehit ettiler.

Birleşmiş Milletler, 16 Aralık’ta katliamı kınayarak bir soykırım yapıldığını ilan etti. Fakat ne Falanjist milisler ne de İsrail askerleri hakkında hiçbir cezai işlem yapılmadı. Olayın mağdurları tarafından İsviçre’de açılan dava, ABD ve İsrail’in baskıları sonucu takipsizlik kararı verilerek iptal edildi. “Beyrut kasabı” denilen Ariel Şaron aleyhinde konuşacağını söyleyen milislerin lideri Eli Hubeyka ise, birkaç gün sonra aracına bomba konularak öldürüldü. İsrail mahkemeleri bu olayda suçlu bulmasına rağmen, Şaron 2001’de başbakan oldu.

· 25 Şubat 1994, El Halil Katliamı: 68 şehit

Amerika’dan İsrail’e göç etmiş, insanlıktan çıkıp bir canavara dönüşmüş olan Barush Goldstein adlı Siyonist katil, bu plan için yetiştirilmiş bir tetikçiydi. İsrail askerlerinin gözetim ve desteğinde, kendine bulduğu cephane taşıyıcı bir arkadaşı ile 25 Şubat sabahı Müslümanlar üzerine kurşun yağdırdı.

Hicri 1414 yılı Ramazan ayının 15. Cuma günü, saf temiz Müslümanlar sahur yapıp oruca niyetlendikten sonra El-Halil şehrindeki Halilürrahman Camii’nde sabah namazını kılmaya gelmişlerdi. Daha birinci rekatta arkalarından kurşun yağmuru başladı. Katil, yanındaki teröristin yardımıyla Müslümanların üzerine sekiz şarjör boşalttı. Cesur gençler hemen katili yakalayarak cezasını verdiler. İsrail askerleri, yaralılarını hastaneye yetiştirmeye çalışan Müslümanlara ateş etmeye başladı. Camide ve hastanede toplam 68 kişi şehit oldu. Daha sonra cami ibadete kapatıldı. 8 ay sonra cami açıldığında, üçte ikisi sinagoga dönüştürülmüş, her yere gizli kameralar yerleştirilmişti. Müslümanlar ancak kapıdan işgal askerlerinin kontrolünde tek tek girebiliyordu.

· 3 Nisan 2002, Batı Şeria Cenin Katliamı: 1300 şehit

1948’de yaşanan Büyük Felaket Nekbe’de Siyonistler tarafından evlerinden yurtlarından sürülen yüz binlerce Filistinli mülteci, çeşitli bölgelerdeki kamplarda hayatlarını zorlukla sürdürmeye çalışıyordu. Bunlardan biri de Batı Şeria’daki Cenin Mülteci kampıydı. Kampta 14 bine yakın Filistinli, BM yardımıyla zor şartlar altında yaşıyordu. 3 Nisan 2002 gecesi aniden başlayan saldırılar, doğrudan sivilleri hedef aldı. Tanklarla çevrilen kamp, helikopterlerden atılan füzelerle harabeye döndü. Ayakta kalan evler de buldozerler tarafından yerle bir edildi. Uluslararası örgütlerin tesbitine göre, katliamda 1300 kişi şehit oldu. Binlerce insan evsiz kaldı. Ayrıca işgal askerlerinin esir aldığı erkeklerden bir daha haber alınamadı.

· 2008, Dökme Kurşun Operasyonu: 1436 şehit

İsrail, 27 Aralık 2008’de, 80 uçakla Gazze’ye hava saldırısı başlattı. Sivil insanların üzerine fosfor bombası yağdırdı. İşgalcilerin 1000 ton patlayıcı kullandığı bombardımanda, 5 binden fazla ev kullanılamaz hale geldi. 23 gün devam eden alçakça saldırılarda, 410’u çocuk, 104’ü kadın olmak üzere 1436 kişi şehit oldu, 5400’den fazla Filistinli de yaralandı.

· 2014, Koruyucu Hat Operasyonu: 2158 şehit

7 Temmuz’da başlayan İsrail saldırıları 51 gün devam etti. 6 bin hava saldırısının yapıldığı bu operasyonda, Gazze’ye 14500 adet tank, 35 bin top mermisi düştü. Daha sonra 8 bin askerin katıldığı kara harekatı başlatıldı. Gazze’ye giren İsrail kara kuvvetleri, hiç beklemedikleri bir direnişle karşılaştı. 73 askerini kaybeden işgalciler, 27 Ağustos günü operasyona son verdiler. 3 bin 300 ev tamamen, 23 bin 400 ev kısmen yıkıldı, 551’i çocuk, 2158 Filistinli de şehit oldu. 12 gazetecinin öldüğü bu saldırılarda, 11 binden fazla Filistinli de yaralandı.

· 2018, Büyük Dönüş Yürüyüşü: 196 şehit

30 Mart 2018’de sabah erken saatlerde başlayan “Büyük Dönüş Yürüyüşü”, barışçıl maksatla dünyanın ilgisini Filistinli mültecilere çekmek ve yurtlarına dönüş hakkından asla vazgeçmediklerini vurgulamak için yapılıyordu. Ancak şiddet yanlısı işgal askerleri, bu masum siviller üzerine kurşun yağdırmakta tereddüt etmedi. Güya sınır güvenliklerini sağladıkları iddiasıyla, barışçıl gösteri yapanlara öldürmek için kasten gerçek mermilerle ateş ettiler.

65 kilometrelik Gazze sınır hattı boyunca, 30 Mart günü başlayan “Büyük Dönüş Yürüyüşü” gösterileri aylarca devam etti. Katil siyonist askerler; çocuk, kadın, yaşlı, engelli demeden 196 Filistinli’yi şehit etti, 11 bin 400 kişiyi de yaraladı. Şehitlerin 2’si kadın, 8’i engelli, 41’i çocuktu. Yaralıların ise 344’ü kadın, 2206’sı çocuktu. Üç sağlık görevlisi ve beş gazeteci de şehitler arasındaydı. Topluluk üzerine ateş açılmasının dışında, keskin nişancılar tarafından özellikle vurulan görevliler de vardı. Bunlardan birisi de “iyilik meleği” gönüllü bir hemşireydi.

21 yaşındaki gönüllü hemşire Rezzan El-Neccar, gösterilerin ilk gününden beri sınırda görev yapıyordu. Soranlara “Bu işi gönüllü olarak Allah rızası için yapıyorum” demişti. 11 Haziran günü Han Yunus sınırında yaralılara yardıma koşan hemşire, bir katil İsrail keskin nişancısının kurşunuyla göğsünden vuruldu ve şehit oldu.

Filistin davasının sembol isimlerinden biri olan Fadi Ebu Salah ise, henüz 30 yaşındaydı. 2008’de İsrail hava saldırısında iki bacağını kaybeden Ebu Salah, ilk günden itibaren “Büyük Dönüş Yürüyüşü”ne katıldı. Elindeki sapanı ustaca kullanan Ebu Salah, İsrail keskin nişancılarının hedefindeydi. 14 Mayıs 2018 tarihinde katil siyonistlerin açtığı ateşle göğsünden vurularak şehit oldu.

Bir başka engelli şehit İbrahim Ebu Süreyya da, 2008’de İsrail saldırılarında iki bacağını kaybetmişti. Engelli olmasına rağmen katıldığı gösterilerde, işgalciler tarafından 15 Aralık 2017 tarihinde vurularak şehit edildi. 29 Yaşındaki şehidin babası “İbrahim, Filistin için, Kudüs için şehit olmayı istemişti, bugün onun düğün günü” diyerek Allah’a şükretti.