"Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın seçim stratejisi: Sol-Alevi ittifaka karşı Sağ ve Sünni ittifak!” başlıklı değerlendirmemde; “Kuruluş programında belirtildiği gibi AK Parti; muhafazakâr demokrat kimliğe sahip, bir merkez sağ partisidir.  Geleneksel olarak küçük Anadolu çevre cemaatlerinden destek bulan bu hareket, kentlileşen seçmen tabanı ile birlikte merkez sermayesine karşı gelişen bir çevre sermaye kesiminden de destek bulmuş ve İslami imgelerle muhafazakâr bir ahlaki çerçeve etrafında birleşmiş görünen bir “karşı-elit”i ortaya çıkarmıştır. Bu kesim günümüzde ise İslamcı kimliğini muhafazakâr demokrat söylemi ile farklı bir mecraya taşımıştır. Merkez sağ partisi kimliğini kazanmıştır. MHP'nin desteği ile Türk İslâm sentezi, Sünni karaktere bürünerek daha geniş bir seçmen kitlesinin tercih edebileceği politik bir harekettir." ifadelerini sizlerle paylaştım.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın seçim stratejisinin iki temel gerekçe üzerinden şekillendirildiğinden söz ettim. Bunlardan ilkinin deprem bölgesi yaralarının ivedilikle sarılması, enkazın kaldırılması, bölgenin ekonomik aktivitesinin hızlandırılması ve deprem konutlarının bir an önce tamamlanması.

İkincisinin ise sol ve Alevi ittifak karşısında sağ ve Sünni bir ittifakın güçlendirilmesi olduğunu belirtmiştim. Ancak sonuçlar, Erdoğan ve partisi AK Parti'nin ekonomi/yaşam maliyeti krizine rağmen muhafazakâr seçmenleri toplayabildiğini gösteriyor.

Bundan sonrası Erdoğan ve iktidar ittifakı paydaşları, “sayısal ve psikolojik avantajlarla" ikinci tura çıkıyorlar.

İkinci turdan önceki kampanya döneminde yaptığı gibi Cumhurbaşkanı Erdoğan zaten parlamentoda çoğunluğu elinde tuttuğu için istikrara vurgu yapacaktır.  

Partiler açısından seçim sonuçlarının analizi…

Parlamenter sisteme geri dönüş, şimdilik tarihin tozlu raflarına kaldırılmıştır. Çünkü “Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem” vaadiyle seçimlere katılan Millet İttifakı anayasa değişikliği için gereken çoğunluğa ulaşamamıştır, bu vaadini yerine getirebilecek güçten yoksundur.

Cumhur İttifakı ise 324 vekille Meclis’te yeniden salt çoğunluğu elde etmiştir.

Anayasa’ya göre Meclis’ten af kararı ve erken seçim kararı çıkarabilmek için 360, anayasa değişikliği ile cumhurbaşkanı, cumhurbaşkanı ve bakanlar hakkında Meclis soruşturması açılabilmesi için de 360 ila 400 arasında oy gücüne sahip olunması gerekiyor.

Zafer Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Ümit Özdağ, Sinan Oğan’ı cumhurbaşkanı adayı gösterinceye kadar, sınırlı bir çevrede tanınıyordu. Akademisyen kişiliği ve MHP milletvekilliği haricinde kamuoyu hakkında çok az bilgi sahibiydi. Ama şimdi öyle mi?

Üçüncü bir aday olan milliyetçi Sinan Oğan 2 milyon sekiz yüz yirmi beş bin yani oyların yaklaşık yüzde 5,2'sini aldı ve analistler, ikisinden birini desteklemeye karar verirse onun ikinci turda "belirleyici" bir rol oynayabileceğini söylüyor.

“Üç kuruşa beş köfte”nin nasıl alınacağını merak edenler, Temel KaramollaoğluGültekin UysalAli Babacan ve Ahmet Davutoğlu’nun yanına çırak girsinler. Çünkü CHP listelerinden aday gösterilen partili isimler, normal şartlarda mümkün olmayacak bir başarı elde ettiler. Misal; SP 10 milletvekili ile TBMM’de temsil edilecek.  Bu dört liderin toplam oylarının yüzde 2 bile olmadığı Millet İttifakı’nın aldığı oy oranında açıkça görülüyor. Bu emmilerin oyları Millet İttifakı’nın aldığı toplam yüzde 35,14’ün neresinde?

Bu saatten sonra Cumhurbaşkanı yardımcılıkları güme gittiği gibi milletvekili de seçilemediler. Ama DEVA Partisi, CHP listelerinden 25 ismi aday göstermişti, DEVA’dan ise 15 isim milletvekili oldu. DEVAAdana, Ankara, Gaziantep, İstanbul, İzmir, Kahramanmaraş, Manisa, Mersin, Tekirdağ’dan milletvekili çıkardı. Gelecek Partisi’nin 19 kişilik kontenjanından 10 isim Meclis’e girdi.

Gelecek Partisi’nin vekil çıkardığı iller AnkaraAntalya, Bursa, Denizli, İstanbul, İzmir, Konya ve Muğla oldu.

Demokrat Parti ise 3 milletvekili çıkardı. Serok Ahmet’in Kürt seçmen üzerinde hiçbir özgül ağırlığının olmadığı anlaşıldı.

Uzun sürede onların partilerinin ve liderliklerinin esamesinin okunmayacağı kabak gibi ortada.

Piro Kılıçdaroğlu’nun ve Meral Akşener dahil hepsine siyasi mevta gözüyle bakabilirsiniz.

Helvalarını kim dağıtır bilemem? Amma velakin seçimi kaybedenin CHP olduğunda kamuoyunda milli mutabakat var. Öyle ki KHK ile kamu görevinden uzaklaştırılanlara geri dönüş vaadi bile CHP genel başkanını Cumhurbaşkanlığı koltuğuna taşıyamadı. Seçmen, onun bu söylemini satın almadı. FETÖ’cülerin tüm çabaları sonuçsuz kaldı.

İyi Parti yüzde 9,84 oya karşılık 44 milletvekilini Meclis'e gönderdi.

Halkların Demokratik Partisi devam eden kapatma davası nedeniyle Yeşil Sol Parti listelerinden seçime girdi. YSP yüzde 8,6 oyla 60 milletvekili çıkarttı.

HDP 2018 seçimlerine göre oy kaybı yaşadı. Emek ve Özgürlük İttifakı altında seçime giren Yeşil Sol Parti, 3 puan kaybederek yüzde 8,6 oy aldı ve 2018 seçimlerine göre 7 kayıpla 60 milletvekili çıkarabildi.

Daha da önemlisi bakın burası çok önemli; ister HDP deyin ister Yeşil Sol Parti deyin siyasal KürtçülerErdoğan karşıtı veya Kılıçdaroğlu yanlısı blok oy kullanmadılar. Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde oylarının bir kısmı Erdoğan’a bir kısmı Kılıçdaroğlu’na yönlendirildi.

Seçime Emek ve Özgürlük İttifakı içinde ancak kendi logosu ve listesiyle giren TİP'in, Türkiye genelindeki oyu yüzde 1,71 ve dört milletvekili çıkardılar.

AK Parti, 24 Haziran 2018’deki seçimlere göre 7 puanlık bir oy kaybı yaşamasına karşın, AK Partiyüzde 35.4’lük oy oranıyla 267 milletvekili çıkararak Meclis’in en çok sandalyeye sahip partisi olmayı sürdürdü.

AK Parti listelerinden seçime giren 4 HÜDA PAR’lıdan 3’ü ve DSP Genel Başkanı Önder Aksakal vekil oldu. BBP ise yüzde 1’lik oy oranıyla Meclis dışında kaldı. Genel Başkan Mustafa Destici, aday olduğu İstanbul 1. Bölge’den seçilemedi. 

Yeniden Refah Partisi ise ilk kez 2023'te seçime girdi. Cumhur İttifakı'nın parçası olan parti, yüzde 2,85 oy oranıyla 5 vekil çıkarttı.

Hüda Par ise Cumhur İttifakı bünyesine katılarak 3 vekilini meclise gönderdi.

Aday belli, karar net” sloganı ile milliyetçi seçmen tabanını konsolide eden MHP'nin oy oranı, son seçimde yüzde 10.06, sandalye sayısı ise 51 oldu. Cumhur İttifakı ortağı MHP ise yüzde 10.09’luk oy oranıyla 51 vekil çıkartarak Meclis’teki gücünü iki vekil daha artırdı. MHP24 Haziran’da sandalye alamadığı Niğde, Nevşehir, Manisa, Isparta, Elazığ, Çorum, Çankırı, Bolu, Balıkesir’den birer vekili çıkarmayı başardı. MHPAntalyaHatay ve Manisa’daki vekil sayısını da birer artırdı. EskişehirDüzce ve Iğdır’da vekillerini kaybeden MHP’nin İstanbul’daki sandalye sayısı 8’den 5’eAnkara’daki vekil sayısı da 5’den 3’e düştü. MHPBursa ve İzmir’de de birer sandalye kaybetti.

Dış dünya seçimi nasıl gördü?

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Rusya ile bağlarını güçlendirdiği ve Ankara'nın ABD ile geleneksel ittifakını zorladığı bölgede seçim sonuçları yakından izlendi.

ABD’nin açıktan CHP Genel Başkanına verdiği destek, Türk halkı nezdinde itibar görmedi. Hatta geri tepti. Erdoğan'ın zaferi, Rusya için olduğu kadar Çin için de önemli; çünkü her iki ülke için de TürkiyeRusya Federasyonu'nun Doğu'ya hareketinde ve Çin için "Yeni İpek Yolu"nda kilit ulaşım merkezlerinden biri.

Rusya Federasyonu için Erdoğan, yaptırımlara katılmadığı ve onun aracılığıyla "paralel ithalatı" atladığı için önemli bir durumsal müttefiktir. Ayrıca Türkiye CumhurbaşkanıNATO gemilerinin Karadeniz'e serbestçe girmesini engelleyen "Montrö Sözleşmesi"ne açıkça bağlı. Bu, Ukrayna'daki NWO'nun gidişatını etkileyen çok büyük bir faktördür. 

Türkiye'nin Ukrayna'daki göreceli tarafsızlığı ve Rusya ile karlı ekonomik projeleri, Kılıçdaroğlu'nun izleyeceği yoldan daha iyi. Recep Tayyip Erdoğan ve Kemal Kılıçdaroğlu'nun çok az ortak noktası var. İç siyasette bölünmüş, iktidar tasavvuru dünyasında mesafeli olsalar da Ekim'de 100yaşını dolduran Cumhuriyet kadar eski bir hırsla birleşiyorlar: Türkiye'yi büyük bir güç statüsüne geri döndürmek ve genişleyen ülkelerdeki merkeziliğini garanti altına almak.

Rus medyasına göre Erdoğan'ın zaferi aşağıdaki nedenlerle elde edildi:

Rus internet medyasının önde gelen isimlerinden lenta.ruTASS ve Türkiye'den ANKA Ajansının abonesi olmalı ki, akşam saati ile sekizde "Кылычдароглу опередил Эрдогана на президентских выборах в Турции -Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Kılıçdaroğlu Erdoğan'ın önündebaşlığını kullanarak takipçilerini bilgilendirdi. İlerleyen saatlerde Anka’nın veri akışı yerine Anadolu Ajansı’nın veri akışını esas aldılar.

Rus medyasına göre Türkiye aşırı politize olmuş bir ülke ve belki de bu nedenle seçmen nezdinde ekonomik öncelik ikinci sırada. Vatansever Seçmen için enflasyon rekor kırıyor, lira düşüyor olabilir ama bu aşılabilir bir problem. Oysa asıl mesele, Türkiye'nin Erdoğan'ın yaptığı gibi egemen bir ülke, bölgesel bir güç olarak kalmasıdır.

Türk seçmenlerinin büyük bir kısmı için Erdoğan; “IMF'yi ülkeden kovdu, Karadeniz'de yüzyılın enerji atılımını yaptı, Doğu Akdeniz'de Türk çıkarlarından taviz vermedi, Mavi Vatan doktrinini geliştirdi, terörle mücadele etti. Suriye ve Batı'nın Ukrayna'da ustalıkla dengelediği terör örgütleri PKK-FETÖ ile Türk savunma sanayisinde dev bir atılım gerçekleştirdi.”

Erdoğan'ın asıl seçmeni kırsal kesimde yaşayan, Müslümanmilli değerlere sahip genç kuşak ve Kılıçdaroğlu'nun yürüttüğü Batı'nın liberal politikasına kategorik olarak karşılar. Bu açıdan bakıldığında Erdoğan, sayısal olarak artan genç Türkiye kuşağının varoluşsal tercihidir.

Asrın felaketi olarak adlandırılan korkunç depremin kahredici sonuçlarını en aza indirmek ve sıradan insanlara yardım etmek için çok şey yaptı. Adeta deprem bölgesinde yattı kalktı.

Kılıçdaroğlu'nun Doğu'da çok önemli karizması yoktu ama kampanyasını her yerde sürdürdü. Yürüttüğü kampanya hakkında söylenecek fazla bir şey yok. “Ben Kemal! Geliyorum!” ama bu yeterli değildi ve sonuçta “geleceğim” dediği yere gelemedi. Kılıçdaroğlu çok önemli bir hata yaptı, Rus arkadaşlar”a “dostluğa devam etmek istiyorsanız komplo kurmaya devam etmemeleri” uyarısı da dahil olmak üzere çeşitli açıklamalarda bulundu. Sonuçta BatıErdoğan'a karşı açıkça kampanya yürüttü ve tabii ki Türkler, bundan hoşlanmadı.

Seçmenlerin birçoğu kayıtsız kalarak seçimleri görmezden gelmelerine izin vermedi. Ve Moskova doğru davrandı.

Arap medyasına göre:

Erdoğan ve siyasi paydaşlarının seçim başarısını Arap medyası Türkiye’ninSuriye'den Ukrayna'ya uzanan çatışmalarda rol oynayan askeri ve jeopolitik bir ağırlık haline gelmesi ile irtibatlandırıyor.

NATO üyesinin hem Avrupa hem de Orta Doğu'daki ayak izi, seçimin sonucunu Şam ve Moskova için olduğu kadar Washington ve Brüksel için de kritik kılıyor.

Erdoğan, iktidarı sırasında bir kalkınma patlamasına tanık olan muhafazakâr Türkiye'nin her yerinde efsane bir kahraman gibi algılanıyor.

Türk Savunma Sanayisinin ard arda piyasaya sürdüğü askeri ürünler, halkın göğsünü kabartıyor. Daha fazla dindar seçmen, başörtüsü üzerindeki laik dönem kısıtlamalarını kaldırma ve daha fazla İslami okul (İmam Hatip Liseleri) açma kararından da memnun.