Kıymetli okuyucular! Kelamın ve kalemin bittiği yerdeyiz. Bu olanları anlamak ve anlatmak imkansız. Öldürdükleri insanın cenazesine saldıran katilleri, sırtlan sürüsüne benzetmek istedim. Fakat sırtlanı bile bu benzetmeden tenzih ederim. Bunlar galiba, kafalarına beyin yerine yapay zeka yerleştirilmiş katil robotlar olsa gerek.

KUDÜS'ÜN KIZI

Şirin Ebu Âkıle, 1971 Kudüs doğumlu. Ürdün Yermük Üniversitesi'nden mezun olunca El-Cezire Televizyonu'nda işe başlamış. Filistinlilere yapılan zulümleri dünyaya duyurmak için her türlü tehlikeyi göze alan tecrübeli muhabir Şirin Ebu Âkıle, "Ben Kudüs'ün kızıyım" diyordu.

2000 yılından beri Filistin'de 55 gazete ve televizyon görevlisini kasıtlı olarak öldüren işgal ordusunun katil askerleri, bu defa bütün dünyanın kanını donduran görüntülerle gerçek yüzünü ortaya koydu. Hıristiyan ve Müslümanların beraber katıldığı cenaze törenine hatta cenaze tabutuna saldıran bu gözü dönmüş teröristler, ABD, Avrupa Birliği ve BM'nin bile tepkisini çekti.

Beyler bırakın bu timsah gözyaşlarını! Kınama ve soruşturma gibi oyalama taktikleriyle kimseyi kandıramazsınız. İşte besleyip büyüttüğünüz canavarın gerçek yüzü ortaya çıktı. Bu saatten sonra onu kontrol almaya da gücünüz yetmeyecek. Rüzgar ektiniz, fırtına biçin bakalım!

CENİN MÜLTECİ KAMPI

Tam da Nekbe'nin 74. yılını kederle andığımız şu günlerde, Cenin Mülteci Kampındaki terörist baskınları takip etmek için giden muhabir Şirin Ebu Âkıle, katil keskin nişancıların açtığı ateşle başından vurularak öldürüldü. Yıllardır mazlum Kudüs ve Filistinlilerin acısını dünyaya duyuran bir sesi daha susturdular. Siyonist katiller, çoğu zaman medya mensuplarını özel olarak hedef seçiyorlar.

1948'de yaşanan büyük felaketi unutmadan bugünü değerlendirmek lazım. İşte size Cenin Kampından acı ama gerçek bir olay:

Cenin Mülteci Kampından Halid Raşid Mansur anlatıyor: "Hayfa'dan kaçarken şahit olduğum bir olayı unutamam. Bir kadın çığlıklar atarak ağlıyordu. Çünkü kaçarken bebeği yerine bir yastığı kucaklayıp çıkmıştı. Efsane gibi geliyor ama gerçek. Kendi gözlerimle şahit oldum."

2002 BATI ŞERİA CENİN KATLİAMI

1948’de yaşanan Büyük Felaket Nekbe’de Siyonistler tarafından evlerinden yurtlarından sürülen yüz binlerce Filistinli mülteci, çeşitli bölgelerdeki kamplarda hayatlarını zorlukla sürdürmeye çalışıyordu. Bunlardan biri de Batı Şeria’daki Cenin Mülteci kampıydı. Kampta 14 bine yakın Filistinli, BM yardımıyla zor şartlar altında yaşıyordu.

3 Nisan 2002 gecesi aniden başlayan saldırılar, doğrudan sivilleri hedef aldı. Tanklarla çevrilen kamp, helikopterlerden atılan füzelerle harabeye döndü. Ayakta kalan evler de buldozerler tarafından yerle bir edildi. Uluslararası örgütlerin tesbitine göre katliamda, 1300 kişi şehit oldu. Binlerce insan evsiz kaldı. Ayrıca işgal askerlerinin esir aldığı erkeklerden bir daha haber alınamadı.

Bugün durum farklı mı? İşgal ordusunun gözü dönmüş katil askerleri, Müslüman Hıristiyan fark etmeksizin kendine engel gördüğü herkesi hedefine almış yok etmeye çalışıyor.

SİYONİSTLERİN HEDEFİNDEKİ HIRİSTİYANLAR

Şirin Ebu Âkıle, Siyonistlerin öldürdüğü Hıristiyanların ne ilki, ne de sonuncusu. İngiliz işgalinden itibaren kurulan terör örgütleri, sadece Müslümanları değil, Avrupalı Hıristiyanları da hedef aldı. Bu terörist saldırılarla baş edemeyen İngiltere, çareyi  Filistin'i terk etmekte buldu.

İngiliz Devlet Bakanı Lord Moyne 6 Kasım 1944’te Lehi Örgütü’nün düzenlediği suikast sonucu Filistin’de öldürüldü. Irgun ve Lehi örgütlerinin birlikte düzenlediği kanlı eylemlerden biri Kudüs'te King David Oteli'nin bombalanmasıdır. 22 Temmuz 1946 günü Manda Yönetiminin karargahlarından biri olan King David Oteli'nin bodrumuna konan 350 kg bombanın patlaması sonucunda, 13'ü İngiliz olmak üzere toplam 91 kişi öldü. 17 Eylül 1948’de BM arabulucusu Kont Folke Bernadotte, dört Lehi militanı tarafından öldürüldü.

Çocuk ve kadın katili işgalciler, Amerikalı olmasına aldırmadan buldozeri  Rachel Corrie'nin üstüne sürdüler. Halbuki Rachel, elindeki megafonla onlara seslenerek Filistinlilerin evlerini yıkmalarına engel olmak istiyordu. İsrail buldozerleri 16 Mart 2003'te Rachel’i ezip geçti. Tıpkı insan haklarını çiğnedikleri gibi.

CENAZEYE ON BİNLER KATILDI

Müslüman ve Hıristiyan on binlerce kişinin tam bir dayanışma halinde katıldığı cenaze töreni, Siyonistlerin gözünü korkuttu. Cenaze törenine ve tabutu taşıyanlara vahşice saldıran işgalci askerler, bütün dünyanın nefretini çekti. Birçok uluslararası kuruluş, hem El-Cezire muhabirinin öldürülmesini hem de cenaze törenindeki olayların soruşturulmasını istedi.

Bu saatten sonra Avrupa'nın daha doğrusu dinine bağlı Hıristiyanların, artık bu Siyonizm canavarının geldiği son aşamayı görmesi gerekir. ABD ve Avrupa'yı gerek medya, gerek finans gücüyle hegemonyası altına alan Yahudi lobileri, bütün gerçekleri ters yüz edebiliyor.

Filistin'deki devamlı artan zulüm ve insanlık suçları eğer durdurulmazsa, Siyonistler bütün dünyayı helakete götürecek bir yangınla herkesi yakacak. Dünya barışını tehlikeye atıp büyük çatışmalara, savaşlara sebebiyet verecek. Belki de o zaman iş işten geçmiş olacaktır.

İYİLİK MELEĞİ BİR HEMŞİRE

Ne istediniz, hayatının baharındaki bir hemşireden? Allah rızası için, yaralanan kardeşlerine sağlık yardımı yapmaktan başka bir gayesi yoktu! Onu silahının hedefine alan katil keskin nişancı, sağlık görevlisi olduğunu biliyordu. O güne kadar "Büyük Geri Dönüş Yürüyüşü" gösterilerinde 118 Filistinli şehit olmuştu. 119. şehit ise "İyilik meleği" Rezzan hemşireydi.

2018 yılının 11 Haziran günü Han Yunus şehri sınırında yaralılara yardıma koşan hemşire Rezzan El-Neccar, bir katil İsrail keskin nişancısının kurşunuyla göğsünden vuruldu ve şehit oldu. Bembeyaz önlüğü, başörtüsü gibi kıpkırmızı oldu. Geriye gözü yaşlı anne baba, henüz daha yüzüğünü bile takamamış bir nişanlı ve ardından dua eden binlerce Filistinli bırakıp, yüce şehadet mertebesine ulaştı.

Kendisiyle yapılan bir röportajda “Bu işi gönüllü olarak Allah rızası için yapıyorum” demişti. Gazze'nin kahraman kızı Rezzan El-Neccar, tıpkı Kudüs'ün kızı Şirin Ebu Âkıle gibi göğsünü katil Siyonistlerin kurşunlarına siper etmişti. Biri Gazze'nin, diğeri Cenin'in kahramanıydı.

ENGELLİLERE BİLE KURŞUN SIKTILAR

Filistinlilerin gösterdikleri topyekün direnişte kadın, çocuk, yaşlı ve engelli hepsi bir aradaydı. Bunlardan ikisi İsrail’in saldırılarında yaralanıp engelli hale geldikten sonra bile, cihaddan ve mücadeleden kaçmadılar. Ta ki şehit oluncaya kadar.

Engelli şehit İbrahim Ebu Süreyya da 2008’de İsrail saldırılarında iki bacağını kaybetmişti. Engelli olmasına rağmen katıldığı gösterilerde, işgalciler tarafından 15 Aralık 2017 tarihinde vurularak şehit edildi. 29 Yaşındaki şehidin babası “İbrahim, Filistin için, Kudüs için şehit olmayı istemişti, bugün onun düğün günü” diyerek metanet gösterip Allah’a şükretti.

Filistin davasının sembol isimlerinden biri olan Fadi Ebu Salah ise henüz 30 yaşındaydı. 2008’de İsrail hava saldırısında iki bacağını kaybeden Ebu Salah, ilk günden itibaren “Büyük Dönüş Yürüyüşü”ne katıldı. Elindeki sapanı ustaca kullanan Ebu Salah, İsrail keskin nişancılarının hedefindeydi. 14 Mayıs 2018’de katil siyonistlerin açtığı ateş sonucunda göğsünden vurularak şehit oldu.

Allah hepsine rahmet etsin, zalimleri de kahretsin!