Tarih Nedir, Yeniden Bakalım mı?

Ülkeleri, ulusları, toplumları, kuruluşları etkileyen eylemlerden doğan olayları zaman ve yer göstererek anlatan, bu olaylar arasındaki nedensel bağları, bunların daha önceki ve sonraki olaylarla bağlantılarını, karşılıklı etkilenmeleri, her ulusun kurduğu uygarlıkları, ulusların kendi iç sorunlarını vb. inceleyen bilim.

 GELECEĞİN AYNASI OLAN GEÇMİŞ:

Kılıçdaroğlu, beşinci sınıftan itibaren başörtüsüne izin veren düzenlemeye "Bir süre sonra belki de türban takan kardeşimiz türbanını açacaktır. İlla ömür boyu takacaksın diye bir kural mı var?" diyerek tepki göstermişti.

"Başörtüsü ile okula gidilmesi hukuka ve laikliğe aykırıdır" diyen Kılıçdaroğlu, başını açıp üniversiteye gitmenin devlet kuralı olduğunu dile getirmişti.

Unutma;

"BİR METREKARELİK BEZ PARÇASI !"

CHP lideri, katıldığı bir başka canlı yayında, başörtüsü için "Türban çuldur türban bir metrekarelik bez barçasıdır" ifadelerini kullanmıştı.

AYM'YE DE BAŞVURMUŞTU !

2008 yılında çıkan yasayla başörtü yasağı kaldırılırken, Kemal Kılıçdaroğlu'nun da aralarında bulunduğu CHP'li milletvekilleri Anayasa Mahkemesi'ne (AYM) iptal başvurusunda bulunmuştu.

DSP'li milletvekillerinin de desteğiyle gerekli imzayı tamamlayan CHP, değişikliğin iptali veya yok hükmünde kabul edilmesini ve yürürlüğün durdurulmasını istemişti.

Dikkat;

ERDOĞAN  İLE DEĞİŞEN CHP !

CHP, dün başörtüsü için 3 maddelik yasa teklifini Meclis'e sunmuştu

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın başörtüsü için Anayasa değişikliği teklifine, "Başörtülü kadınların hak ve özgürlüklerine kavuşması için önerdiğimiz bu kanuni zırhı sen destekle Erdoğan" dedi.

ERDOĞAN ÖNCESİ DOĞU VE GÜNEYDOĞU:

▪Tecrit edilmiş bir kitle, boşaltılan köyler, terörün ekmeğine yağ süren devletci politikalar daha şimdi gibi gözümün önünde.

Beyaz toroslar kabusu, korkuyu çağrıştıran devlet ismi...

▪Türkiye’nin Güneydoğu’su bugün hâlâ  etkileri  devam eden geri kalmışlık sorunuyla yüzyüzeydi. Bölgede yaşanan olaylar dolayısıyla olağanüstü yasalar uygulanmakta ve bölge geniş yetkilere sahip olan genel bir vali tarafından idare edilmekteydi.

 ▪1985’te başlayan PKK saldırıları dolayısıyla bölge bir yanda devlet terörü, öbür yanda da PKK terörü arasında sıkışıp kalmaktaydı. Bölge halkı PKK’ye bir biçimde arka çıktığı gerekçesiyle sürekli baskı ve işkence altında tutuşmaktaydı. Özel Tim’in bölgedeki uygulamaları utandıracak noktaydı ve hesap dışıydı . Bölgede yaşayan insanların ne mal ve ne de can güvenlikleri söz konusuydu. İnsanlara bölgede gerektiğinde “bok” bile yedirilmektedi...

 Demokratikleşme ve insan hakları noktasında Güneydoğu son derece geriydi.Yakın bir zamana kadar anlamsız ve çağdışı Kürtçe yasağı dolayısıyla bölge insanları baskılarla yüz yüze gelmiş ve trajik davranışlara mâruz bırakılmıştı.

ERDOĞAN İLE DEĞİŞEN  SÜREÇ:

Erdoğan, 2005’te Diyarbakır’da yaptığı konuşmada  cesur ifadelerle çok güçlü  bir tablo sergiledi. Köy yakmalar ve hak ihlalleri nedeniyle Devlet adına özür dileyen Erdoğan, “Kürt sorunu vardır, benim sorunumdur” dedi. 2009’da umut yaratan demokratik açılım...vb tutumlar  alışıla gelen tüm dogmaları yıktı. Bütün bunların etkisiyle  desteklenmesi   gerekirken yalnız bırakılan  Erdoğan. 

Seni başkan yatırmayacağız çıkışları...

Çünkü ellerindeki ekmek alınıyordu.  Kürt halkı için hiç bir politika üretmeyen, silâhı Kürt halkının kaderi gibi gören ,halkçı geçinen ancak  her taraflarından  ego fışkıran , üsten bakan jakoben tayfanın bedavadan vekil olma fırsatları ellerinden alınıyordu. 

Erdoğan'ı sorgularken dün ve bugün birlikte düşünülerek  hareket edilmezse son pişmanlık fayda vermeyecek.

Erdoğan öncesi iç politikadan iki örnek verdim sadece bu çoğaltılabilir.  Dış politikada Erdoğan öncesi ve sonrası diye başlarsam bir kitap yazmak gerekir. Sürekli ağlamaklı gösterilen ve emzik ile susturulmaya çalışılan  bebeğe  muameleden  oyun kuran bir güçlü  lidere dönüş serüveni.  Erdogan'ı anlatırken bağımlı olduğumu düşünenler olabilir.  Elhamdülillah hakikate bağlı kalarak  eleştirmeyi, sorgulamayı hiç aksatmamışım . Önceki yazılarıma bakılabilir.

ERDOĞAN GİDERSE DIŞ POLİTİKAMIZDA NELER OLUR?

 1- Türkiye, Suriye ve Irak’tan askerlerini çeker ve bunun sonucunda sınır güvenliği yok edilmiş ve içeride yeni oyunlara sahne olan bir ülke ike yüzleşmek zorunda kalırız.

 2- Türkiye, Mavi Vatan davasından vazgeçer. Böylelikle Türkiye’yi Anadolu’ya hapsederek ‘kara’da boğma planları hızlanır.

 3- Borçlanmaya dayalı büyüme modeliyle IMF ve Dünya Bankası yeniden Türkiye üzerinde karar verici konuma gelir.

 4- ABD’ye ödenecek diyet borcu olarak Dedeağaç üstünden Yunanistan’ın Türkiye’ye karşı saldırmasının önü açılır.

 5- Dış Politikada içe kapanan, küresel ve bölgesel mevzularda söz hakkı olmayan “eski Türkiye” dönemine yeniden geçiş yapılır.

 6- Emperyalist  devletlerden alınacak borçlara bedel olarak yerli savunma sanayii hamlelerinden vazgeçilir.

 7- Yıllardır ülkesinin bağımsız bir savunma sanayiine kavuşması için çalışan insanlara türlü bedeller ödettirilir.

 8- Dünya düzeni yeniden kurulurken Türkiye pısırık, pasif ve tarihi mirasından vazgeçmiş bir konuma oturtulur.

 9- Sözde Ermeni soykırımı tanınır.

 10- Ermeni lobisinin “3T” (Toprak, Tanınma, Tazminat) politikasının hukuki olarak da önü açılır.

 11- Doğu Akdeniz ve Karadeniz’deki enerji politikamız sekteye uğrar. Gelecek nesillere ağır bedeller ödettirilir.

 12- Milli sanayii ve yerli tarım politikalarından vazgeçilerek dışa bağımlı bir Türkiye meydana getirilir.

UNUTMA;

ERDOĞAN GİDERSE !!

 Birbirine benzemez 6+1 partinin koalisyonu, yeni istikrarsızlıklara ve kaoslara neden olur.

LGBT gibi sapkın oluşumların nesillerimizi zehirlemesine ve sapkın bir nesil üretmelerine müsade edilir.

Susmak mı?

Konuşmak mı?

Konuşturan Allah'a  hamd olsun.