Bugün Ramazan’ın 10. Günü.. Şimdi tevbe zamanıdır. Ama biz inatla, “uluslararası sistemle birlikte yürümeye devam ediyoruz. Siber Güvenlik Yasası çıkartıyoruz yeni bir TAKRİRİ SUKUN YASASI olarak İklim yasası çıkartmaya çalışıyoruz CoVID’den beter. Aile için bir de pansuman yasası.. Yargı ve vergi muafiyeti verdiğimiz UN WOMAN LGBT’ye destek vermeye devam ediyor. 8 Mart’ta yine inatlarını sürdürdüler ve zaten bayram sonrası, bayram haftası da yerli ve milli KARNAVAL’ımız var! Nesnelerarası iletişimle, insan cinsiyetsizleştirilmekten beter, NESNE’leştiriliyor. Fıtrata savaş açan, Şeytani bir plan olan TRANS HUMANİZM projesi, Uluslararası sistemin dayatması ile vahşice yayılmaya devam ediyor.
Tarihin kavşak noktalarından birinde bulunuyoruz. Ve bizler tarihin yaşayan tanıklarıyız. Hiç kimse dünyada olup bitenleri görmezden duymazdan bilmezden gelme hakkına sahip değildir. Bu dünyada yapıp yapmadıklarımızda, söyleyip söylemediklerimizden hesaba çekileceğimiz bir gün var.
Biz Müslümanlar, alemlere rahmet olarak gönderilen ahir zaman peygamberinin ümmetidir. Görevimiz, ailemizi, ülkemizi, Müslümanları kurtarmak değil, insanlığın kurtuluşuna vesile olacak bir davet ve direniş için ayağa kalkmaktır.
Gelecek günler geçen günleri aratabilir. Ya da bize hayır gibi gelen şeylerde şer olabileceği gibi, eğer biz kendimizi değiştirir, aklımızı başımıza toplar ve yüzümüzü Hakka dönecek olursa ve Allah da bunun sonucu bize yardım ederse (ki edecektir, bizlere vaadi var. Ancak o cahillere, zalimlere, Münkir’lere, Müstekbirlere, Mütrefin’lere, Münafıklara ve Fasık’lara yardım etmeyecek. Aksine onların işlerini sarp dağlara sardıracak ve üstlerine kafirleri, zalimleri saldıracak, üstlerine pislik yağdıracak, bu şekilde onları cezalandırmak, tedib etmek istemektedir) bize şer gibi gelen bu işler bir anda Hayra tebdil olunabilir.. İbrahim Hakkı ne demişti: “Hak şerleri hayreyler / Sen sanma ki gayreyler / Arif anı seyreyler / Görelim Mevla'm neyler / Neylerse güzel eyler.” Allah’ın ipine tutunanlar için korku yok. Mahzun da olmayacaklar. Tek kişi de olsalar, bir aile, bir topluluk, bir ülke halkı, ya da daha fazlası da olsa. Bizi gören, duyan, bilen mutlak iktidar sahibi / Kadir-i mutlak, güç ve kuvvet sahibi bir Allah var. Allah’ın ipini bırakanlardan olursanız, başınıza geleceklerden korkun. Şeytanın ipine tutunursanız, o bütün esbabı cezası ile ademoğullarından intikamını almak için bekliyor.
Gelin hep birlikte tevbe ve istiğfar edelim. Kimin üzerinde, ailesinde, kasasında haram bir şey varsa sahibine iade etsin. Mal, mülk, para, makam, tapu, haksız elde edilen unvan. Onlar Şeytanın üzerinizdeki işaretleridir. Bakın kafanızı liderinize ya da şeyhinize kiraya vermeyin. Onları İlah ve Rab edinmeyin. Aidiyetlerinizi gözden geçirin. Örgütlü yapıların çoğu, ABD’de patlayan PizzaGate / Epstein skandalı gibi yapılar üzerinden ya ele geçirildi ya da yöneticilerinden en azından bazıları tehdit ve şantajlar sebebi ile sanki dillerini yuttu. “Oltayı yutan balık yem istemez”miş. Korkularından akıllarını zail ettiler sanki. Makam ve haksız kazanımlarının kendilerini Şeytanın açık hedefi haline getirmesinden habersiz gibi gözüküyorlar. Gidecekleri limanı bilmeyen kaptanlar gibi oldular. Hiçbir rüzgar onlara korkularını artırmaktan başka bir fayda vermiyor. Ülkemizde de, bölgemizde de, dünyada da gidişat iyi değil. Kimse artırılmış sanal gerçeklikler üzerinden algıları yöneterek insanları daha fazla oylamasın. Artık mızrak çuvala sığmıyor. İşler yasa çıkartarak kontrol edilemeyecek bir noktaya geldi. Ekonomi dibe vurdu. Siyaset de öyle. Aile dağılıyor, Adalet topluma güven vermiyor. Uyuşturucu, Fuhuş, Kumar patladı. Mafya artık mahalle düzeyine indi. Her suçluyu cezaevine atacak olursanız, Mektepleri ya da stadyumları cezaevine çevirmeniz gerek. Bir de diasporadaki suçluları getirip, afla içeridekileri de dışarı çıkartacak olursanız, bunlar ne yer-ne içer, ne yapar, hiç düşündünüz mü?
Bahçeli niçin Öcalan’a o çağrıyı yaptı, ya da Golani nasıl bir anda Suriye’nin başına geçen isim oldu, PKK ile bir anda nasıl masaya oturuldu. Bahçeli'nin şimdi niye hiç sesi çıkmıyor? Bunlar bir anda olmadı. Bundan sonra süreç daha da hızlanacak. ABD ile AB arasındaki meydan okumalar ne anlama geliyor? ABD ve Rusya nasıl bir anda masaya oturdular. Ukrayna’da neyin pazarlığı yapılıyor. NATO ve BRİCS ne olacak?. Ankara neden ısrarla ve inatla, kör bir gidişle ne de her fırsatta “Uluslararası sistemle birlikte hareket etme sözü” veriyor. CHP’ki kim, niçin, nasıl bu hale getirdi. MHP nereye gidiyor? AK Parti ne olacak? İsrail, Kukla bir Filistin devleti ve Kukla bir Kürdistan için düğmeye bastı. Cebeli Dürz üzerinden ve Dürzileri de yanına alarak ilerliyor. Sahi, Avrupa Güvenlik İttifakı içinde Ukrayna’nın safında Rusya’ya karşı savaşa mı gireceğiz. Ya da İsrail de İttifaka katılırsa aynı ittifak yer alacak mıyız. AB bizim stratejin önceliğimiz mi? Yani “uysal koyun”, “ucuz asker deposu” olmaya devam mı?
BOP’un eş başkanı idik, diğer ülkelerin sınır ve rejimlerinin yeniden şekillendirilmesinde biz de masada olacaktık. İşe, Filistin, Suriye, Ürdün, Lübnan, Mısır, Irak ve İran’dan başlayacaklar gibi. Ve tabi Türkiye ayrı “butik bir parsel” Trump için. Kendine bağlı bir yönetimle ülkede herşeyi yeniden dizayn etmek istiyor. Din, tarih, gelecek algısını yeniden inşa ettikten sonra Türkiye büyük İsrail'e giden yolda bir merkez ve Osmanlı toprakları onlar için bir sıçrama tahtası olarak çok çok önemli. Gazze Kudüs ve İstanbul. Ve tabi ayrıca İbrahim koridoru üzerinden Güneydoğudaki Fırat havzası. Bu Türk-Kürt çatışmasını niçin örgütlediler sanıyorsunuz. Bugünkü barış sürecinin fikri altyapısının 3 yıl önce atıldığı, bir yıldır temaslar kurulup, yeni senaryolar yazıldığı, en geç 2030 da bu işin neticelendirilmesi, 2025’de senaryonun sonuçlarının görüleceği konuşuluyor. Yeni Suriye, yeni Irak, yeni İran, Yeni Filistin, Yeni Ürdün, yeni Lübnan ve yeni Türkiye! Ama bizim İHA’larımız, SİHA’alrımız var, bize hiçbir şey yapamazlar değil mi!?
Bakın, bütün bu olanları, olmakta olanları ve olacak olanları gören, duyan, bilen bir Allah var! Şunu görelim, bu planın kilit taşı Gazze! Gazze düşerse sıra Kudüs’e gelecek. Kudüs düşerse sırada, Mekke, Medine ve biz varız. Tabi gelecekte ne olacak biz bilmiyoruz. Tekrar söylüyorum: Allah’ın ipine tutunanlar bir şekilde kurtulacaklar, pek az da olsalar, pek çok da olsalar. Ateş onları yakmayacak, su onları boğmayacak. Eğer İslam ümmetinin bu suskunluğu, perişanlığı, cahilliği büyük bir helaki kaçınılmaz kılıyorsa bu helak gerçekleşecek. Allah kendi kıblesini ve kutsalını bir şekilde koruyacaktır. O konuda bize muhtaç değil. Kendi kıblesini korumakta gaflete düşenleri ise korumaz, onların o zalimlerin eli ile mahvı perişan eder. Mekke, Medine, Kudüs yerle bir edilebilir. Hatta Peygamberin inşa ettiği Süleyman mabedi bile kaç kez yıkılıp yerle bir edildi. Karmati’ler Kabe’yi yıkmadılar mı? Orada kutsal olan Mekanın kendisidir ve orada kan döken ve mabedi yıkanlar da bir şekilde helak olurlar.
İslam ülkelerinin yöneticilerinin hali pür melalini gördük, görüyoruz. Ne yönetimi bırakıyorlar, ne de görevlerini yapıyorlar. Uluslararası sistemin taleplerini aynen yerine getiriyorlar ve kendi tabanlarına hayali vaatlerle onların bu taleplere karşı çıkmalarına mani oluyorlar. Bu anlamda Cemaat, Media ve STK’yı arka bahçelerine hapsedip susturuyorlar. İnsanları, kendileri giderse daha beterinin geleceği ile korkutuyorlar. Ötekilerin gelince yapacaklarını söyleyenler,
Bugün kendileri halkı korkuttukları şeyleri yapıyorlar. “Onlar gelirse, Apoyu çıkartır, PKK’lıları serbest bırakır” diyenler, şimdi çeridekini meclise davet ediyorlar!.
Bana kalırsa herkes cemaat, parti, dernek, vakıf, oda, sendika gibi üyeliklerini pasife alsın ya da ayrılsın ve dışarıdan biri olarak olaylara bakıp, başkalarını dinleyip, özel ve tüzel bir nefs muhasebesi yapıp ona göre karar verip yola devam etsin. İçerine kalmak istiyorlarsa da, sessiz kalmasınlar, Hakkı söylesinler, insanları uyarsınlar. Yoksa dilsiz şeytan olurlar. Ezberledikleri sloganları tekrarlayarak önlerinde gidenleri alkışlamak için elleri hep önlerinde duranlar akıllarını başlarına toplasınlar. Böyle yaparlarsa suç ortağı olurlar. Hakkı söyleyelim, halka kulak verelim. Başınızdakilerin söyledikleri ile ayaklarının gittiği yere dikkat edin bakalım ne göreceksiniz. Hakkın rızasına uygun bir yol izliyorsanız başınıza geleceklerden korkmayın, rızgınızdan az ya da çok yemeyeceksiniz, ecelinizden önce ya da sonra ölmeyeceksiniz. Şunu iyi bilin ki, kaderinizden başka bir kaderiniz de yok. Akıllı, dürüst ve cesur olun. Haksızlıklar karşısında susan dilsiz Şeytanlardan olmayalım. Hakkı müdafaa sadedinde gereğinde düşmanımızın hakkı için liderimiz, şeyhimiz, haksız olan babamız da olsa, Hakkı söyleyelim, Hakkı tutup kaldıralım. Takım tutar gibi, Parti, cemaat taraftarı olmayalım.
Biz ahir zaman peygamberinin ümmetiyiz. Fitne zamanıdır. Zor bir dönemden geçiyoruz. Unutmayalım ki, Allah’ın kolaylaştırdığından daha kolay ve zorlaştırdığından daha zor bir iş yoktur. Eğer Hak yolda ilerlersek her işi asan eder Allah onlara. Global tehditlere karşı Global bir cephe ve çözümlere ihtiyacımız var. Mekke dönemine, Hılful fudul günlerine geri dönmeliyiz. Çağrımız bütün insanlığa olmalı. İçimizden biri Mürted olabilir, ama dışarıdan birileri dine girebilir ya da Müslümanlarla birlik olabilir. Yeni bir İttifak cephesine ihtiyacımız var. İttihad bu ittifaktan doğacak inşallah. Bizler de yeniden Müslüman olacağız. Tecdidi iman eyleyeceğiz. Mesela ben “Tecdid-i iman” deyince kimse sesini çıkarmaz da, “Partinizi, Tarikatını yeniden gözden geçirin” dediğim de birilerinin tüyleri diken diken olur. Çünkü içimizde birileri din ve devlet büyüklerini, dün olduğu gibi, bugün de İlah ve Rab edinmiş vaziyette. “Çözüm ne” diyorsunuz ya, bildiklerinizle amel ederseniz, Allah size bilmediğinizi öğretecek. Şeytanlar fazla mesai yapıyor da, ömürlerine bereket melekler tatile çıkmadı ki!
Çaresiz değilsiniz, çare SİZ’siniz. Bütün mesele aklımızı, imanımızı, vicdanımızı ve cesaretimizi kuşanmamızdan geçiyor. Kendi nefsinize değil, (çünkü Şeytan orada gizleniyor) liderinizin, örgütünüzün, Şeyhinizin nefsine de güvenmeyin. Allaha güvenin. Bütün ihtiyaçlarımızın tek kefili var, o da Allah (cc).. Hasbunallah / Allah yeter! Onun Ebabil kuşları var. Karıncalar bizim duacımız olduktan sonra delikanlı Davud’ın sapan taşı bile Calud’u (nam-ı diğer Goliath), onun mirasçılarından Trump’u devirmeye yeter! Evet çözüm şurada: “Allaha dayan, sa’ye sarıl, hikmete ram ol, yol varsa budur bilmiyorum başka çıkar yol”. Selam ve dua ile.