Hayır böyle olmamalı idi! KKTC deyince bu gün insanların aklına Kumar geliyor, sahte diploma, para aklama geliyor, Falyalı’dan sonra artık uyuşturucu, fuhuş, kadın ticareti, Pedefoli, insan kaçakçılığı, şantaj kasetleri akla gelmeye başladı. Şimdi buna bir de cinayet eklendi. Son zamanlarda daha çok CHABAT akla geliyordu..

KKTC dediğiniz yer 3.355 km², 400.000 nüfuslu bir yer. Yüzölçümü olarak Osmaniye ili kadar, Nüfus olarak Aksaray kadar. Rum kesimi ise 9.240 km², yani neredeyse KKTC’nin 3 katı. Nufusu da öyle: 1.370.754 kişi.

Kıbrıs Barış Harekâtı, 20 Temmuz 1974’de oldu. Kıbrıs Barış Harekâtı'nın üzerinden 50 yıl dolmasına 2 ay 17 gün kaldı. Henüz daha Maraş bölgesi ile ilgili sorunu çözemedik. Sözde 20’den fazla bölgedeki devletin sınır, rejim ve iktidar yapılarını dönüştürmek için BOP’da ABD ile eş başkanız, İngiltere ile Stratejik ortağız, dahası AB kapısında Turhan’ın karikatüründeki gibi, yavrularını emziren domuzu emmek için domuz ağılının kapısında yarım asırdır bekliyoruz, ama bu konuda bir gelişme yok. Türkiye, Avrupa Birliği (o zamanki adıyla Avrupa Ekonomik Topluluğu-AET) üyeliği için ilk resmi başvurusunu 14 Nisan 1987 tarihinde yaptı. Türkiye’nin AB üyelik başvurusunun üzerinden tam olarak 38 yıl ve 19 gün geçti. AET’ye ortaklık için ilk başvuru ve Ankara anlaşmasının tarihi 12 Eylül 1963.. Yani AB kapısındaki bekleyişimizin üzerinden 62 yıl geçmiş. “Batıya kalkan tren” sürekli rotar yapıyor!

Kıbrıs, konusunun kökleri çok eskilere gider. Kıbrıs 1878'den itibaren Osmanlı'dan kiralanarak Britanya yönetimine geçti; 1914'te İngiltere adayı ilhak etti. 1960 yılında  Türk ve Rum halkı tarafından ortaklaşa Kıbrıs Cumhuriyeti kuruldu. Ancak Rumlar Yunanistan’ın ve Kilisenin desteği ile  "Enosis" (Yunanistan'a ilhak) çabaları başlatıldı. Ardından Türkler’e yönelik saldırılar başladı. Bu saldırılar 1963-1974 Arası zaman zaman yayılarak ve şiddetini artırarak devam etti. 15 Temmuz 1974’te Yunan cuntası destekli darbe ile Kıbrıs Cumhurbaşkanı Makarios devrildi ve yerine EOKA’cı Nikos Sampson getirildi. Ardından 20 Temmuz 1974’de Barış Harekâtı başladı. Türkiye, 1960 Garanti Antlaşması’nın verdiği haklara dayanarak askeri müdahalede bulundu. 1. Harekât: 20 Temmuz 1974’te TSK, havadan ve denizden Kıbrıs’a çıkarma yaptı (Girne bölgesi). 22 Temmuz 1974’te ateşkes ilan edildi, ama saldırılar sürdü. 14 Ağustos 1974’de Cenevre görüşmelerinden sonuç alınamayınca 2. Harekât başladı. Türk ordusu Lefkoşa’dan Gazi Mağusa’ya kadar olan bölgeyi kontrol altına aldı. Kıbrıs adası fiilen ikiye bölündü. 1983’te Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) ilan edildi. Ve KKTC’yi resmen tanıyan tek ülke Türkiye!

KKTC’de işler öyle bir noktaya geldi ki, kalabalık grublar Türkiye’yi işgalci olarak görerek protesto etmeye kalkabiliyor. Öte yandan Türkiye AB’ye girmek istemiyor mu? o zaman şöyle diyorlar, “madem Türkiye AB üyesi olmak istiyor, Tük dünyası AB ilişki kurmak için Rum’ları tanıyor, peki biz neden burada bu şartlar altında yaşamaya mecbur bırakılıyoruz.

Aslında ABD’de ne oluyorsa, “Küçük Amerika” hayalleri ile geldiğimiz noktada ABD’de olumsuz anlamda ne varsa bizde o var gibi sanki. Bizde ne varsa “Yavru vatan”da da o var. Ya da tersinden okursak, “Yavru vatan”da ne varsa, “Anavatan”da o var.

Son günlerde KKTC, Türk dünyasının Kıbrıs Rum Kesimi’ni “Kıbrıs Cumhuriyeti” olarak tanımasıyla gündeme gelmişti. Bir de Gazze düşerse Trump’ın Kıbrıs ile ilgili planları da var. O zaman tabi İsrail Mısır ve Lübnan federasyonu ile Doğu Akdeniz büyük ölçüde İsrail’in “Münhasır alanı” olacak. Yani “Mavi Vatan” hayalleri de suyunu çekecek. Bu arada denizde Mavi Vatan hayalleri kurarken biz ülkemizde, Chemtrails belası sebebi ile Mavi gökyüzünü kaybettik. Başımızdan pislik yağdırıyor birileri. Havamız boz bulanık bir su rengine döndü.

Zaten burnumuzun dibinde tüfek atımı menzilde, aramıza sınır çizgisi bile sığmayan bir Meis adası var, Yunanistan’a ait. Yunanistan kara sularını 6 milden 12 Mile çıkartacak olursa, balıklarımız bile denize açılamayacak nerede ise.

Mustafa Kemalordular ilk hedefiniz Akdeniz’dir, ileri” dedi ama kimse duymadı. Ordu yokmuş zaten o cephede. Meis Yunan’da kaldı, Lozan’da da ayıp olmasın diye konuyu gündeme getirmedik zaten. “Yurtta Sulh Cihanda sulh” prensibinin ardından, ne kimsenin bir karış toprağında gözümüz var ne de kimsenin bizim bir karış toprağımızda gözü olmasın” dedik ama, Kardak krizi ile de artık “ne olacak böyle” diye düşünmeye başladık. Halbuki, Şeriat’tan kurtulup rakıyı içinde “Yunan’la kardeş olduğumuzu” anlamıştık ama, Yunanlılar sanırım UZO içiyorlar, o da anlaşılan onlar üzerinde bizdeki rakı etkisini yapmıyor. Artık rakı da kesmiyor artık, bizimkiler de uyuşturucu işine girdiler baksanıza.

Yunanistan artık bizi bıraktı İsrail’le flört hayatı yaşıyor. Biliyorsunuz bizde flört hayatı, nikah dışı cinsellik içeren arkadaşlık da haram. Yunan bu işten anlamıyor. Onların çıplaklar kampı bile var. Ne var yani, bizim de Karnavalımız var, o eksikliği yatlarda, özel otellerde karşılamaya çalışıyoruz. Beyaz Türkler demokratik yöntemlerle (!?) her şeye bir çare buluyorlar, üretiyorlar. “Demokrasilerde çare tükenmez” diye bir söz var biliyorsunuz!  Tabi bir takım CHP’li “Laikçi Müslüman” kendilerini Şeriatla bağımlı hissetmedikleri için, onların nev-i şahsı’na münhasır Müslümanlıkları, Kitab’a, Risalet’e dayalı Müslümanlıkla pek uyuşmuyor.

Bakalım Trump’un “kilise devlet ayrılığı” konusunun bugün yeniden ele alınması gerektiğine ilişkin düşünceleri ile, Papa olmak istediğine ilişkin açıklaması, sağda ve solda, milliyetçi ve liberal kesimdeki ABD ile uygun adım politikası üzerinden bu konuda nasıl bir etki oluşturur göreceğiz.

Bu arada unutmadan, Türk yurttaşı Doğan Kasadolu’nun 20 Nisan 2025’de bir basın açıklaması oldu ama nedense hemen hemen kimse bu konuyu gündeme getirmedi. Konu, Güney Kıbrıs’ta, yani Kıbrıs Rum kesiminde aylardır tutuklu bulunan Türk yurttaşı bir Musevi var. Adı: Simon Aykut!

Peki Aykut niye tutuklu, suçu ne? Aykut KKTC’de gayrimenkul almış. İşlem yasaya uygun. Peki bundan Rum’lara ne? Suçlama ilginç, satın aldığı gayrimenkul eskiden bir Rum’a aitmiş. Yani Aykut KKTC’de, Rumlara ait bir gayrimenkulü gasbetmiş. Dikkat! AB, Rum yönetimini Kıbrıs Cumhuriyetinin yasal ve resmi muhatabı olarak kabul etmiş oluyor. Dolayısı ile bu karar AB ülkelerinde de kabul görecek ve daha sonraki benzer işlemler için emsal teşkil edecek bir karar.

Türk Cumhuriyetleri AB’nin 12 Milyar dolarlık fonundan yararlanmak için, ABD ülkelerini bir bütün olarak tanımaları gerektiğinden , dolaylı olarak Kıbrıs Rum kesimini de tanımış oluyorlardı.  Kıbrıs Rum yönetimi Kıbrıs Cumhuriyeti olarak tanırken de KKTC’yi işgalci olarak tanımış oluyorlardı. Şimdi işe bakın: KKTC’de gayrimenkul sahibi olan herkes için, bu emsal karar üzerinden, GASB iddiası ile dava açılabilir, tutuklanabilir, mahkum edilebilir, AB ülkelerine girişi yasaklanabilir, kişi cezasını çekmek üzere Kıbrıs Rum kesimine gönderilebilir. Bu konu Türk vatandaşlarını da yakından ilgilendiriyor. Hatta bu kişilerin AB ülkeleri bankalarındaki paralarına, onların mal varlıklarına da bu şekilde, tazminat, kefalet, teminat olarak el konulabilir.

Peki niye bir Türk üzerinden böyle bir karar almadılar?

Çok basit, Türklerin Rum kesimi ile teması yok. İkincisi, Kıbrıs yönetimi bu yönde bir karar almadan Avrupa ülkelerinin bu konuyu bu şekilde gündeme getirmesi çok uygun olmayacaktı.

Peki niye bir başkası değil de, bir Musevi! Bu konu ilginç ve önemli. Musevilerin birden fazla ülkeyle ilgili pasaportu var ve kolayca kurtulabilirler. Ama bu gerekçe ile bir Musevi’nin bile tutuklanıyor olması bir kararlılık ve cesaret örneği. Hatta, özellikle Türk vatandaşı da olan CHABAT’ın burada çok büyük ölçüde gayrimenkuller almaları, yatırımlar yapmaları bu anlamda Rumların onlarla doğrudan ve dolaylı bir şekilde bazı pazarlıklar yapmasına kapı aralayacaktır.

Zaten bir Avrupa ülkesinin daha pasaportunu taşıyorsanız, KKTC’ye. Türk Pasaportunu gösterecek, Rumlara da Alman, Fransız, İngiliz ve İtalyan pasaportunuzu göstereceksiniz ve AB ülkesi pasaportu ile gidip bir de Rum kesiminde yatırım yapacak ve anlaşacaksınız.

Öyle de oldu, Kıbrıs Rum kesiminde Fransız, İtalya, Almanya, Hollandalı birileri yatırımlar yapmaya başladılar. Neyse, bu günlükte bu kadar. Anasının hali bu iken yavrusunun hali ne olacak ki! KKTC üzerine yazacak çok şey var da, hangisini yazacaksın ki! Selam ve dua ile.