Çin tarihi Türk tarihi demektir. Çin tarihinde Türk kökenli hanedanların etkisi yadsınmaz. Hatta Çin Halk Cumhuriyeti başkenti Pekin’in, Türkçe kökenli bir yer adlandırması olduğunu cümle alem biliyor. Balık/Balığ sözcüğü eski Türkçe ve bugünkü anlamında olduğu gibi şehir/kent karşılığında kullanıyordu. Göktürkler İlteriş Kağan´ın 680 yılında devleti yeniden teşkilâtlandırdığını işitince “balıktakiler dağa çıkmış, dağdakiler de aşağı inmişti”. Tonyukuk Kitâbesi’nde de Çin’e yapılan Türk akınlarından bahsedilirken Çin şehirleri balık sözü ile anılmaktadır.

Kitâbede Tonyukuk, bir akın sırasında yirmi üç Çin balığını tahrip ettiğinden ve Çin´in doğusunda bulunan Şantungbalık´tan söz eder. Göktürkler´in kuzey ve doğusunda yaşayan Dokuz Oğuz Türkleri´nin ise Togubalık adlı bir şehirleri vardı. Orta Asya’da, özellikle de Çin Türkistanı’ndaki yolculuk ve araştırmalarıyla bölgenin tarihteki stratejik rolünü ortaya çıkaran Macar asıllı İngiliz arkeolog ve coğrafyacı Aurel Stein tarafından Tunhuang şehrinde bulunan ve V. Thomsen tarafından okunan Göktürk yazısı ile yazılmış bir el yazmasında Turfan şehrine Koçubalık denmektedir. Yine Göktürkçe yazılmış Ongin Yazıtı´nda 'kamug balıkka tegdim' - bütün şehirlere yetiştim- cümlesi geçmektedir. Uygurlar büyük şehirleri küçük şehirlerden 'ulug balık' adıyla ayırıyorlardı. Uygur Hâkanı Moyen-çor (747-759), Orhun ile Selenga´nın birleştiği bölgede Baybalık adlı kenti, Çinli ve Soğdlu ustalara yaptırmıştı.

Yine Moyen-çor zamanında Karabalgasun yanında kurulan bir diğer şehir de Ordubalık adını taşıyordu. Uygur Hâkanlığı´nın meşhur başşehrinin adı ise Beşbalık´tı. Yengibalık veya Yangıbalık da Uygurlar´ın bir diğer şehriydi. Yine Uygur şehirleri arasında Canbalık adını taşıyan başka bir şehir daha vardı. Hazar Hâkanlığı´nın başşehri olan İtil şehrinin bir diğer adı Hanbalık´tı. Hatunun oturduğu şehre de Hatunbalık deniliyordu. Bunun yanında Asya’daki Karakorum ve Pekin şehirleri Hanbalık adıyla tanınmışlardı.

Ayrıca bazı seyyahlar Pekin şehri için İlibalık deyimini de kullanmışlardır. Cengiz Han'ın torunu, Çin'deki Yuan Hanedanlığı'nın kurucusu ve ilk İmparatoru, Moğol İmparatorluğu’nun kağanı Kubilay, Moğol İmparatorluğu başkentini Kuzey Çin’e nakletti. Fakat, bir Çin şehri olan Pekin ona uygun gelmiyordu. Bu yüzden Türkistan’dan getirttiği Türk ve diğer ülkelerden Müslüman mimar ve ustalara yeni bir şehir inşâ ettirdi. Adına da Han şehri anlamına gelen Türkçe Hanbalık dendi.

 China /Çin etnik bir ulus adı değil coğrafi adlandırmadır…

Sevan Nişanyan Etimolojik Sözlüğü'ne göre Türkçedeki "Çin" kelimesi, Farsça Çīn (چین) kelimesinden Türkçeye girmiştir; bunun kökeniyse Soğdcada aynı anlama gelen Çīn kelimesidir. Bazı kaynaklarda Farsça Çīn sözcüğü kökeninin Sanskrit Cīna (चीन) kelimesine kadar dayandığını ileri sürülür.

Dilbilimcilere göre Sanskrit Cīna kelimesinin Çin'e atfen kullanımı ise MS 150'ye dayanır. Çin'de resmi dil olarak yaygınlaşan Pekin lehçesi Mandarin ya da Standart Çince ikinci dil olarak Han Ulusu'nun çoğunluğu tarafından konuşulmaktadır. Çin, resmî olarak 56 farklı etnik grubu tanımaktadır; bunların en büyüğü, toplam nüfusunun yüzde 91,51'ini teşkil eden Han Çinlileridir. Dünya'nın en büyük tek etnik grubunu oluşturan Han Çinlileri/Han insanı/Hànrén; Şincan ve Tibet özerk bölgeleri haricinde Çin'in tüm idari bölümlerindeki en yüksek nüfuslu etnik grubunu teşkil ederler.

2010 nüfus sayımına göre Çin nüfusunun yüzde 8,49'u etnik azınlıklardan oluşur. 2000 nüfus sayımıyla karşılaştırıldığında Han nüfusu 66.537.177 kişi veya yüzde 5,74 oranında, tüm 55 etnik azınlığın toplam nüfusuysa 7.362.627 kişi veya yüzde 6,92 oranında arttı.

 Ankara - Pekin ekonomi ilişkileri…

Türkiye ile Çin Halk Cumhuriyeti arasındaki diplomatik ilişkiler 1971’den başlıyor. 2010 sonrası iki ülke arasında ilişkiler, “Stratejik İşbirliği” düzeyinde kabul görmüş. Türkiye ve Çin yakın işbirliğini BM, G20, CICA, ŞİÖ, AIIB, APSCO gibi çok taraflı platformlarda da sürdürmekte. Çin Halk Cumhuriyeti (ÇHC); Türkiye’nin, Almanya ve Rusya’dan sonra dünyada üçüncü, Uzak Doğu’da ise en büyük ticari ortağı.

Türkiye’de 31.12.2013 tarihi itibarıyla büyük çoğunluğu toptan ve perakende ticaret sektöründe faaliyet gösteren 540 adet ÇHC sermayeli şirket kayıtlı olduğu görülüyor. ÇHC menşeli 23 adet de irtibat bürosu mevcut. 2018'de gelindiğinde, Lojistik, elektronik, enerji, turizm ve gayrimenkulde faaliyetlerini sürdüren Çinliler etki alanını genişletiyor. Bank Of China ve ICBC’nin Türkiye’ye girişi sonrasında şirket akını daha da hızlandı ve Çinli şirket sayısı 1000’i buldu. 2007-2014 Mart tarihleri arasında Çin sermayeli şirketler için 20 adet teşvik belgesi düzenlenmiş. Söz konusu belgelerde öngörülen yatırım tutarı yaklaşık 93 milyon TL seviyesinde. Türkiye açısından Çin ile gerçekleştirilen ithalat ve ihracat işleminde orantısızlık söz konusu. Nasıl mı? 2019’da Çin’e yapılan ihracat 2,5 milyar dolar olarak gerçekleşirken, ithalat ise 17 milyar doları aştı. Çin’in ülkemize yapmış olduğu toplam yatırım miktarının 2 milyar Dolar civarında olduğu tahmin ediliyordu. Oysa 2019’da Türkiye’deki Çin yatırımları, 2,6 milyar doları aştı. bugün bu rakam hangi miktarı gösteriyor bilemiyorum?

Bu yatırımların sektörel dağılımı; enerji, altyapı, lojistik, finans, madencilik, telekomünikasyon ve hayvancılık alanlarında. İki ülke Merkez Bankaları arasında Şubat 2012 tarihinde bir para takası (swap) anlaşması imzalandı ve Mayıs 2019’da yenilendi. Çin sermayesinin yatırım süreci 2015 yılında Tekstilbank’ın yüzde 24,5 hissesinin Çin Endüstri ve Ticaret Bankası (ICBC) tarafından satın alınmasıyla başladı. Sonraki yıllarda Fina ve İstanbul Avcılar'daki Kumport Limanı'nın yüzde 64'lük hissesi, Demirer Kablo, Netaş Telekom, Boyracı İnşaat ve Trendyol’un Çinli şirketler tarafından belli oranlarda satın alınmasıyla devam etti. 2019’da Yavuz Sultan Selim Köprüsü ve Kuzey Marmara Otoyolu’nun çoğunluk hissesi de Çinli bir konsorsiyum tarafından satın alındı. Çin sermayesi, Türkiye’yi ahtapot gibi sarıp sarmalamayı sürdürüyor. Çin Halk Cumhuriyeti İstanbul Başkonsolosu Cui Wei, Türkiye’deki Çin yatırımlarının 2020 yılı sonunda 4 milyar doları aştığını söylemişti.

ÇHC’de faaliyet gösteren 37 adet yatırımcı Türk firmasının toplam yatırım tutarı 396,3 milyon ABD doları değerinde. Ayrıca, dünyada alanında ön sıralarda yer alan Çin ve Türk inşaat sektörleri üçüncü ülkelerde de işbirliği yapıyor.

 Türkiye’de faaliyet gösteren bazı Çin Firmaları…

China Railway Construction Chian National Aero-Technology Dongfang Electric Corporation China General Technology Holding China National Machinery and Equipment Corp China National Petroleum Corporation Shangde (Güneş enerjisi şirketi) Chongqing Lifan (Chery marka otomobil üreticisi) Huawei Technology (3. nesil cep telefonu). Huawei, Çin dışındaki en büyük ikinci Ar-Ge Merkezi'ne ev sahipliği yapan Türkiye'de 200 yeni mühendis istihdam etti. 2014’te ülkemizi ziyaret eden ÇHC vatandaşı 199.746 kişi, 2018 yılında Çin’den ülkemize gelen turist sayısı yüzde 60 artışla 394 bin, 2019 yılında bu rakam ise 427 bine yükseldi.

Çin yönetim sistemi…

1 Ekim 1949 tarihinde kurulan ÇHC’nin siyasi yapısı tek parti yönetimine dayanmaktadır. İktidardaki Çin Komünist Partisi (ÇKP) 1921 yılında kurulmuştur ve 86 milyonu aşkın üyesi bulunmaktadır. ÇKP’nin Genel Sekreteri aynı zamanda Devlet Başkanı’dır.

Çin İstihbarat örgütü…

Çin Halk Cumhuriyeti’nin güvenlik (istihbarat) teşkilatı; Pekin’de Kamu Güvenliği Bakanlığı’na yakın bir merkezde Devlet Güvenlik Bakanlığı (MSS) karşı istihbarat, yabancı istihbarat ve siyasi güvenlikten sorumlu istihbarat kurumu. MSS, tutuklama veya savcılıklar ve mahkemeler tarafından aynı gözetimde devlet güvenliğini ilgilendiren suçlara ilişkin düzenli polis olarak insanları gözaltına almada yetkili.

Devlet güvenlik bürolarının ağı ve Devlet Güvenlik Bakanlığı, kamu güvenliği bürolarının ayrı ancak paralel ağ ile karıştırılmaması gerekir, olağan güvenlik (devlet güvenliği olmayan) için sorumlu olan Çin Halk Cumhuriyeti, Kamu Güvenlik Bakanlığı tarafından ulusal düzeyde uygulanan polislik ve ilgili idari konularda karar yapıcı olarak bir görev üstlenir.

İki sistem yerel düzeyde her ne kadar büyük ölçüde iş birliği ve sık sık kaynaklarını paylaştırmayı gerektirse de, idari olarak ayrıdır. Çin Komünist Partisi Merkez Komitesi ve Ulusal Güvenlik Bakanı Komutanlığı Siyaset ve Hukuk Komisyonu Genel Sekreteri Liu Fuzhi’ye göre, MSS’nin görevi, “düşmana karşı etkin önlemlerle devletin güvenliğini sağlamak” ajanlar, casuslar ve Çin’in sosyalist sistemini sabote etmek veya devirmek için tasarlanmış karşı-devrimci faaliyetler.” MSS’nin temel misyonlarından biri, yurt dışındaki çeşitli ülkelerdeki hedeflerden yabancı istihbarat toplamaktır. Birçok MSS acentesinin Çin Büyükşehir Bölgesi’nde (Hong Kong , Makao ve Tayvan ) faaliyet gösterdiği ve dünyanın birçok yurtdışı Çin topluluğuna entegre oldukları söylenir.

MSS kontrolü altında Çin istihbarat ajanları, geçmişte ABD İstihbarat örgütlerine karşı göreceli bir başarı elde etmişti. Bir noktada, ABD, Kanada, Batı ve Kuzey Avrupa ve Japonya’da işadamı, bankacı, akademisyen ve gazeteci kimliği ile faaliyet gösterirler. Çin istihbaratının ana sorumlulukları siyasi güvenlik, yabancı ülkelerde karşı istihbarat, Çin halkını korumak, yabancı casuslar ile hükümeti devirip devrim yapmak isteyenlerin faaliyetlerini önlemektir.

İstihbarat örgütlerinin “sanayi ve ekonomi casusluğu” Çin’in artan ekonomik gücüyle birlikte, casusluk iddiaları da yoğunluk kazanıyor. Çünkü Çin, tüm dünyaya, bilhassa çok yakın dost, stratejik müttefik, ticari ortak ve diğer parlak cümlelerle kendisine inandırdığı ülkelere en çok ajan-casus ihraç eden ülke. Çin istihbarat örgütü, yüksek nitelikli bazı Çinli çalışanlarla bağlantı kuruyor. Çin istihbaratı, yurtdışındaki Çinli öğrenci, bilim insanı ve kalifiye çalışanları, “amatör-casus” olarak görevlendiriyor. Örneğin Almanya’da üniversite eğitimi gören ya da bilim insanı sıfatıyla araştırma departmanlarında çalışan Çinliler, istihbarat topluyor. İngiltere iç istihbarat servisi MI5, yıllar önce 300 büyük şirketi, Çin hükümetinin yürüttüğü ekonomik casusluk faaliyetlerine karşı uyarmıştı.

Çin askeri istihbaratının desteğiyle yürütülen casusluk faaliyetlerinin doğrudan İngiliz şirketlerinin sırlarını hedef aldığı, bu bağlamda özellikle ekonominin kalbini oluşturan büyük bankalar ve finans sistemlerinin bilgisayar sistemlerinin de saldırıya maruz kalabildikleri ve saldırıdan özellikle Çin ile iş yapan firmaların etkilendiği de belirtilmişti. Çin’in ABD’de 25 binin üzerinde istihbarat görevlisi olduğu söyleniyor. Çin istihbaratı tarafından yetiştirilen ajanlar, Asyalılarla sınırlı değil, bütün etnik gruplardan eleman mevcut ve Çin istihbaratının birinci önceliği silahlarla ilgili teknolojileri ele geçirmek. Çin ve ABD gizli servisleri arasında kıyasıya kanlı bir savaş bir sürüyor. Çinliler ABD’li meslektaşlarına karşı oldukça başarılı. Birkaç yıl önce ABD Personel İdare Dairesi’nin (OPM) “çok hassas verileri” içeren veri bankalarına yönelik iki saldırı gerçekleşmiş, Çin bağlantılı hackerlar Amerikan hükümeti personelinin verilerini elde etmişti.

Çalınan veriler arasında Amerikan istihbaratı CIA ajanlarının verileri de bulunuyordu. 1980 sonrası Çin’in ABD’ye yerleştirdiği ajanları için ev, araç ve diğer harcamaları için ayırdığı bütçenin 30 milyon dolar civarında olduğu iddia edilmişti. Bu rakam 2000’li yıllarda 2 milyar dolara, 2010 dan sonra ise 3 milyar dolara çıkmıştır. Son 2 yıl içinde 44 Çin ajanı ABD’de tutuklanmış ve yargılamalar sonucunda 15 yıldan başlayıp muhabbet hapse kadar çeşitli ağır cezalara çarptırmıştır. Son 10 yılda Avusturalya’da bin, Kanada’da ise bin 500’e yakın Çin ajanı yakalanarak cezaevine konulmuştur. Çin’in en çok casusluk ağının bulunduğu ülkeler Hongkong, Tayvan, Singapur, Japonya, Filipinler, Malezya, Endonezya, Avustralya, Yeni Zelanda, Kanada ve Orta Asya Türk Cumhuriyetleri’dir. Çin, 2010-2012 yılları arasında 18 ila 20 kişinin CIA için muhbirlik yaptığını tespit etti.

Çin iki yıl içerisinde Amerikan istihbarat servisi CIA için çalışan 20 kişiyi ya öldürdü ya da tutukladı. Yakalananlardan 12’sinin öldürüldüğü, geriye kalanların cezaevine konduğu belirtiliyor. ABD’nin Çin’de 2010 yılına kadar iyi çalışan muhbir ağı, ağır bir darbe aldı. Geçmişte CIA eski ajanı Aldrich Ames ve FBI eski ajanı Robert Hanssen bildiklerini Rus istihbarat servislerine ileterek çok sayıda Amerikan ajanının yakalanmasına sebebiyet vermişti. Yakalananların en az 10’u idam edilmişti. CIA, daha önce Çinli istihbarat örgütlerinin Amerikalı gençleri casus olarak kullanma girişimlerinin olduğu uyarısında bulunmuştu.

Çin istihbaratının Türkiye'de nüfuz alanı…

medya grubu CRI’nın (China Radio International - Çin Uluslararası Radyosu) Türkiye’deki uzantısı “CRI TÜRK”, Türkiye medya pazarına ”merhaba” dedi. CRI TÜRK Fm, Türkiye’de İstanbul – Ankara ve İzmir’in dışında toplam 11 metropol merkezde yayın yapan ulusal bir radyo kanalı olarak faaliyet ediyor.

Üç il dışında, Antalya - Bodrum - Gaziantep - Eskişehir - Adana - Kocaeli - Tekirdağ - Bursa - Kayseri illerinde yayın yapan CRI Türk FM, tarzında Türkiye’nin en geniş kapsamlı yayın yapan radyosu olarak pazara giriş yaptı. CRI TÜRK FM aynı zamanda Türksat uydusu ile de yayınlarını geniş kitlelere ulaştırıyor ve Türkiye ile Çin arasında bir köprü olmak amacını taşıyor.

Türkiye aracılığı ile Çin’e ve Asya’ya sunulmak istenen haberlerin aracılığını da üstlenen radyo, bu konuda bir haber ajansı gibi de çalışıyor. Ürettiği özel haberleri hem Türkiye’de hem de Çin ve Asya bölgesine İngilizce ve Türkçe dillerinde servis ediyor. Çin istihbaratı MSS’nin Türkiye’de faaliyetleri biliniyor. İstihbarat raporlarında Çin gizli servisinin Türkiye’den devşirdiği birçok ajanını uluslararası Pekin radyosunun Türkçe bölümünde istidam ederek, Türkiye için yapılan Türkçe yayınlarda propaganda ajanı olarak kullandığı bilgileri mevcut.

Çin Halk Cumhuriyeti, 1960’lı yılların sonlarından itibaren Türkiye’deki casusluk faaliyetleri iki ayrı yönden müdahale etmektedir: birincisi, Türkiye’de “Maocu” olarak ortaya çıkan yapılanmalara tam bir lojistik destek vermek; ikincisi ise, daha önce Türkiye’ye göç etmiş Doğu Türkistan cemaatini kontrol altında tutmak! Çin Komünist Partisi Merkez Komitesi’ne bağlı MSS (Devlet Güvenlik Bakanlığı), Guoanbu (Guojia Anquan Bu), MPS (Kamu Güvenlik Bakanlığı), Halk Kurtuluş Ordusu bünyesi içindeki 8341 Unit-Central Security Regiment örgütünün İkinci Departmanı ve Uluslar arası İrtibat Departmanı ve Yeni Çin Haber Ajansı (Xinhua), Türkiye ile ilgili tüm istihbarat ve ajitasyon faaliyetlerinden sorumlu. Çin İstihbaratının faaliyet gösterdiği 50’nin üzerindeki ülke arasında Türkiye ön sıralarda. Servisin, Yeni Çin Haber Ajansı’nın yanı sıra, yönetim ve uluslararası ilişkiler alanlarında elemanlarına akademik düzeyde eğitim veren iki enstitüsü bulunuyor.

Çin İstihbarat Servisi’nin Batı’daki en önemli partneri, Almanya Dış İstihbarat Servisi olan BND (Bundesnachrichtendienst), Ortadoğu’daki ise İran gizli servisi VAJA / VEVAK / MOIS’dir. Almanya, İran ve Çin ekseninde en önemli hedef ülke ise jeopolitik konumundan dolayı Türkiye’dir. Çin İstihbaratının Türkiye’deki saha faaliyetlerinde insan kaynakları sıkıntısı çektiği malûm. Bu sorunu aşmak için ilk elden başvurdukları yöntem, para ve şantajla İstanbul, Kayseri gibi metropollerde yaşayan Doğu Türkistan orijinli mültecilerden casus yamakları devşirmek.

Her çekik gözlünün Çinli sanıldığı Türkiye’de, Çinli casusların etnik biyolojik özellikleri nedeni ile kolay deşifre olmaları istihbarat faaliyetlerini zorlaştırdığından bu açığı telafi etmek için, Orta Asya Türk Cumhuriyetleri, İran ve Afganistan vatandaşları arasından eleman temin etme yoluna gidiyorlar. Ayrıca İngiliz gizli servisi MI6'nın, Çin İstihbarat Servisi / China's Ministry of State Security “MSS” için kolları sıvadığı söylenebilir. MI6'nın bulduğu bireyler MSS bünyesinde eğitilerek sahaya sürülüyor.

 Çin kaynaklı sahte Türk derin devlet yapılanmasında kullanılan unsurlar…

Aydınlık Hareketi, 12 Eylül 1980 askeri darbesi öncesinde, özellikle 1970'lerin ikinci yarısından itibaren, Türkiye'de Maoculuğun ve Pekin yönetiminin siyasi çizgisinin en önemli temsilcilerinden biri olmuştur. Bu dönemde, Türkiye solunda, Sovyetler Birliği'nin siyasi çizgisine alternatif olarak ÇHC çizgisini benimsemeleri ve yükselen "silahlı sol" grupların aksine, etkili yayıncılıkları ile kamuoyu yaratmaya çalışmaları, Aydınlık Hareketi'ne, o dönemde özgün bir konum kazandırmaktaydı.

Aydınlıkçılar, örgütlü bir siyasi unsur olarak ilk kez, Mihri Belli’nin temsil ettiği Milli Demokratik Devrim (MDD) çizgisinin yayın organı Aydınlık Sosyalist Dergi (ASD) içerisinde varlık kazandılar. MDD içerisindeki “partileşme” tartışmaları sonrasında, 1970 yılında bu dergiden ayrılarak, ilk kez kendi bağımsız siyasi çizgilerini oluşturacakları Proleter Devrimci Aydınlık (PDA) dergisini çıkardılar. Bu tarihten sonra, önce “illegal” Türkiye İhtilâlci İşçi Köylü Partisi (TİİKP) ve daha sonra “legal” Türkiye İşçi Köylü Partisi (TİKP) bünyesinde örgütlendiler. Partinin yayın organları olan Halkın Sesi, Aydınlık Dergisi ve 1979 yılından itibaren ise Aydınlık Gazetesi aracılığıyla da, Türkiye siyasetinde etkili olmaya çalıştılar.

Türkiye’deki Pekin masasını “Pekin Ördeği” ile karıştırmayın!..

1984 yılında Çin'i ziyaret eden ilk Türkiye Cumhurbaşkanı Kenan Evren'in Çin ziyaretinden sonra Çin hükümetinin Türkiye'ye gönderdiği 10 adet Pekin Ördeği kısa sürede üredi. Antalya'da çoğalan Pekin ördekleri Türkiye'de de yaygınlaştı. Yatıp kalkıp ulu Tanrıya şükredelim, düşünsenize Çinli yöneticiler, Pekin Ördeği yerine Panda gönderselerdi, halimiz nice olurdu?

Çin istihbaratı, Türkiye’deki politik yapılanma üzerinden Türkiye’de siyasi ve toplumsal bir altyapı oluşturdu. Bu grubun fikirleri Türk Silahlı Kuvvetleri, Üniversiteler ve işçi sendikalarında kısmi kabul gördü. Günümüzde Vatan Partisi’nden yolu geçen emekli askerlerin sayısına bakılırsa, TSK içinde ne kadar etkili oldukları hakkında fikir sahibi olunabilir. Türkiye’de Çinli şirketlerin son yıllardaki yatırımları, Çinli şirket çalışanları, Türkiye’de her geçen gün artan Orta Asya ve Uzakdoğulu mülteci sayısı Türk devletine sirayet etmeye çalışan Pekin masasının insan kaynaklarını oluşturuyor. Bu açıdan bakıldığında TBMM çatısı altında temsil edilmese bile, her seçime katılabilen Çin yanlısı butik bir partileri var.

Bugün Türkiye - Çin Halk Cumhuriyeti yakınlaşmasının politik mimarı hiç şüphesiz, Aydınlık çizgisinin günümüzdeki lideri Doğu Perinçek ve Vatan Partisi’dir. Bu övgü veya yergi değil sadece durum tespitidir.