DERİN GERÇEKLER

Haydaaa! Nereden çıktı şimdi bu “Tarsus USA İmam-Hatip Lisesi”… Benim çok değerli bir kardeşim var, Demir İnal. Türkiye’deki en iyi bankacılardan biridir. Uzan’ların İmar Bankası’ndan Emlak Bankası’na, İhlas Finans’tan İslam Kalkınma Bankası’na uzanan kamu, özel, faizsiz bankacılık konusunda uzman bir kardeşimiz. Türk dünyasında bankacılık sisteminin kurulmasında Özal döneminde Özal’la çalıştı. Türkiye’de Faizsiz Finans kuruluşlarına izin verilince KKTC’de İslam Kalkınma Bankası tarafından kurulan eğitim merkezinde öğretim görevlisi idi. Biz onunla bundan 8-10 sene önce FİTEM diye, Finansal Tetikçilikle Mücadele Platformu’nu kurmuştuk. Mesela İş Bankası dosyasını FİTEM gündeme getirdi. Borsa, Banka, SPK, BBDK vs ‘’finansal sistemle ilgili yolsuzlukları önlersek hem devlet ve hem de millet soyulmaz, buna engel oluruz’’ diye düşündük ama başaramadık. Amerika’lı bir “Bir Ekonomik Tetikçinin İtirafları” (John Perkins 2007) kitabı bizim için ilham kaynağı olmuştu. Biz FİTEM’i kurarken sanmıştık ki, kamu otoriteleri yolsuzluğun önlenmesi noktasında bize destek verirdi. Yurttaş da öyle! İş dünyası da hep şikayet ediyor ya! Meğerse biz mayınlı tarlada top oynuyormuşuz. Bizim yapmaya çalıştığımız bir takım işler, kamu tarafından da özel sektör tarafında birilerinin çarkına çomak sokmak şeklinde anlaşılıyormuş. Muhterem yurttaşlarımıza gelince, onlar etliye sütlüye karışmıyor. İşlerinin nasıl ve hangi yöntemle olursa olsun, doğru-yanlış, adamını bulup-görüp işinin halledilmesini istiyor genelde. Her topluluk layık olduğu gibi idare olunur ya! Zaten her halükarda tencere yuvarlanıp kapağını buluyor. Genelde piyasa; akıllı, dürüst, bilgili ve cesur insanlarla çalışmak istemiyor. Piyasa orta zeka, iş bitirici, yalaka ve her kalıba uyan tipleri seviyor.

Şu Tarsus Amerikan İmam-Hatip Lisesine gelince, bu bizim Mehmet Kaya kardeşimizin “Ehli Sünnet, vel ferd”ine benziyor. “Cemaat” anlam kaybına uğrayınca, güven kaybolup insanlar neye inanıp kime güveneceğini şaşırınca “tekil” moda tabiri ile “singıl takılmaya” kaydı… O zaman da bu “Vel ferd” durumu çıktı ortaya. “Sünnet” kısmı da örften geliyor. Bir çok kişi malum sünneti bir düğün şekli olarak algılıyor!? Hatta dansöz oynatanı bile var. “Aşura” da bir “tatlı çeşidi” biliyorsunuz!?

Sahi İmam-Hatipler Milli Eğitime bağlı. “Milli” Eğitim “Tevhid-i Tedrisat”a bağlı, “Tevhid-i Tedrisat” başta “laiklik” olmak üzere “Atatürk İlke ve İnkılabları”na bağlı, son çıkış kapısında Fullbright sizi bekliyor. Neyse Uzatmayalım! Fulbright Programı, ABD’’nin en önemli eğitim işbirliği ve yardım programı. Başlangıcı 1946. Gayesi “kültürel diplomasiyi ve kültürler arası yetkinlikleri bilgi ve beceri alışverişi yoluyla geliştirmek” Bu yazı başlığında ABD ve İHL kelimesinin bir araya gelmesi sizi rahatsız edebilir ama unutmayın ki, o İHL’nin ihale edilmesinde ABD’nin Kirby raporunun rolü büyük. Gayeleri, TSE damgalı bir dinin misyonerlerini yetiştirmekti ama bunu başaramayınca İmam-Hatip düşmanlığına döndü iş. Bu işin bir yanı. Öteki yanına gelince Madem İmam Hatip Lisesinden söz ediyoruz. Mesela Robert Kolleji’nin adı neden “Amerikan Robet Papaz Lisesi” değil. Notre Dame de Sion ya da Saint Benoit, Saint Joseph ve daha bir sürü lise sayarım “Fransız Kız Rahibe Lisesi”, “İtalyan Erkek Ruhban Lisesi” Ya hu bunlar sadece Hristiyan da değil, Hristiyan tarikat okulları, Cizvit okulları filan. En ilginci de Laik Fransanın (!?) Hristiyan tarikat okullarının koruyucusu ve finansörü olması. Sevsinler laikliklerini.

Hah işte! Demir İnal da Tarsus Amerikan Lisesi mezunu. Diyor ki madem laik ülkeyiz. Bu ülkede din eğitimi genel müdürlüğü da var. Bizim okullar da dini, tarikat okulu idi. İmam Hatip’te de lisenin bütün dersleri var. İmam Hatib’le Robert Koleji arasında Ankara açısından bir ayırım olamaz. Şimdi ben Tarsus Amerikan Lisesi mezunu olarak, hem namaz kılıyor, hem de icabında imamlık da yapıyorum. Bu durumda benim Tarsus Amerikan İmam-Hatip Lisesi diye bir eşdeğerlik iddiam konusunda siz ne dersiniz diyor. Bense size sorayım! Siz ne dersiniz?

Selam ve dua ile.