Bu vesile ile yardım için seferber olan halkımıza teşekkür ediyorum. Hem ayni, hem nakdi, hem de şahsi olarak, fiilen yardım için seferber olanlara da aynı şekilde teşekkür ediyorum.

Bu arada yurtdışından insanlar 100 Euro’luk yardımlar gönderirken birileri de Borsa’dan yüzbinlerce, milyonlarca  dolarını satıp çıkıyor.

Afet’in büyüklüğü ile ilgili son gelen bilgi; Can kaybı 3 bin 381'e, yaralı sayısı 20 bin 42'e yükseldi. Teyit edilmiş yıkılmış bina sayısı 5 bin 775, teyit edilmemiş yıkılma ihbarı gelen bina sayısı 11 bin 302. Bu hesaba göre en az 6000 can kaybı olacak  demek. Henüz ihbar edilmemiş kırsal da yerlerde var. Bir çok noktaya ancak bugün iş makinası ulaştı. Dolayısı ile bundan sonra bu rakamların çok çok üstünde rakamlar telaffuz etmek zorunda kalabiliriz. Yaralı sayısında bundan sonra fazla bir artış beklenmiyor. Bu saatten sonra enkaz altından yaralı beklenmiyor. Yaralı sayısı, kayıt dışı yaralıların kayıt altına alınması ile biraz daha artsa da, ölüm sayısında tahminlerin üstünde bir artış olabilir.

Bakın, henüz felaketin büyüklüğü ile ilgili bir envanter çıkartılmış değil. Bu bile Mart’ın sonunu bulabilir. Bu kadar büyük bir yıkımın altından kalkmak bugünden yarına olacak iş değil. Aylar sonra bile kaldırılmamış enkazlar olabilir. Önümüzdeki günlerde neler olacağını bilmiyoruz. Allah korusun bunun üstüne bir “GAP depremi” ya da bir “İstanbul depremi”, felaketi daha da büyütebilir.

Artçılar 6 ay kadar devam edebilir. Bu süre çok daha uzunda, 3-4 ün altındakiler genellikle hissedilmedi için ve sorun olmayabilir. Bu süre içinde 6-7 arasında da artçı depremler mümkün. 10-13 ve 14 Şubat’ta da güneş sistemindeki dizilimler sebebi ile bir deprem fırtınası uyarısı yapıyor Hollandalı Frank Hoogerbeets. Bu kişi Ay ve Gezegenlerin dizilimlerine göre tahminlerde bulunuyor.

HAARP iklim silahı ile ilgili tartışmalar önümüzdeki günlerde daha da şiddetlenebilir. ABD Hava Kuvvetleri Web sayfasında “İyonosfer Araştırmaları” ile ilgili “Yüksek Frekanslı Aktif Aurorasal Araştırma Programı” hakkında ayrıntılı bilgiler var. Gerçek şu ki, uzay savaşları artık gerçek oluyor.

İnsanların önemli bir kısmı, bu depremin sun-i olarak tetiklendiğini düşünüyor. Tetiklemekten söz ediyorsanız, oluşan bir depremin manipüle edilmesinden söz ediyorsunuz demektir. Ama ilginç olan HAARP gemisi de bölgemizde, Uçak gemileri ile birlikte hareket eden Jammer’ler de Akdeniz’de ve Egede, hatta bunlardan biri de Marmara denizinde Düzce’de. Bunların bölgedeki varlığı bu iddiaları güçlendiriyor. Sanki birileri bu iddialara vesile olsun diye sansasyonel haberlere konu olacak işler yapıyorlar Bayrak konusunda olduğu gibi. Bu geminin Çanakkale’den geçip Gölcük’e gelirken izlediği rotanın Marmara denizindeki fay hattı olması düşündürücü. İddia edildiği o güzergahtaki gaz salınımı ve enerji çıkışının haritasını çıkartmış olabilir mi? İsrail açıklarındaki frekans tarayıcı gemilerin ne yaptığını bilmiyoruz.

Deprem bölgesinde yürütülen çalışmalarda toplam 60.217 personel ile 4.746 araç ve iş makinası görev yaptığı açıklandı. Depremin büyüklüğü karşısında bu rakamlar fazla bir şey ifade etmiyor. Ulaşım imkanları sınırlı. Şimdiye kadar enkaz altından can kurtarılması öncelikli idi. Artık canlıya ulaşma çok sınırlı. Yine de enkaz altında ceset olduğu için önce cesedin çıkartılması, ardından da enkazın kaldırılması gerekiyor. Enkazın oradan alınıp, moloz döküm alanlarına aktarılması gerekiyor. Bunların hepsi iş. Enkazın kaldırılması öncesinde deprem sigortası için yıkım raporunun düzenlenmesi, sonra da şehir planının yapılıp, yeniden konut inşa edilmesi gerek ki, şehir hayatı yeniden başlasın. Bu anlamda merkezi yönetim ve yerel yönetimin tam bir uyum ve işbirliği ile hareket etmesi gerekiyor.

Şimdi herkesin sabırlı olması gerekiyor. Yardımlaşma son derece önemli. Daha da önemlisi, bugün için olan oldu. Bundan sonrası için olanlardan milletçe ders almamız gerekiyor. Bu bölgede yeniden imar faaliyetleri için aynı yanlışı tekrarlamamamız gerekiyor. Konunun gecikmeye tahammülü yok, ama aceleye de getirmemeliyiz. Bu bölge halkının başına gelenler, ülkemizde yaşayan herkese ders olmalı. Bakın kesinlikle, bu yıkımda vurguncu müteahhit, onlara arka çıkan politikacı, müteahhit bürokratlardan hesap sorulmalı. İhmali olanlardan, görevini savsaklayanlardan, ihmalleri görülenlerden de. Bunların hepsi bu için can, mal ve ekonomik maliyetinin daha da artmasına sebeb oldu. Gerçek şu ki, hala toparlanabilmiş de değiliz ve ister istemez insan bundan sonrası için korkuyor. GAP ve İstanbula dikkat! GAP ve İstanbula dikkat! Deprem çok büyük, evet ama, tek sebeb bu değil.

Şu birkaç günlük süreçte yaşananlar, yaşanmakta olanlar, yaşanacak olanlar insanı kaygılandırıyor.

Yerli ve yabancı deprem bilimcileri de  bu konuda önemli uyarılarda bulundular ve tesbitler yaptılar. Evet Prof. Marmureanu’nun dediği gibi "…Türkiye'deki gibi art arda tekrarlanan deprem hiç görülmedi "

Japon deprem bilimci Toda’da benzer şeyler söylüyor: “Kahramanmaraş depremi, karada olmuş dünyanın en şiddetli depremi diyebiliriz.” Gerçeği bir bütün olarak görelim. Halkımızın cömert desteği

Cami ve cemaat yapıları halkın yaralarını sarmak için hızlı ve etkin bir şekilde deprem bölgesinde idi. Esnafımız da öyle. O büyük anlı şanlı müteahhitler pek ortalıkta gözükmediler. H. Haniç’in dediği gibi “İnsanlarımız depremle büyük bir travma yaşadı, şokta, öfkeli, üzgün. Her zamankinden daha fazla anlayışa, empatiye, dayanışmaya, birlik olmaya ihtiyacımız var. Sorumluluk ve hassasiyet lütfen. Depremzedeler üzerinden siyaset devşirmek, onları provoke etmek asla kabul edilemez.” Ama herkesimden birileri bunu yaptı. Kimi göçmen düşmanlığı yaptı, kimi AFAD yardım ekibinin elbisesini giyip hırsızlık yaparken yakalandı, kimi AFAD adını kullanarak internet üzerinden yardım toplamaya kalktı. Kimi tekbir getiren insanlara saldırdı, Dua edenlerle alay etti. Evet, evet: “Dünya da öyle iyi insanlar var ki bazen melekler onlara gıpta eder, dünya da öyle kötü insanlar da var ki bazen şeytan bile o insanı kıskanır!

Evet, olan oldu. Şu anda en önemli işimiz acılar daha da derinleşmeden, yaraları sarmaya çalışalım. Öte yandan bu sonuçta sorumluluğu olanlar açısından Yargı, Sayıştay, idare  ve bilgi sahibi insanlar bildiklerini ilgililere iletsinler, idaredekiler de işlerini yapsınlar. Siyaset bunlara gölge etmesin, yardımcı olsun. Yapanın yanına kar kalmasın. Gelen yardımların israf edilmesi, suiistimali konusunda kesinlikle titiz davranılmalı. Ardından, bu acılardan, musibetten ders çıkartalım. 3 noktaya dikkat: GAP, İstanbul ve Ege! Bölgede depremsellik daha uzun zaman devam edecek. Gelecek günlerin geçen günleri aratmasını istemiyorsak milletçe hepimizin dikkatli olması gerek. Bir de gelin tevbe edelim. Bu sonuçta hepimizin vebali var. Herkes “nerede yanlış yaptık” diye sormalı. Şimdi İyi işler yapalım, sabırlı olalım. Merhameti ve vijdanı kuşanalım. Birbirimize parmak sallamayı bırakalım. Haramdan, masiyetten uzaklaşalım. İpin ucu bir kaçarsa toplumun vijdanındaki fay hatları çatlarsa, o zaman ne olacağını görürsünüz. Din ve kutsal kavramlara yönelik saldırılardan vazgeçin. Yolsuzlukla şöhret bulmuş edepsiz, hayasız, işretleri ile şöhret bulmuş iş ve siyaset, bürokrasi dünyasındaki kişiler ortalıkta gözükmesinler, onların şirketlerinin adlarının duyulması bile toplumda biriken öfkenin patlamasına sebeb olabilir.

Tarık suresinin manasına bir baksanıza. Şira da geliyor. İncil’deki “Yuhanna Vahyi” bölümü Hatay, Antep, Maraş, Urfa, Fırat vadisini ve Ege bölgesinde olacakları anlatır. Kitaplarda geçen Yecüc Mecüc, Kafkasya (Kaf dağı) ve Mezepotamya havzasında olacakları anlatır. Melheme-i Kübra (Armagedon) coğrafyası Halep ve Amik ovası, yani Antep, Kilis, Maraş, Hatay, Gavur dağı, İskenderun ve Amanos’larda yaşanacakları anlatır. Biz ahir zaman peygamberinin ümmetiyiz. Bugünlerin sonu oraya varacaksa, vay insanlığın haline! Gelecek uzak ya da yakın, ama sonunda olacak olan olacak ve her gün o güne bir adım daha yaklaşıyoruz. Keşke bunun farkında olsak da, yediğimiz haltları yemeseydik, dünya, malına, makamına haram-helal demeden bu kadar tamah etmeseydik. Yarın çok geç olabilir. Bakın, Allah’ın yardımı olmadan bu işlerin üstesinden gelmemiz zor. Allah’ın kolaylaştırdığından daha kolay, zorlaştırdığından daha zor bir iş yoktur. Allah cahillere, zalimlere, hırsızlara, yalancılara, rüşvet alıp-verenlere, torpil yapıp ehliyet ve liyakattan uzaklaşanlara yardım etmez. Onların işlerini sarp dağlara sardırır ve üstlerine pislik yağdırır. Şimdi tevbe zamanıdır. Nefsini Şeytana satmış olanlara karşı bir kez de buradan sesleneyim, ala külli hal! / Keder ve sevinçte, savaşta ve barışta, her hal ve şart altında: Allahu ekber. (Bir Müslüman 5 vakit namazının sonunda tesbihatta 115 defa, 40 rekat namazda da 200 defa, toplamda 315 defa Allahu ekber der. Sahi bu insanlar nasıl bunu bilmez, bu eğitim bunlara hiçbir şey öğretmiyor mu, bizim bu sonuçta hiç mi payımız yok! Keşke ötekiler de bu vesile ile yeniden düşünseler, anlasalar ve tevbe etseler, ölüm meleği gelmeden.)

Selam ve dua ile.